KEŞKE MUĞLA’NIN ÇOCUKLARIYLA KAYBETSEYDİK

Muğlaspor’un bir üst lige çıkma hayali başka bahara kaldı.

Hayırlısı böyleymiş.

Üst lige çıkmayı daha çok isteyen takım başarılı oldu.

Bu imkanlarla bu iş bu kadar oluyor.

Bir yandan;

“Varlığı belediyelerden aldığı ya da alacağı desteğe bağlı bir kulübün bir üst lige çıkması zaten neyi değiştirecekti ki?”

“Çıktığı gibi geri düşmesi kuvvetle muhtemeldi”

“Sanki üst lige çıkınca, sorunlar yok mu olacaktı?”

“2. Ligde tutunmak için parayı nereden bulacaktık”

Diye düşünürken, bir yandan da; “çıksa iyi olurdu”, “bir üst ligin kalitesinde maçlar izleme şansımız olurdu”, “ikinci ligin gelirleri daha fazla olurdu”, “takım ikinci ligde mücadele ederse seyircinin ilgisi de ona göre artardı” gibi değerlendirmelerde bulunuyorduk.

Bizler bu işi, bu yönleriyle ele alırken, sahaya çıkan futbolcu topluluğunun konuya bizim kadar bile ilgisinin olmayıp, olaya bu kadar yabancı olacağını kestirememiştik.

Bizimkisi de hayal işte.

Böyle bir hayale futbolcu inanmamış ki, şehir nasıl inansın.

Sahi 2. lige çıkmak kimlerin derdiydi?

Tabi ki Muğlaspor tutkunu sporseverler, taraftarlar ve yöneticiler.

Sadece bu kadar.

Futbolla yatıp futbolla kalkan şehirlerde hele ki bir üst lige yükselme söz konusuysa, o şehirlerde hayat adeta durur, şehir başarıya kilitlenir, mekanlar dev ekranlarla taraftarlarla dolup taşar.

Maçın oynanacağı Perşembe akşamı bir dostumun restoranında yemekteydik. Maçın canlı olarak verileceği tv kanalı açıktı lakin mekan sahibi dostum ve şahsımın dışında kimsenin ilgi alanında değildi Muğlaspor’un Somaspor karşısında alacağı sonuç.

Kimse elbette mecbur da değildi. Kimseyi eleştirmeye hakkımız yok.

Bir türlü ilgi odağına dönüşemeyen bu hikaye beklenildiği gibi son buldu.      

Giydiği formanın ileride kendisine referans olabilecek ağırlıkta bir forma olduğunun ve Muğlaspor Kulübü’nün ülkenin güzide kulüplerinden biri olduğu bilincinden uzak, hayatının merkezine sadece parayı koymuş ve takım ruhu denilen mevhumdan çok uzakta bir futbolcu topluluğuyla boşuna Antalya’ya seyahat edildiğini ve kulübe masraf çıkartıldığını görüp, anlamış olduk.

Başarıya inanmamış bir toplulukla Antalya’da olmak yerine, keşke altyapıdaki çocuklarla Antalya’da mücadele edilseydi.

O çocuklarla kaybedilseydi.

Giydiği formanın ağırlığını taşıyamayan, ekmek yediği kentin takımında mücadele vermenin bir profesyonellik olduğu bilincinden yoksun futbolculara Muğla’da konfor sağlamaya çalışmak yerine, kendi memleketimizin çocuklarına yatırım yapmayı becerebilseydik, yenilse bile sahadan ağlayan, üzülen, çöken futbolculara sahip olurduk.

Ama bunu başaramadık.

Belki alınan bu sonuç, bizim önümüzdeki yılın planlaması aşamasında bir ışık yakmış olacak.

Belki ‘düşeceksek kendi çocuklarımızla düşelim, çıkacaksak da kendi çocuklarımızla çıkalım’ düşüncesini savunan yönetim şekilleri doğacak.

Şahsen benim fikrim de bu yönde.

Düşeceksek kendi çocuklarımızla düşelim, çıkacaksak da kendi çocuklarımızla çıkalım.

Bunun için de altyapıya eğilelim.

Böyle düşünen bir başkan adayı varsa sonuna kadar destekleyeceğimin sözünü buradan veririm.

Futbol da siyaset gibidir. Her şey çabuk unutulur, dün yoktur.

Belki bu yazıyı okuyup, futbolcunun alacağı paranın avukatlığını yapıp, yönetime olan tepkilerini sürdürenler olacaktır. Ama unutulmasın ki, öyle antrenmana çıkmamalar, protestolar sadece bu dönemde yaşanmadı, 2017 yılında da yaşanmıştı. Hem de yönetim vızır vızır para ararken.

Bu şehir bu kadar nankörlüğe hoş görmemeli artık.

Her şeye rağmen bu gemiyi batırmamak için emek verip, kendilerinden bile fedakarlık yaparak görev yapan yönetimi, teknik ekibi, kulüp çalışanlarını ve yüreği Muğlaspor sevgisiyle çarpan taraftarlarımızı kutluyorum.

İşte play-off oynamanın da, ligde kalmanın da başarı sayıldığı bizim memlekette, bu kadar futbolcuya konfor sağlamaya çalışıp, bir de ülkeye rezil olmak varsa, bunlara hiç gerek yok.

Tez elden kolları sıvayıp, bu memleketin çocuklarına yönelelim.

Yönelelim ki, Muğlaspor olgusu, şehrin de ilgi odağına dönüşsün.

Bizler de, Perşembe akşamı sahaya çıkıp, kendilerine inananlara saygısı olmayan ve hatta hastanede tedavi gören Hasan Şermet için bile yüreğini ortaya koyamayan futbolculara muhtaç olmamış oluruz.