Muğla Barosu tarafından İstanbul Baro Yönetiminin görevden alınması ve son günlerde yaşanan olaylarla ilgili Muğla Barosu önünde toplanan onlarca Avukat Sınırsızlık Meydanına kadar yürüdükten sonra oturma eylemi başlattı.

Whatsapp Image 2025 03 24 At 17.06.29 (2)

Çok sayıda Avukatın katıldığı yürüyüş nedeniyle polis ekipleri trafiğin aksamaması için yürüyüş güzergâhında tedbir aldığı gözlendi. Avukatlar Sınırsızlık Meydanına kadar “Hak Hukuk Adalet” sloganları atarak yürüdüler.

Büyükşehir'den Emeklilere Bayram Müjdesi: 4 Bin TL Destek Büyükşehir'den Emeklilere Bayram Müjdesi: 4 Bin TL Destek

Whatsapp Image 2025 03 24 At 17.06.30

Seçmen İradesi Hiçe Sayılıyor

Muğla Baro Başkanı Levent Akgün'ün meydanda yaptığı basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Hukuka olan güvenin oldukça azaldığı, Anayasa Mahkemesi kararlarının dikkate alınmadığı, seçmen iradesinin hiçe sayıldığı, seçilmişlerin görevlerinden atanmışlar eliyle el çektirildiği, bunun da sözde hukuka dayandırıldığı, Anayasa ile güvence altına  alınan düşünce özgürlüğü sebebiyle insanların cezalandırıldığı, yine Anayasal haklardan olan toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının idari kararlarla kısıtlandığı, iletişim özgürlüğünün herhangi bir karar almaya bile gerek duyulmaksızın engellendiği, egemen olması gereken hukukun üstünlüğünü kaybettiği bir süreci yaşamaktayız.

Hepimizin bildiği üzere, 21 Mart 2025 Cuma günü İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, İstanbul Barosu Genel Kurulunun iradesi ile seçilmiş olan İstanbul Barosu Başkanı Av. Prof. Dr. İbrahim Özden Kaboğlu ve Yönetim Kurulu üyeleri haklarında görevden alınmaları talebi ile açılan davada Hukuka Aykırı Bir Şekilde Kabul kararı vermiştir. Bu karar, Anayasamız ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesince güvence altına alınan adil yargılanma hakkı ile açıklama ve ispat hakkına aykırı olmasının yanında, Yargının Kurucu Unsuru Olan Savunmayı da susturmaya yöneliktir”

Akgün, konuşmasını şöyle sürdürdü, “Ancak bilinmelidir ki, savunmanın asli unsuru olan Barolar asla Susturulamaz. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı açmış olduğu bu davada, baro yönetiminin “amaç dışı faaliyet yürüttüğü” iddiasında bulunmuş ise de, yapılan yargılama sırasında ilk derece mahkemesi Anayasa’ya aykırılık iddialarını, tanık dinlenmesi ve Türkiye Barolar Birliği’nden görüş alınması taleplerini reddetmiştir.

İstanbul Barosu yönetiminin görevden alınması kararını hukuki açıdan değerlendirirken, birkaç temel hususa değinmek isteriz.

Bildiğimiz gibi Barolar, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’na göre kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır. Ancak diğer kamu kurumlarından farklı olarak, yürütme organına bağlı olmayıp özerk bir yapıya sahiptirler. Anayasa’nın 135. maddesi, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının “demokratik esaslara göre” faaliyet göstermesi gerektiğini vurgulamaktadır. Bu kapsamda, İstanbul Barosu yönetiminin görevden alınması kararı, temel hak ve özgürlükleri koruyan Baroların varlığına tehdit niteliğindedir. Bir meslek örgütünün yönetimi, idari veya siyasi bir müdahale olmaksızın, ancak kendi iç işleyişi ve üyelerinin iradesi doğrultusunda değişmelidir. Görevden alma kararının gerekçesi olarak, baro yönetiminin “amaç dışı faaliyet yürüttüğü” iddiası öne sürülmüş ise de;  Amaç dışı faaliyet nedir?  Hangi eylemler bu kapsama girer?  Bu faaliyetler meslek örgütünün işleyişini nasıl etkilemektedir?

Whatsapp Image 2025 03 24 At 17.06.29 (1)

Sorularına yanıt aranmadan verilen bu karar, Anayasamızda açıkça düzenlenen hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerine aykırılık oluşturmaktadır”

Whatsapp Image 2025 03 24 At 17.06.27

Adil Yargılama Hakkı İhlal Edildi

Muğla Baro Başkanı Levent Akgün, bugün akşam saat 19.00’a kadar sınırsızlık meydanında oturma eylemi yapacaklarını belirterek, şunları kaydetti:

“Mahkeme sürecinde, Anayasaya aykırılık iddiaları dikkate alınmadan, tanık dinlenmesi ve Türkiye Barolar Birliği’nden görüş alınması talepleri reddedilerek karar verilmiş olması, adil yargılanma hakkının da ihlaline neden olmuştur. Yani yargının kurucu olan savunmaya dahi adil yargılanma hakkı tanınmamıştır.

