Belki hatırlayanlarınız vardır, bundan yaklaşık birkaç  yıl önce televizyonda Spielberg'in "Into the West" isimli bir dizisi gösterilmişti. O diziyi seyretmek benim için çok farklı bir deneyim oldu. Gerçi bunda biraz da içinde bulunduğum yaşam sürecinin etkisi vardı ama esas olarak dizi bana kızılderililer ile beyaz adamların ya da çizgi roman terminolojisini kullanacak olursak, "vahşi" yerliler ile "medeni" soluk benizlilerin yaşadıklarına dair farklı bir bakış açısı, yeni bir farkındalık kazandırmıştı. Çünkü beyaz adamın kızılderiliye karşı duyduğu korkuyu ilk defa bu kadar net ve tüm çıplaklığıyla algılıyordum. Bu korkuyu gördüğüm an beyaz adamın kızılderili şefi öldürmek için silahını ateşlemek üzere olduğu an, gördüğüm yer ise beyaz adamın gözleriydi. Hani derler ya, “korku insana neler yaptırır” diye, işte o an bu deyişin benim için ebediyen kanıtlandığı andı.

***

23 ARALIK PAZARTESİ MUĞLA HAVA DURUMU 23 ARALIK PAZARTESİ MUĞLA HAVA DURUMU

Korku, bir belirsizlik karşısında tehdit algısı ile tetiklenen, rahatsız edici ve olumsuz bir his.

Korku belirli bir ağrı veya tehdit olarak algılanan bir olay sonucunda, uyarıcı bir tepki olarak ortaya çıkan yaşamsal bir mekanizmadır. Korku görünüşte evrensel bir duygudur. Herkes bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde çeşitli korkulara kapılabilir. Tehlike ile karşılaşan bir kişi korkar ve bu korku sonucunda kaçmak için bir tepki oluşturur ( aynı zamanda kavga et-kaç tepkisi olarak da bilinir.), ancak aşırı durumlarda ( nefret ve terör gibi ) korkan bir kişi donup kalabilir veya felç tepkisi vermesi de mümkün olabilir. John B. Watson, Robert Plutchik ve Paul Ekman gibi bazı psikologlar korkunun temel ya da doğuştan gelen küçük duygu dizilerinden birisi olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bu dizi aynı zamanda sevinç, üzüntü ve öfke gibi duyguları da içerir. Korku kişide, herhangi bir belirli türde duygusal durum veya anlık bir dış tehdit oluşmadan meydana geldiği takdirde, anksiyete olarak ayırt edilmelidir.

***

Anksiyete veya endişe, canlılarca deneyimlenen kaygı, korku, gerilim, sıkıntı halidir. Nedeni belli olmayan tedirginlik hali olarak da açıklanabilir. Anksiyete bazı kuramcılara göre yaşanan iç çatışmaların sonucudur. Bazı kuramcılara göre öğrenilmiş davranışlardır. Canlıların dış ortama uyum çabasında koruyucu bir tepkidir. Denetim dışına çıkıp kişinin işlevselliğini aksattığında anksiyete bozuklukları olarak incelenir. Psikiyatride bir grup hastalığın genel adıdır.

Terleme, titreme, çarpıntı vs. gibi bedensel belirtileri görülebilir. Başına kötü bir şey geleceğini düşünme, rezil olmaktan veya komik duruma düşmekten korkma gibi bilişsel (düşünsel), fakat çoğu kez nedeni belirsiz, tanımlanamayan bir gerginlik durumudur.

Anksiyete, genelde kavramsal, somatik, duygusal ve davranışsal bileşenlere sahip olmak biçiminde tanımlanır (Seligman, Walker & Rosenhan, 2001). Kan basıncı ve kalp atışının artması, terleme, ana kas gruplarına ani kan akışının hücum etmesi nedeniyle kaslarda gerginlik, bağışıklık ve sindirim sistemi fonksiyonlarının yavaşlaması gibi fiziksel etkileri vardır. Bunlara ek olarak mide bulantısı, el ve ayaklarda soğukluk, titreme -üşüme hissedilir.

Duygusal açıdan ise hastalık korku ve panik hissine neden olur. Kişi her şeyi olabilecek en olumsuz yönüyle ele alır, moral seviyesi en alt düzeydedir. Davranışsal olarak ise hasta, anksiyete kaynağından kaçma eğilimi gösterir. Yine de anksiyeteden sadece patolojik bir durummuş gibi bahsetmek yanlış olur. Bu his, korku, kızgınlık, üzüntü ve mutluluk gibi duygularla beraber gelen, insanoğlunun hayatta kalmasıyla bağlantılı temel duygulanımlardan birisidir.

Her insan zaman zaman her hangi bir hastalık belirtisi olmaksızın yaşamın olağan bir parçası olarak anksiyete yaşayabilir. Ancak yaşanan anksiyete bazen bedensel ya da psikiyatrik bir hastalığın belirtisi olarak ortaya çıkabilmektedir.

Anksiyete tedavisi en az bir yıllık ilaç tedavisi şeklinde seyreder. Bunun yanı sıra derin nefes alıp vermek endorfin salgılanmasına neden olduğu için hastaları rahatlatır. Masaj, aromaterapi, telkin gibi yöntemlerin de işe yaradığı bilinmektedir.

***

Şimdi nereden çıktı bu korku ve anksiyete sırası mı, yok mu başka yazacak bir şey? Gibi sorular sormaya başladınız bile. Aslında tam zamanı. Koltuğunu kaybetme korkusu, sahip olduğu gücü yitirme korkusu anksiyete haline dönüşmeye baladı bile siyasilerde. Genel siyasette MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ruh hali şimdilik böyle peki yerelde bu sorunları yaşayan bunları hisseden var mı? Sanırım var.

***

Her fırsatta söyledikleri ile kendi çelişen yaşadığı korku ve endişe ile yerli yersiz, saldırıya geçen. Güçsüz olduğunu bilen ancak ben hala güçlüyüm diyerek kaplan kükremesini taklit ederek siyaset yapanlar. Bu durumlar için Anadolu da kullanılan çok değim var aslında ama sayfada yazacak kadar yerim yok.  Kıssadan hisse Korku, endişe, kaygı, gerilim, sıkıntı bunların hepsi insani duygular, yeter ki insanca yaşayarak zorlukları aşalım. En zor zamanlarda görev başına gelerek iki seçimi art arda atlatmakta kolay iş değil. Uykusuz, işini ailesini bir köşeye bırakıp siyaset yapmak kolay değil. Bunu başaran siyasetçi olmak ta zor iş. Siyaset sabır ve hoşgörü istiyor!

Editör: Gazete Muğla