Muğla’nın Menteşe ilçesinde bulunan tarihi Arasta’da 46 yıldır kolonya yapan Ahmet Gümüşbulut, mesleğe giriş hikâyesini gazetemize anlattı.
“Bir tarafım Adanalı olsa da biz hâlâ gelipduru gidipduru diyoruz”
Aslen Adanalı olan Kolonyacı Ahmet Gümüşbulut, 1962’de Muğla’da dünyaya geldi. Eğitimini ilkokul üçüncü sınıfa kadar Muğla’da devam ettirdikten sonra babasının tayini sebebiyle İzmir’e taşındı.“Bir tarafım Adanalı olsa da biz hâlâ gelipduru gidipduru diyoruz. Muğla’nın özüyüz” diyen Ahmet Gümüşbulut, liseyi İzmir’de tamamlarken yazları eniştesi Mehmet Yüceer’e ait AS Kimya firmasında çırak olarak çalışmaya başladı. Eniştesinin genç yaşta vefat etmesi üzerine Ahmet Gümüşbulut 16-17 yaşlarındayken ASKimya’yı devam ettirme kararı aldı. Bu süreçten sonra AS Kimya firmasına artık kendisinin kolonya yapacağını bildiren Ahmet Gümüşbulut’a firma kolonya tarifi verdi.
“Ayran tarifi yapar gibi tarif verdiler”
Firma tarafından verilen kolonya tarifinin hiçbir işe yaramadığını söyleyen Muğlalıların Kolonyacı Ahmet amcası, “Ayran tarifi yapar gibi tarif verdiler. Böyle bir tariften sonra yapılan kolonyanın hiçbir işe yaramadığını gördük. Gecemizi gündüzümüze katıp devamlı çalıştık. Belli formüllerle yaptığım kolonyaların sayısını 7’den 60’a çıkarsam da hammadde yetersizliğinden dolayı sayıyı 44’e düşürmek zorunda kaldım.”dedi. Henüz 19 yaşındayken AS Kimya firmasını üzerine alan Ahmet amca o günden itibaren kolonya üretimine devam ediyor.
“Müşteri her zaman haklıdır”
Ürünleri müşterisinin isteğine uygun olarak yaptığında her zaman kazançlı olduğunu söyleyen Ahmet amca,“Çıraklıktan yetiştiğimiz için bizde bir düstur vardır. Müşteri her zaman haklıdır. Onların memnuniyeti çok önemlidir ve her zaman baş tacıdır. Daha sonra kanunlara uygunyapılması gereken bazı şeyler vardır. Devletin isteğini yapmak zorundasın. Bizde sisteme kaydolduk. Ustamdan kalan ve tescillenen Turistik Marmaris Kolonyaları markamız vardı o hâlâ bizdedir. Daha sonra Alinda, Alşimi ve Albatros markalarını kurdum. En son Kolonyacı Ahmet markamızı kurup tescillendirdik.” diyerek markalarının gelişiminden bahsetti.
“Kolonya satılsın diye virüsü ben icat edip Çin’in üstüne atmışım”
Covid-19 virüsünde tonlarca kolonya satan Ahmet amca, bu durumu esprili bir şekilde anlatıyor:
“Arkadaşlarımın dediğine göre kolonya satılsın diye virüsü ben icat edip Çin’in üstüne atmışım. Hatta villalar almışım, arabalar almışım. Bunların hepsi hikâye. Ama o dönem gerçekten çok kolonya satıldı. Pandemi döneminde kolonyalara zam yapıp yapmayacağımı sorduklarında elimde 1 tona yakın kolonyam vardı ve zam yapmayacağımı söyledim. Zam yapmadan 3 günde tüm kolonya bitti. İşin garip tarafı bizim evde yarım fincan limon kolonyası kalmış. Yani terzi kendi söküğünü dikemez dedikleri olayı yaşadık. Hanımdan fırça yedik.”
Pandemi döneminde yapılan bazı değişiklikler kolonya ve parfüm yapımını da etkilemiş. Dolayısıyla Ahmet amca müşterinin lehine olacak şekilde o dönemde yeni kurala uyarak kolonyalarını ve parfümlerini üretmeye başlamış. Gelen uyarılara göre virüsün yağda bulaşmaması için alkol oranının yükseltilip esansın azaltılması gerekiyormuş. Bu formüle göre üretimini devam ettiren Ahmet amca Türkiye’nin dört bir yanına ürünlerini göndermeye devam ediyor.
