Darbecilerin hedefindeki TBMM 15 Temmuz günü yaşanan darbe girişiminin sebep ve sonuçlarının araştırılması için ilk adımı attı. Meclis Araştırma Komisyonu Kurulmasıyla ilgili siyasi partilerin verdiği önergeler üzerinde Grup Başkan vekilleri ve Milletvekilleri Konuşma gerçekleştirdi.
MHP adına konuşan Grup Başkan vekili Erkan Akçay’ın ardından söz alan MHP Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan demokrasinin önemine vurgu yaparak “Demokrasinin işlemesinde şimdiye kadar karşılaştığımız sıkıntıları bir kenara bırakmalıyız, yaşanan olaylardan ders alarak demokrasiye sahip çıkmanın, demokrasiyi bütün kurum ve kurallarıyla yaşatmanın ne kadar önemli olduğunu bugün bir daha görmeliyiz. Bu olaylar vesilesiyle başlayan uzlaşma ve diyalog ortamının sürdürülmesini sağlayabilmeliyiz.” ifadelerini kullandı.
15 Temmuz gecesi Milletin demokrasiye sahip çıktığını ve darbecilere gereken dersi verdiğini söyleyen Erdoğan “Önümüzdeki günlerde, elbette yaşananların muhasebesi yapılacak ancak muhasebesi yapılmayacak tek şey, 15 Temmuz gecesi aziz Türk milletinin demokrasiye, devletine sahip çıkma konusunda gösterdiği şuurlu, sorumlu ve kararlı tutumudur. Eğer 15 Temmuzda yaşananlar bir imtihansa bu imtihanın muhatabı Türk milletidir ve Türk milleti bu imtihanı başarıyla kazanmıştır. Ben de bu zor sınavı başarıyla geçen Türk milletinin bir ferdi olmaktan ve Türk milletinin hizmetinde bir milletvekili olmaktan dolayı gurur duyuyorum.” dedi.
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin Fettullahçı Terör Örgütüne yönelik geçmişte yaptığı uyarılara dikkat çeken Erdoğan’ın konuşması şu şekilde:
“Aziz Türk milletinin 15 Temmuz gecesi ve sonrasında ortaya koyduğu tavır, yüce milletimizin teveccühüyle oluşan Parlamentomuza da ciddi sorumluluklar yüklemektedir. Milliyetçi Hareket Partisi bugüne kadar hep sorumlu davranmıştır. Milliyetçi Hareket Partisinin devletiyle, milletiyle, cumhuriyetle, demokrasiyle ve milletimizin ortak değerleriyle hiçbir zaman, hiçbir devirde sorunu olmamıştır. Demokrasi üzerindeki en önemli tehdit, ara ve kara rejim arayışlarındaki odaklardır. Ancak siyasal iktidarların dayatmacı, başına buyruk ve çatışmacı siyaset anlayışı da bu niyet sahiplerine fırsat vermekte, demokrasi dışı arayışların toplumsal zemin ve taban bulmasına imkân sunmaktadır. Bu sıkıntıların çözümü için demokrasiyi özümsemek, muhalefeti iyi dinlemek ve dikkate almak lazım. Sayın Genel Başkanımızın geçmişte yaptığı uyarıları o zaman dinlemediniz, bari şimdi dinleyin ve dikkate alın ki bu sıkıntıları tekrar yaşamayalım.
Gelinen noktada, darbe başarılamamıştır, ancak başta Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere, kurumlarımız yıpratılmaya çalışılmakta, asker ile polis, asker ile vatandaş karşı karşıya getirilmeye çalışılmaktadır. Bir avuç terörist yüzünden kurumlarımızın yıpratılmasına göz yumamayız, izin veremeyiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yaşadığımız olağandışı dönemden bir an önce normal sürece dönmeliyiz. Ekonominin bir an önce bu olayların etkisinden kurtarılması, sosyal hayatın ve iş hayatının süratle normalleşmesi sağlanmalıdır. Ekonomi durursa eğer, bu ortamda bunu tekrar harekete geçirmek oldukça zor olacaktır.
Ortadaki tablo, neresinden bakılırsa bakılsın çok vahimdir. Milletçe, tabii ki sağduyumuzu koruyarak olup biteni çok iyi değerlendirmemiz ve "Biz buraya nasıl geldik?" sorusunu doğru sormamız, bu soruya cevapları doğru aramamız lazım çünkü burada eğer teşhisi doğru koyamazsak yani şu andaki bu darbe cenazesinin otopsisini doğru yapamazsak, olay yeri incelemesini doğru yapamazsak yarın tedavide uygulayacağımız reçeteyi de doğru belirleyemeyiz, dolayısıyla buna benzer olaylarla tekrar karşılaşma riskimiz olur. Bu bakımdan, elinizdeki bu fırsatı çok iyi ve çok doğru kullanmak lazım.
