Sayıştay Başkanlığının 2023 yılının son aylarında yayımladığı MUSKİ Raporuna ulaştık. Raporda, Sayıştay müfettişlerinin çarpıcı tespitlerine yer verilmiş.
Kasım 2023’de yayımlanan raporda müfettişlerin önemli tespitleri şöyle
“Muğla genelinde, ilgili kamu kuruluşlarından gerekli verilerin sağlanamaması nedeniyle işyeri abonesi tarifesi uygulanması gereken yerlere konut abonesi tarifesi uygulandığı görülmüştür.
Muğla Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Abone Hizmetleri ve Tarifeler Yönetmeliği’nin “Abone grupları” başlıklı 8’inci maddesinde; barınma gayesi ile oturulan yerlerde içme ve kullanma amaçlı su tüketen ve/veya atıksu üreten yerler konut abonesi, gelir gayesi ile sürekli veya geçici olarak her çeşit meslek sanat faaliyeti ve zanaatın icra edildiği yerler ile diğer ticari hizmet üretilen tüm yerler ve sanayi kuruluşları ise işyeri abonesi olarak tanımlanmıştır.
Muğla İl sınırları içerisinde iş yeri olarak faaliyet gösteren yerlerin; odalar, il müdürlükleri ve vergi dairesi başkanlığı aracılığı ile tespit edilmesi, aboneliklerin güncellenmesi ve coğrafi bilgi sistemi veri tabanına yüklenmesi ve bu doğrultuda aboneliklerin, abone veri tabanında güncellenerek tarife değişiklikleri gerçekleştirilmelidir”
YERALTI SULARI DENETLENMEMİŞ
Raporda, Yeraltı sularının mevcut durumunun korunması, izinsiz ve gereğinden fazla kullanılmasına engel olmak için Devlet Su İşleri Bölge Müdürlüğünce sondaj izni verilen kuyulardan ne kadar su çekildiği veya hangi amaç için kullanıldığına ilişkin takip ve denetimlerin yapılamadığına da yer verilerek, şu ifadeler kullanıldı:
“167 sayılı Yer altı Suları Hakkında Kanun’un “Terimler” başlıklı 2’nci maddesinde faydalı kullanış; yeraltı suyunun içmede, temizlikte, belediye hizmetlerinde, hayvan sulamada, zirai sulamada, maden ve sanayide, sportif vesair tesislerde kullanılması, faydalı ihtiyaç ise yeraltı suyunu kullanacak kimsenin faydalı kullanışları için muhtaç olduğu su miktarı şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanun’un “İlan edilmiş yeraltı suyu işletme sahaları içinde kuyu açılması” başlıklı 4’üncü maddesinde ise; kuyu açan kimsenin, bulunan suyun ancak kendi faydalı ihtiyaçlarına yetecek miktarını kullanmaya yetkili olduğunu, bu miktarı aşan suların 2886 sayılı Kanun hükümlerine uyularak il özel idarelerince kiraya verileceği belirtilmekle beraber, kuyu adedi, yeri, derinliği ve faydalı ihtiyaç miktarının Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından tayin ve tespit edileceği hükme bağlanmıştır. İlgili Kanun’un uygulanması için çıkarılan Yeraltı Suları Tüzüğü’nün “Yeraltı suyu ile ilgili işlerin kontrolü” başlıklı 11’inci maddesinde; yeraltı suyu aranması, kullanılması, işletilmesi ve tesislerin ıslah ve tadil edilmesi işlerinin verilen belgelere, teknik yönetmeliklere uygun olarak yapılıp yapılmadığının kontrol yetkisinin Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünde olduğu belirtilmiştir.
Yukarıdaki mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, sondaj kuyularına ilişkin olarak tüm yetkinin Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünde bulunduğu anlaşılmaktadır. Sondaj kuyularından çıkarılan suyun kiralanması gereken kısmına ise 6360 sayılı kanun ile büyükşehir olan illerde il özel idarelerin tüzel kişiliğinin kaldırılmış olması sebebiyle su ve kanalizasyon idareleri bakmaktadır.
Devlet Su İşleri Bölge Müdürlüğünce sondaj izni verilen kuyulara ait bilgilerin İdare tarafından Coğrafi Bilgi Sistemine aktarılarak hem altyapı yatırım planlamalarında hem de abonelik işlemlerinde kullanması gerekmektedir. Bilhassa baraj gölü havzalarında açılmış izinsiz kuyuların tamamı ile sondaj izni verilip açılan kuyuların faydalı ihtiyaç miktar sınırlarının aşılıp aşılmadığının Devlet Su İşleri Bölge Müdürlüğü ile ortaklaşa bir çalışmayla saptanması sonucunda, hem kaçak su kullanımlarının önüne geçilebileceği hem de yeraltı sularının korunabileceği sonucuna varılmıştır”
MUSKİ SU KAYIPLARINI ÖNLEYEMEMİŞ
Raporda, Su Kayıplarını Azaltmaya Yönelik Bazı Faaliyetlerin Tam Olarak Yerine Getirilememesi İdare tarafından içme ve kullanma suyunun etkin kullanılması ve israfının önlenmesi, su temin ve dağıtım sistemlerindeki su kayıplarının kontrol edilmesi amacıyla yayımlanan mevzuat gerekliliklerinin tam olarak yerine getirilemediğine yer verilerek, şu tespitlere yer verildi:
“İçme ve kullanma suyunun etkin ve verimli kullanılması için su temin ve dağıtım sistemlerindeki kayıplarının azaltılması ve kontrolü amacıyla 08.05.2014 tarihinde çıkarılan İçme Suyu Temin ve Dağıtım Sistemlerindeki Su Kayıplarının Kontrolü Yönetmeliği’nin “Su Kayıplarının Azaltılması” başlıklı 9’uncu maddesinde yer alan; idareler su kayıp oranlarını, büyükşehir ve il belediyelerinde 2019 yılı Mayıs ayına kadar en fazla %30 düzeyine indirmekle yükümlüdürler ifadesi 2019 yılında yapılan değişiklikle büyükşehir belediyelerinin su kayıplarını 2023 yılına kadar en fazla %30, 2028 yılına kadar ise en fazla %25 düzeyine indirmekle yükümlü oldukları şeklinde değiştirilmiştir.
Su kayıplarının önlenmesi için yürütülmekte olan çalışmalar sonucunda her ne kadar 2019 yılında %50,6 olan su kayıp oranının 2022 sonu itibarı ile %42’ye kadar düşürülmüş olduğu görülmüş ise de, ilin coğrafi ve nüfus yapısı (yılın büyük bölümünde su kullanan toplam nüfusun kayıtlı nüfusun üç ile beş katına kadar ulaşması) nedeniyle yapılması gereken yatırımların İdarenin öz kaynakları ve nüfus esasına göre dağıtılan genel bütçe vergi gelirlerinden aktarılan paylar ile finanse edilmesinin güçlüğü anlaşılabilmekle birlikte, içme ve kullanma suyu israfının önlenmesi için ilgili mevzuat hükümleri doğrultusunda kayıp ve kaçak oranlarının belirlenen yükümlülük seviyesine indirilmesi için çalışmalara hassasiyetle devam edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.”