İzmir, Bodrum ve Menteşe'nin ardından seçimlerin yoğun atmosferinin enerjisini atmak için bugünlerde İstanbul'dayım.
Hani nereye giderseniz sadece aklın değil yüreğinin de takılı kaldığı bir yer olurmuş ya insanın hayatında. Muğla ile onu yaşıyoruz.
İstanbul bu kez enfes bir Boğaz Turu, muhteşem bir Gülsin Onay konseri ile karşıladı beni. Ardından burada olduğumu duyan Sinpaş Ailesi'nden kahvaltılı basın toplantılarına davet aldım. Ortaköy Feriye'de Boğaz manzaralı gerçekleşen toplantının konusu Marmaris olunca ayrıca mutlu oldum.
Köşemin başlığı bu kez benden bağımsız ortaya çıktı. Basın toplantısında Sinpaş Kızılbük GYO Genel Müdürü Mahmut Sefa Çelik, bu cümleyle başladı sözlerine. "Marmaris kıymeti bilinemeyen eşsiz bir coğrafya" dedi. O kadar haklı ki, doğrusu Muğla'nın her köşesi cennet ama Marmaris bence konumuna göre hizmette, yatırım planlamalarında en arkada kalmış turizm beldelerinden biri. 1.8 Milyar TL bedelle yapılan yatırım, atıl durumdaki koyun değerlendirilmesi yönünden olumlu. Bölgeye 12 ay boyunca sağlayacağı hizmet ve istihdam ile destek olacağı da şimdiden net görülüyor. Denizin temiz kalması , doğanın korunması yönünde yerel yöneticilerle işbirliği yapabilir konumdalar. Tamamına yakınını bölge halkından sağlayacağı sürekli istihdamla da şehrin tedarik zincirine katkı sunacağı açık.
Yaşanan ÇED süreci Muğla Basını kadar İstanbul Medyasının da gündeminde yer almış. Basın temsilcileri özellikle sordular. Konut projelerinin ÇED'e tabi olmadığını ancak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na yönelik açılan dava sonucunda ÇED sürecinin başlatıldığını, biyologtan, deniz bilincisine kadar çeşitli uzman ve 27 kurumdan görüşlerin alınması sonucu "çevresel değerlendirmesi uygundur" raporunun alınmasıyla çalışmaların kesintisiz devam ettiğinin bilgisi soruya yanıt olarak aktarıldı.
Sinpaş, Muğla'da yatırım yapan, uluslararası ölçekte, Türkiye’nin lokomotif sektörü olarak anılan inşaat sektörünün önemli aktörlerinden biri. Marmaris Kızılbük Koyu'nda yapılan projenin 5-6 yılda yatırımcısına geri dönüş sağlayacak şekilde tasarlanmış olması da dikkkat çekici. Zira yatırımcılar bilirler; 5-6 yıl bir yatırımın geri dönüşü için oldukça kısa, bu bakımdan da iddialı ancak üstünde çalışılmış garantili bir ifade bu. Hal böyle olunca 82 konutun 3'te 1' i şimdiden satılmış.
Bilindiği gibi ülkemizde 400 Bin Dolar üzerinde konut ya da devremülk sahibi olan yabancılara vatandaşlık verilmesi gündemde. Mülteci konusuyla birlikte bu durum da artık bizlerin yakın markajında. Gazeteciler bu proje kapsamında bunu da sordular. Projenin bu kapsamda dizayn edilmediği satışlarda orana sığmayacak kadar bir kısmın yabancıya yapıldığı, o şekilde de kalacağı öngörüsü dile getirildi.
Projenin içerisinde yer alacak otel için, uluslararası ölçekte adını duyuran, Marmaris'i bu anlamda da tanıtım konusunda farklı bir konuma getirecek otel zincirleri ile görüşüldüğü bilgisini de iletmek isterim.
Basın toplantısından benim paylaşabileceklerim böyle. Projenin ayrıntıları ile ilgili olarak ulusalda görevli arkadaşlarımın haberlerinden ya da projenin internet sitesinden ayrıntılı bilgi edinebilirsiniz.
Marmaris'te sorunların varlığı başka bir yazının konusu olabilir. Ancak; bu büyük sorunların varlığı aynı zamanda çözüm, yatırım ve değişim fırsatlarını da beraberinde getiriyor.
Şehirler, kültürel çeşitliliklerine, yoğun insan kaynağına, altyapı ve bina gelişimine bağlı olarak sahip oldukları sosyal dönüşüm potansiyeli ile kent ve kırsal arasındaki ilişkileri yeniden tanımlama gücü sayesinde, kırsalın zenginleşmesine ve kalkınmasına katkıda bulunacak konumdadır. Turizmin aktif olduğu illerde bu hal daha da fazla önem arz etmektedir.
Tüm bunların mevcut ekosistemi koruyan şekilde yapılıyor olması da hepimizin hassasiyet sınırları dahilindedir.
Sözü ustaya bırakmanın zamanı geldi geçmesin;
Büyük şehir, insanı manevi ihtiyaçlardan habersiz hale getiriyor. “der Cahit Zarifoğlu.
Hayatı küçültmek Marmaris'te güzeldir..
Haydi selametle...