Paralel devlet yapılanması ve Fethullahçı terör örgütünün kamunun her noktasına sızdığı, son günlerde -sayısını tam olarak bilmemekle beraber- 50 binden fazla kamu görevlisinin açığa alındığı dikkate alınırsa içine sızamadığı bir devlet kurumu olmadığı ortadadır. Hatta bu sızma o seviyeye ulaşmıştır ki Cumhurbaşkanının Baş Yaveri, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı, Genelkurmay Karargâhı, yüksek yargı, emniyet teşkilatı, Millî Eğitim -tabii, bunun sayarak çoğaltmak mümkün- velhasıl devletin bütün kurumları bu paralel yapı tarafından kuşatılmıştır. Bugün ise "Biz buraya nasıl geldik?" sorusunu hep birlikte soracağız ve buna bir çıkış arayacağız. Bu bahsedilen kurumların birçoğuna kamu personeli olarak girebilmek için ciddi sınavlar yapılmaktadır. Geçmiş yıllarda yapılan sınavlar şaibelerle doludur. Bu şaibelerin açıklığa kavuşturulması cemaatin kamuya nasıl sızdığının ortaya çıkartılması noktasında önemli bir yol gösterici olacaktır. Askerî okullar, polis okulları ve yargı mensupları gibi kamu personelinin çoğunun güvenlik soruşturmasına tabi personel olduğu göz önüne alınırsa istihbarat yapımızın da yeniden gözden geçirilmesi gerektiği açıktır.
Yaşanan süreçte en önemli husus hukuktur, adalettir. Bu manada, hem yargının bu örgütlerden arındırılması hem de vatandaşlarımızın yargıya olan güvenini artıracak, yargının itibarını yükseltecek çalışmaların muhakkak yapılması lazım. Adalet mülkün temelidir, adalet olmazsa devletin bekasının sağlanması mümkün değildir.
15 Temmuzdan bu yana on binlerce personel açığa alınmıştır. Açığa almalar konusunda, kurumlara sızan FETÖ'cülerin hedef saptırdığı iddiaları da vardır. Yani Fetullahçı olmamasına rağmen o Fetullahçılar kendilerini kamufle etmek için başkalarının isimlerini vererek kamuoyunu yanıltmaktadırlar. Bu kadar kısa sürede bu kadar çok personelin açığa alınması bunlarla ilgili yürütülecek idari ve adli soruşturmayı güçleştirecektir. Bu açığa alınma konusunda da dikkatli davranılması gerekmekte, suçsuz insanları rencide edecek bir yanlışa düşülmemesi gerekmektedir. Bu minvalde, şahsıma ve partimize ulaşan bilgiler ışığında, bazı hataların da olduğu ortadadır. Kurunun yanında bir tane de olsa yaşın hakkını savunmak da adalete inanan herkesin görevidir.
Devlet bu hainlerden muhakkak temizlenmelidir ama bu işlem hakka, hakkaniyete uygun bir şekilde yapılmalı, kamu vicdanı incitilmemelidir. Devlet bir paralelden kurtarılmaya çalışılırken yeni paralellere alan açılmamalıdır, yeni paraleller ihdas edilmemelidir. Bu konuda da Hükûmeti ve yetkilileri ikaz etmek istiyorum.
15 Temmuzda yaşanan terör saldırıyla daha hızlı mücadele edilebilmesi için ülke genelinde olağanüstü hâl ilan edilmesini Milliyetçi Hareket Partisi olarak desteklediğimizi daha önce ifade etmiştik. Bu süreçte elbette 15 Temmuz günü yaşadığımız terör olaylarının, darbe girişiminin muhatabı olan Fethullahçı terör örgütü birinci hedeftir. Ancak ülkemizde faaliyet gösteren ilk ve tek örgüt Fethullahçı terör örgütü ya da paralel devlet yapısı değildir. bu sebeple bu olağanüstü hâl süreci devam ederken PKK, PYD, IŞİD, DHKP-C ve diğer terör örgütleriyle de başta kamu kurumlarına sızan unsurları olmak üzere tam anlamıyla ve doğru bir şekilde mücadele edilmelidir. Bir terör örgütüyle mücadele edilirken diğer terör örgütleri göz ardı edilmemelidir. Bu fırsat doğru ve yerinde kullanılmalıdır.
Diğer önemli hususlardan birisi de 15 Temmuzda yaşanan darbe girişiminin dış bağlantılarının araştırılması ve tespit edilmesidir. Bu konuda kesin sonuçlara ulaşılmadan, devlet yetkilileri tarafından ileri geri konuşulmasının da sakıncaları muhakkak dikkatle takip edilmelidir. Yani dış bağlantıları, başka ülkeleri muhatap alırken bu konuda önce titizlikle çalışmalar yapılmalı, hangi terör örgütünün hangi ülkeyle hangi şekilde bağlantısı var, bu ortaya doğru konduktan sonra bu işin üzerine ciddiyetle gidilmelidir.
Terör örgütlerinin finansman kaynaklarının kurutulması konusunda da kalıcı tedbirler alınmalıdır. Bakın, ben bunu daha önce de dile getirdim. Paralel yapıyla mücadele konusunda kayyum atanmış birçok şirket bulunmakla beraber diğer terör örgütlerine finansman sağlayan hiçbir kurum, kuruluş ya da şirkete bugüne kadar kayyum atanmamıştır. Bu konuda da fırsat varken yetkililerin bütün terör örgütlerine aynı muameleyi yapmasını ve kamu vicdanını sızlatacak bir yanlışa düşmemesini diliyor, kurulacak komisyonun hayırlı hizmetlere vesile olması dileğiyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.”