KYK İzlenimleri! Deprem Muğla’da mı Oldu Hemşerim?

Ben ve iki arkadaşım iki gün önce KYK Yurtlarındaki depremzedeleri ziyaret etmeye gittik. Kapıda sadece çalıştığımız kurumun adını söyledik. İzin çıktı. Üstelik elimizde olan ikinci el kıyafetlerin içeriklerine bile bakılmadan bize gösterilen yüksek güvenle içeri alındık. Öncelikle bu yüksek güven için teşekkür ederiz.
Kata çıkınca gördüklerimiz, açık bir fuaye alanı ve yemekhane. İŞKUR, Milli Eğitim Bakanlığı İl Müdürlüğü, Sosyal Hizmetler Bakanlığı Psikolojik Destek Birimi, İl Müftülüğü yazılı pankartlar karşıladı bizi. İŞKUR standı iki kişi, İl Müftülüğü tek kişi haricinde boş masalarla muhatap kılındık. Özel Güvenlik olarak görevli arkadaşımız depremzedeleri işaret ederek “buradalar siz konuşup ilgilenebilirsiniz” dedi. Kimin ne olduğu hakkında en ufak bir bilgimiz olmadan masalarına oturduk, yaşadıklarını dinledik, fazla soru sormadan.
Yurt ziyaretine gitmeden önce de tevafuk bu ya, vakıflarda, birçok yardım derneğinde gönüllü çalışmış bir büyüğümle sohbet etmiştik. Üniversitede okuyan depremzede öğrencilere burs vermek için bir araya gelmişler. “Canancığım” dedi “biz her birimiz aramızda bölüştük 20’şer öğrencimizi aradık. Onların hallerini hatırlarını sorduk. Verdikleri beyanları ilgili kurumlardan çalışan arkadaşlarımız ile teyit ettikten sonra üçe ayırdık.
Kırmızı alan dediklerimiz: Ebeveynini , birinci derece yakınlarını kaybetmiş, evi, işyeri yıkılmış ailelerin evlatları.
Sarı alan: Şimdilik durumları idare eder gözüküp yine de elimizin üstünde olması gereken isimlerden oluşuyor.
Yeşil alan: Birinci derece aile kaybı yok, evi işyeri az hasarlı yaralarını kendi sarabilecek güçte olanlar. Hepsini kayıtlarımıza aldık.
Doğrusu bilmiyorum; çok peş peşe geldiği için mi? Yoksa bu kadar organizasyon eksiğini algıda güçlük çektiğim için mi? Yadırgadım, yapılanlarla yapılmayanları mukayese ederken.
İŞKUR tarafından görevlendirilen iki arkadaşımızın, ihtiyaçlarını söyleyen kimselere kendi iyi niyet ve imkanları dahilinde yardım etmeye çalıştığına da şahitlik ettik. Depremzede arkadaşımız Kübra’nın dediği gibi: “Allah yapandan da yapmayandan da razı olsun. Herkes yüreğinin ekmeğini yiyor bu hayatta”
Kimsenin emeğine saygısızlık etmek istemem ancak; gittiğimiz saat, gün mesaisi bitmedendi ki kriz ortamında mesainin de vardiyaya bağlanması ve hizmetin kesintisiz olması gerektiğini düşünenlerdenim.
Mesela, “Türk Kızılayı nerede?” diye sormak için bir yetkiliyi aradım “ bize eve yerleştirilenler verildi” deyip Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının KYK Yurtları ile ilgileneceğini söyledi. AFAD bölgeden buralara taşıyıp, yerleşmeleri hususunda yardımcı olmuş. Hala daha bölgeden akrabaları ile iletişim kurup gelmek isteyenlere yardımcı oluyormuş. Ayrıca gıda yardımlarının bolca yurtta mevcudiyetini de gördük, sevindik.
Sayın Yetkililer; bu iş bir kişiye ya da kuruma başarılı- başarısız damgası yapıştırmak için fazla büyük. Siyasete malzeme olacak konu da değil, ayrıca devlet meselesi, bunun bilincindeyim. Fakat, “bu işte bir organizasyonsuzluk var” diyebilecek kadar sayısını unuttuğum organizasyonlarda yer aldım.
Muğla birinci derece deprem bölgesi, burada bir felaket yaşanmamışken gördüğümüz bu eksiklerin yarın Allah korusun burada yaşansa ne olacağını kestirebiliyor musunuz? Nerede takılıyorsunuz? Neden tutuk davranıyorsunuz? İşlemiyor denmez ama Allah’a emanet bu hantal yapının sebebi nedir?
Lütfen çözüme ortak olur musunuz?
Bu yardımlaşma 15 -20 gün değil en az bir yıl sürecek deniyor.Bunu görmek için alim olmaya da gerek yok! Peki soruyorum bu şekilde mi?
Bizim şehrimiz, her sene klasik 3-4 ay diğer şehirlerden gelen vatandaşların akınına uğruyor. Dışarıdan misafirlere ve onları mutlu etmeye çok yabancı değiliz.
Başta Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğünü daha aktif olmaya, yetersiz kalınıyorsa STK’ların, derneklerin, vakıfların ve özel kurumların işbirliğine davet edilmesine ihtiyaç var. İhtiyaç listelerinde yoktu ama hangi aileyle konuştuysak “bavula ihtiyacımız var” dediler. Özellikle otobüslerle üstünde başında bir şey olmayıp, yerleştikleri yerlerde aldıkları yardımlarla yaşamı idame etmeye çalışan ailelerin genel talebi. Çünkü odalara yerleşmek için bavul ihtiyacı hasıl olmuş ki; bir de bunun dönüş yolu var.
Umut ediyorum ki; Türk Milleti’nin dünya rekoru kıran bağışı onların ihtiyaçlarını eksiksiz temin için yeterli olacaktır.
Kırmızı alanların, sarı alanların tespiti, yeşil alanda tarif edilenlerin bölgeyi sahipsiz bırakmamak adına yeniden bölgelerinde sağlam yerlerde konumlanmaları önem arz ediyor.
Bize belirtilen ihtiyaç listesindekileri temin etme hususunda Menteşe Belediyesi El Ele Butik çalışanlarına ve meslek büyüğüm Nejat Altınsoy’a çok teşekkür ederiz.