Muğla’nın zengin tarihine ve kültürüne damga vurmuş efsanelerden biri olan Kerimoğlu Efsanesi, bölgedeki adalet, haksızlık ve başkaldırı temalarının unutulmaz bir simgesi olarak yaşatılıyor. Muğla halkının diline pelesenk olmuş hikayesi ve türküsü ile hem dinleyenleri gururlandırıyor, öte yandan ise derin bir hüzne boğuyor. Zeybek kültürünün güçlü bir temsilcisi olan Kerimoğlu, haksızlıklar karşısında dik duruşu ve yiğitliğiyle tanınan bir halk kahramanı olarak Muğla halkının hafızasına kazınmış, dilden dile anlatılarak bugünlere kadar değerini koruyarak gelmeyi başarmıştır.

Whatsapp Görsel 2024 10 30 Saat 21.46.32 3263A2Eb

Yiğit Zeybek Kerimoğlu

Rivayete göre Kerimoğlu Eyüp, Muğla’nın Kafaca köyünde doğan, dürüst ve cesur bir gençtir. Yaşadığı dönemde haksızlığa uğramış köylülerin hakkını savunan Kerimoğlu, zalim ağaların ve zorba kişilerin karşısına dikilerek halkın gönlünde taht kurar. Ancak Kerimoğlu’nun bu adaletli tavırları, bölgenin ileri gelen ağalarını rahatsız eder. Giderek büyüyen bu düşmanlık, sonunda Kerimoğlu’nun öldürülmesiyle sonuçlanır.

Trajik Hikayesi

Başkan Aras; “Maddi Manevi Vatandaşlarımızın Yanındayız” Başkan Aras; “Maddi Manevi Vatandaşlarımızın Yanındayız”

Kerimoğlu Eyüp (1882-1901), bugün Yeşilyurt olarak bilinen Muğla merkeze bağlı Pisi köyünde yaşamış. 1901 yılında birgün Pisi’de Maşat adı verilen yerde bir düğün kurulmuş. Düğünde Eyüp oyuna kalkmış. Hasmı durumunda olan İzzet Ağa da oradaki masalardan birinde dostlarıyla oturmuş. Bu sırada ağabeyinin arkadaşı Koca Mehmet düğüne gelmiş ve Eyüp’ün üzerine, izni olmadan oyuna kalkmış.

Yöre geleneklerinde izni olmadan birinin üzerine oyuna kalkmak büyük saygısızlık ve karşısındaki kişiye yapılabilecek büyük bir hakaret sayılırmış. Ama efesinin arkadaşı olduğu için Koca Mehmet’e saygı gösterip ve oyundan çekilmiş.

Koca Ahmet oyununu bitirince Eyüp’ün hasmı olan Pisi Muhtarı İzzet Ağa’nın masasına giderek oraya oturmuş. Eyüp üstüste yapılan bu hakaretler karşısında kızarak İzzet Ağa’nın masasına doğru yönelip ve Koca Mehmet’e ayağa kalkmasını söylemiş.

Bunun üzerine İzzet Ağa, Koca Mehmet’e yapılan davranışa sinirlenerek Eyüp’e saldırmak istemiş. Eyüp, yanında taşıdığı tabancası ile İzzet Ağa’ya ateş edip ve kolundan yaralamış ve düğün yerinden hızlıca kaçarak orayı terk etmiş.

Kaçtıktan sonra dağlarda göçebe şekilde yaşamını sürdürmeye başlamış. Sarı Sultan lakaplı bir kıza aşık olmuş ve kızla görüşmeye başlamışlar. Kızın dedesi durumu farkedip Eyüp'ün kaçak olduğunu öğrenince işin sonunu iyi görmemiş, Eyüp abisiyle birlikte Sarı Sultan'ı istemede vermezlerse de kaçırmayı aklına koyarak gitmiş. Dede, torununu vereceğini söyleyerek, konukları buyur etmiş.

Yerkesik’te, Eyüp’ü yakalamak için koşullandırılmış askerlere çoktan haber vererek plan yapmış. Ev, Kör Arap lakaplı İsmail Çavuş ve askerleri tarafından sarılmış. Sabaha doğru Eyüp’ün yattığı yer kurşunlanarak uykusunda öldürülmüş. Öldürüldüğünde henüz 19 yaşında bir delikanlı olarak hayata gözlerini yummuş.

Eyüp'ün çok genç yaşta öldürülmesi nedeniyle, anası Hatça Kadın ve sevgilisi Sarı Sultan tarafından ağıtlar yakılmış. Ağıtlar, zamanla türkünün sözlerini oluşturmuş.

Whatsapp Görsel 2024 10 30 Saat 21.46.28 C88E5823

Kerimoğlu Zeybeği

Kerimoğlu’nun ölümünün ardından Muğla halkı, onun anısını yaşatmak için Kerimoğlu Zeybeği adlı bir halk oyunu geliştirmiştir. Bu zeybek oyunu, Kerimoğlu’nun cesaretini, yiğitliğini ve haksızlığa karşı duruşunu temsil etmiştir.

Cesaret ve gözüpekliği ile halk arasında adını duyurmuş, 1882 ve 1901 yılları arasında yaşamış olan Pisili Kerimoğlu Eyüp adına yakılmış türkü ve bu zeybek havasında oynanan oyundur. 1985 yılında Mehmet Ali Eren tarafından Ali Kara ve Lütfi Nalbantoğlu kaynak alınarak derlenen bu türkü ve oyunu ilk kez yine aynı yıl Muğla Endüstri Meslek Lisesi Zeybek Ekibi tarafından oynanmıştır.

Muğla'nın Menteşe ilçesine bağlı Yerkesik mahallesinde müze olarak sergileniyor. Kerimoğlu Türküsü Evi tüm ziyaretçileri için ücretsiz bir olanak sunarak tüm misafirlerini bekliyor.

KERİMOĞLU TÜRKÜSÜ

Haydülen de haydülen
Karadağların sandalı da sandalı
Al kanlara boyandı
Kerimoğlu’nun her yanı da her yanı

Haydülen de haydülen
Şu dağlarda geyik kalmadı
Oynülen de kör arabım sen oyna
Senden başka yiğit kalmadı

Muhabir: MERYEM ÖZEN