10 Aralık tarihli köşe yazımın sonunda da belirttiğim gibi.
Yerel seçimler öncesi belediye başkanlığı ve muhtarlıklar için aday olanlardan beklentiler neler olmalıdır? sorusuna cevap aranmalı.
Bu sorulara doğru cevaplar vermek için doğru adayların tesbit edilmesi gerekliliği var.
Yoksa güzelim kentler heba olup gidecek.
Önümüzdeki dönem yapılacak yerel seçimlerin ne kadar önemli olduğunu belki herkes farklı pencereden bakarak farklı cevaplıyordur.
Kentten önce köy
Köyden önce mezra
Ondan önce mağra vardı.
Köy; İlk toplu yerleşim, paylaşım ve dayanışmanın vücut bulduğu bir ortak yaşam köyler sadece evleri, bağları, bahçeleri ve beşeri yapılanması ile değil, köyün ruhuyla da gücünü gösterir. Köy gücü ve sorumluluğu kent gibi tek otorite de toplamak yerine herkese eşit şekilde dağılan bir yerleşim birimidir. Köy herkesin yüz yüze temas ettiği bir samimiyet ortamı iken, köylerde başlayan (kırsalın sorunları) sorunlar büyük kentlere doğru göçün başlamasına, kentlerde çeperde konut ihtiyacının artmasına, yeni kültür doğmasına neden oldu.
Kimi zaman ayrıştırdı.
Kimi zaman birleştirdi.
Çeperde yapılan çok katlı olmayan binalar (gece kondu) kentlerin yapısına, doğasına uygun olmadığı için planlama hiç mi hiç olmadığından kentlerin dokusu bozuldu.
Yıllık konut ihtiyacının 250 bin hane olmasının gerekliliği ortaya çıktığında 1984 yılında toplu konut kamu ortaklığı başkanlığı kurulmuş, daha sonraki yıllarda hem ismi, hem faaliyet alanında değişiklik yapılmıştır. Konut ihtiyacını karşılamak adına 50-60 m2’lik evler yapılması projesi Türk halkının aile yapısına uygun olmayışı nedeniyle çok fazla işlerlik kazanamamıştır.
Dolayısıyla kent insanlık tarihinin en görkemli uygarlık ürünü sayılmakla birlikte, bütün yabancılaşma ve kopuşlarında sebebi olmuştur.
İstanbul, İzmir, Ankara’nın yanında büyük şehirlere olan göçler gibi Muğla’da bundan nasibini almış illerden.
Şu an Kocaeli Valisi olan Sn. Hüseyin Aksoy’un Muğla Valiliği döneminde İl İnsan Hakları Kurulunda kurul üyesi idim.
Muğla’da göç alan ilçeler, aileler ve çocukların adaptasyonu konusunda önemli çalışmalar yapmıştık.
Yeni dönem belediye başkan adaylarından siyasi partilerden de beklentiler oldukça fazla.
Ancak dikkatimizi çeken bir nokta da, her iki ittifak kanadı Muğla’yı sanki gözden çıkarmış gibi görünüyor.
Oysa Muğla’da yaşayanlar;
-Kentsel çeperde konut işyeri ilişkisini ele alan
-Kentin sembollerinin, değerlerinin farkındalığını arttıran
-Kent üniversite ilişkisini ve Muğla dokusuna uygun gelişmeyi dikkate alan
-Kent sakinlerinin refah düzeyini arttıracak ekonomik kararlarda imzası olacak
-Kent turizm ilişkisine uygun sosyal alanlar yaratacak
-Kent-çalışma hayatına düzen getirecek, başka kendi işyerleri olmak üzere çalışma barışını tesis edecek düzenlemelere imza atacak.
-Kent konseylerinin daha fonksiyonel duruma getirilmesine itina gösterecek adaylar kazançlı çıkacaktır.
8 Ekim 2006 Pazar tarihli resmi gazetede yayımlanan Kent Konseyi Yönetmeliğinin amaç kısmı aynen şöyle der.
Kent yaşamında kent vizyonunun ve hemşehrilik bilincinin geliştirilmesi, kentin hak ve hukukunun korunması, sürdürülebilir kalkınma çevreye duyarlılık, sosyal yardımlaşma ve dayanışma saydamlık, hesap sorma ve hesap verme, katılım, yönetişim ve yerinden yönetim ilkelerini hayata geçirmeye çalışan kent konseylerinin çalışma usul ve esaslarını düzenlemektir.
Kent konseyleri ortak aklın ve uzlaşmanın esas olduğu demokratik yapılardır.
Kent konseyleri bir kent için oldukça önemlidir.
Mevzuatları olan bu oluşumların yapıların daha işler, fonksiyonel olması önemli.
Özellikle Muğla’da trafik akışını belirleyen güzergahların tesbitinde ve o yolların yapımında kent konseyi üyelerinin fikrinin alınıp alınmadığını merak ediyorum.
Bir kentin değerlerinin yok olmasının bu kadar ucuz olması kabul edilemez.
Bunu göz ardı edecek aday kaybedecektir.