“Kızılderililere bile kolonya sattım sadece Eskimolara satamadım”
Türkiye’nin dört bir yanına kolonya gönderen Ahmet amcanın ürünleri yurt dışında da talep görmeye devam ediyor. Ahmet Amca bu durumu, “Muğla’yı bitirdik artık Türkiye’nin her yerine, en ücra köşesine kadar kolonya gönderiyorum. Hatta bir şişe parfüm ya da kolonya isteyenlerin kargo ücreti aldıkları üründen daha fazla tutuyor. Buna rağmen müşterilerim kaliteye değer diyerek yine de talep ediyor. Ürünlerim artık Avrupa’nın da hemen hemen her yerine gitmeye başladı. Dükkânıma Kızılderili bile geldi benden kolonya aldı. Bir Eskimolu gelemedi. Eğer onlar da gelirse işte o zaman tüm dünyaya sattım diyebileceğim.” şeklinde ifade ederken Kızılderili müşterisiyle arasında geçen komik bir anıyı anlatıyor:
“Amerika’dan Kızılderili geldi. Kendi işimle ilgili İngilizce konuşabiliyorum. Ona ‘Biz hemşehriliyiz’ dedim. Adam ‘What?’ dedi. “Bize benziyorsun” dedim. Adam, ‘Siz kimsiniz?’ dedi. ‘Biz yörüğüz’ dedim. Yörük kendi ilacını yapandır, alternatif tıbbı en iyi kullanandır. Bu arada Kızılderiliye ne sattım biliyor musun? Hindistan cevizi kolonyası. Kızılderili sümbülü, menekşeyi, portakal çiçeğini ne bilsin ki adam görmemiş öyle bir şey. Ama Eskimolar ne alırlar, ne ister bilmiyorum. Henüz onlarla tanışmadım.”
Kolonyacılık mesleği son bulacak mı?
Yıllardan beri işini severek devam ettiren Ahmet amca ne yazık ki işinin dezavantajlarından da bahsediyor. Bu işin en sıkıntılı tarafı ise hammaddenin dışa bağımlı olması. Türkiye’de sadece gül ve lavanta esası olduğunu fakat özellikle gül yağının çok pahalı olduğunu söyleyen Ahmet amca, mecburen esans konusunda Fransa’ya bağlı olduğunu söylüyor. Kolonyaların hammaddesini yurt dışından alan ve şu anda tedarik sıkıntısı çeken Ahmet amcaya yaşanan bu sıkıntılardan dolayı kolonyacılığın akıbetini sorduğumuzda, “Misafir kültürü bitmediği sürece Türkiye’de kolonyacılık bitmez. Hele ki Muğla’da hiç bitmez. Çünkü Muğla’da misafirliğe gittiğiniz zaman üç kere kolonya sunulur. Birincisi hoş geldiniz dedikten sonra, ikincisi çaylar börekler gelince, üçüncüsü ise meyve geldikten sonra. Muğla böyle bir kültüre sahip. Diğer illerde misafirlere bayramlarda seyranlarda ikram edilirken Muğla’da misafire üç kere ikram ediliyor.” diyerek kolonyacılığın son bulmayacağını söyleyerek içimize su serpiyor.
Muğla’nın kokusu hâline gelen Ahmet amca emekli olduktan sonra ne olacak? Muğla kokusuz mu kalacak?
Artık yılların yorgunluğunu taşıdığını söyleyen Ahmet amca, emekli olduktan sonra işini Yüksek Kimya Mühendisi olan kızı Gülin Gümüşbulut Şener’e bırakacağını söylüyor. Şu an doktora öğrencisi olan kızına mesleği öğrettiğini söyleyen Ahmet amca “Benden birçok şeyi öğrendi ama ona her formülü vermedim. Bazı sırlar hâlâ bende. Onları asla söylemem. Bu işi yaparken bazı fireler verecek. Deneme yanılma yoluyla bulup pişmesini istiyorum. Bu iş böyle öğrenilir.” dedi.
“Yüzüm ak, alnım pak”
Röportajımızı bitirmeden önce son olarak Muğla’da ve esnaflar arasında çok sevilen Ahmet amcaya esnaflık kurallarından bahsetmesini rica ettik. “Sabah dükkânı açmadan önce bize öğretilen bazı dualar vardır. “Allah’ım hayırlı nasipler ver, huzurlu müşteriler ver” diye dua ederim. Çünkü gerçekten çok farklı müşteriler var. Kaşları çatık olarak giren müşteriler çok şükür yüzü gülerek çıkıyor Allah’ım dualarımı kabul ediyor. Mesela karı koca kavga etmişler dükkâna gelmeden önce. Çıkarken kol kola gittiklerini görüyorum. Bu beni çok mutlu ediyor. Onun dışında bazı kurallarım vardır. Sabah ilk gelen müşteri daha ucuz alır ve onun parasını kasaya koyduktan sonra ertesi güne kadar dokunmam. Siftah parasını doğruca kasaya koyarım. Bazı yerlerde siftah yüze sürülür. Bizim ustamız yüze sürülmez, yüzde sakal var yani dikendir paranız geri gider derdi. Biz böyle öğrendik o yüzden yüze sürmeden kasaya koyarım. Akşam son gelen müşteri de daha ucuza alır. Bir de 50 kuruşa bile fiş keserim çünkü kul hakkı vardır. Benim yüzüm ak, alnım pak.” diyerek herkesin fiş almaları konusunda ricada bulundu.