Anayasanın 36. Maddesine göre; Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Bu kapsamda taleplerin değerlendirilmemesi, taraf delillerinin toplanılmaması açıkça hukuka aykırılık oluşturmuştur.

Seçme ve seçilme hakkına müdahale asla kabul edilemez. Nitekim, Baro yönetimleri, avukatların demokratik iradesiyle seçilir. Eğer baro yöneticilerinin görevden alınmalarını gerektiren bir sebep mevcut ise, bu durum yine mensup avukatların iradesi ile meslek içi bir denetim mekanizmasıyla çözülmelidir.

Whatsapp Image 2025 03 24 At 17.06.29

Yani kısacası seçimle gelen seçimle gider.

Verilen bu karar baroların bağımsızlığını tehlikeye sokmakta olup, bu şekilde baroların yargı süreçleriyle etkisiz hale getirilebilmesi, yargının kurucu unsuru olan savunmaya ve adalete doğrudan zarar vermekte ve hukukun üstünlüğünü zedelemektedir.

Sonuç olarak baroların demokratik işleyişine yönelik bu tür müdahalelerin hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu tartışmasızdır.

Ancak bizler, son dönemde ülkemizde hukuk devleti ilkesinin çok büyük bir hasar aldığını, her gün farklı bir örneğini yaşayarak görmekteyiz. Bu anlamda yaşanan sürece baktığımızda esasen verilen bu kararın hukukiliğini tartışmanın çok da faydalı olmayacağının farkındayız.

Ve hatta kararın verildiği tarihin bir tesadüf olmadığını, tersine ülke gündemi dikkate alınarak savunmanın ve baroların sesinin özellikle bugünlerde kısılmaya çalışıldığının bilincindeyiz. Zira; üzülerek söylemek isteriz ki, 18 Mart 2025 tarihinde, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptal kararı ile başlayan, devamında Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere gazeteci, sanatçı, bürokrat ve belediye başkanlarından oluşan geniş bir grubun terör ve yolsuzluk suçlaması ile gözaltına alınması ile devam eden süreçte, dün yani 23 Mart 2025 tarihinde, Ekrem İmamoğlu’nun da aralarında bulunduğu toplam 51 kişi tutuklanmış bulunmaktadır.

Gözaltı ve tutuklama kararlarının zamanlaması, yargı bağımsızlığına gölge düştüğüne kanıt oluştururken, yurttaşın adalete, yargı bağımsızlığına, hukukun üstünlüğüne olan inancını zedelemekte, bu durum, yargı sürecinin tarafsızlığı ve adil yargılanma hakkı konusunda, soru işaretleri yaratmaktadır.

Whatsapp Image 2025 03 24 At 17.06.28

Ülkenin dört bir yanında yaşananlara yönelik tepkiler devam ederken, verilen mücadele, valilik kararları ile yasaklanan temel hak ve özgürlükler, kolluk tarafından uygulanan orantısız güç, pek çok yurttaşın ve hatta meslektaşın gözaltına alınması ile sonuçlanmaktadır. En son, İzmir Barosu önceki dönem başkanı Sayın Av. Özkan Yücel ve 8 meslektaşımız hakkında uygulanan gözaltı kararını kabul etmemiz mümkün değildir. Bir telefon ile davet edilebilecekken, Baro Başkanlığı yapmış bir avukatın ve meslektaşlarımızın evlerinde gözaltı işlemi gerçekleştirilmiş olması, savunmaya yönelik engellerde gelinen son noktayı ortaya koymaktadır. Meslektaşlarımıza reva görülen işlemi en güçlü şekilde kınıyor, Muğla Barosu olarak, Sayın Yücel ve meslektaşlarımızın yanında olduğumuzu haykırıyoruz.

Whatsapp Image 2025 03 24 At 17.06.30 (1)

Üstelik yaşanan bu süreç pek çok medya organında somut olayın gerçeklerinden farklı şekilde yansıtılarak, vatandaşın haber alma hakkı dahi ihlal edilirken, dış basında fazlaca yer bulan ülkemize dair haberler, Uluslararası alanda hukukun üstünlüğü ile demokrasi standartları konusunda endişelere yol açmaktadır. Ülkenin uluslararası itibarı ve hukuki güvenilirliği de tehlike altındadır.

Avukatlar ve Barolar olarak, yaşanan bu hukuksuzluklara dur dememiz gereken tam da bu zamanda, bizleri susturmaya çalışmalarının sebebi tam da budur”

Muhabir: KENAN GÜRBÜZ