KENTİN HUZURUNDAN ENDİŞELİYİZ

Üniversitemizin ilimize kazandırılması kararının alınıp, hayata geçirilmesiyle, yeni evlat sahibi olmuş ya da olacak ebeveyn gibi mutlu olmuştuk.

Üniversitenin Muğla adını taşıdığı gibi, ilimiz için de ciddi bir kazanım olacağı, kentsel ve bölgesel gelişimimize katkı koyacağına olan öngörümüz, bizi heyecanlandırmıştı.

Üniversite var olduğu sürece de bu görüşümüz değişmeden, artarak da devam etmekte.

Bu heyecanımız bizi uzun süre zinde tuttu. Ta ki, alışık olmadığımız olaylar yaşanmaya başlayana kadar.

Söz konusu heyecanımız, “geliyorum” diye bağıran tehlikeyi uzun süre seyirci kalmamıza neden olmuştu aslında.

Biz seyirci kalmasak, olumsuzlukların yaşanmasına zemin hazırlayan ticari yapılanmanın beraberinde getirdiği hırslara kapılanlar seyirci kalıyordu.

Öyle de oldu zaten. Millet parasını kazandığına bakıyordu. Bu da doğal bir süreç gibi görünse de, kent asayişi de bu süreçten zarar görüyordu.

Bu hırslar değil miydi, bugün kent bünyesindeki bir mahalleyi pimi çekili bir bombaya dönüştürüp, öğrenci merkezli yeni bir rant alanı oluşmasına sebep olan?

Değişim, gelişim elbette önemli, bunlara kapalı değiliz ancak kontrolsüz ve tedbirsiz gelişim sıkıntılı. 

“Gelişelim, kalkınalım” diye memleketin suç haritasını geliştirmeye başladığımızın farkına kim ne zaman varacaktı?

Bayramın birinci günü genç bir kızımızın erkek arkadaşı tarafından katledilmesiyle, bir kere daha ürperdik.

Bu seyirci kalır görüntümüz son yaşanan bu olayla silkelenmemize neden olmuş mudur bilmiyorum ama daha önce de yaşanmış nahoş olaylara şahitlik etmiş, bu tehlikeyi kamusal denetim görevimiz çerçevesinde kaleme almıştık.

Evet, nereden söz ettiğimi anladınız.

Sıkıntı büyük.

Yerel ağızla söylemek gerekirse, dönemin Hacıaraplar Köyü, günümüzde ise, namı başka illerdeki kişilerce de tanınmaya başlamış olan Kötekli Mahallesi.

Kentin problemli çocuğu.

Evet evet bizim Kötekli. Güneydoğu Asya ülkelerinden Tayland’ın Phuket adası değil.

Hiç değilse Phuket bir turizm bölgesi.

Turizmde doğa, deniz, kültür etkili.

Kötekli de?

Bilimin, başarının, sporun, sosyal ve kültürel etkinliklerin merkezi değil, eğlencenin, gece hayatının ve olayların merkezi.

Kötekli, kişilerin ilgi alanına göre anlamlı hale gelebilir.

Ama çocuğunu okutmaya gönderen ailelerin ya da üniversite yönetiminin üzerindeki anlam ve etkisini de analiz etmek gerekir Kötekli’nin.

Özellikle Üniversite yönetiminin göreve gelir gelmez öğrenciyi kampus içerisine çekmeye yönelik bir hedefi olduğunu ve konuyu biz basın mensuplarıyla masaya yatırdığını bilenlerdenim.

Ancak olmadı. Birkaç beyhude çaba ortaya kondu ama yine olmadı. Bu konu üniversite yönetiminin kendi kendine çözüm yolları atamasıyla olacak bir iş değil, aksine ilin ileri gelenlerinin, üzerinde ciddi bir kafa yoracağı hassasiyette bir iş.

Üniversite yönetimin bu yöndeki çabası da zaten, öğrenciyi, kampus dışına çıktığındaki güvensiz ortamdan korumak değil miydi?

Yoksa neden öğrenci kampus içindeki aktivitelerle kampus içinde tutulmaya çalışılsın?

Dedik ya bu konuya ilişkin sadece üniversite yönetiminin çabası kadük kalacaktır. Bu sorun, topyekün ele alınacak ilin ciddi bir sorunudur.

Neler olduğunu, yaşayıp, duyup, görüyoruz.

Şehir yaşantımız ve gündemimizde yer almamış hesaplaşmalar, silahlar, argo tabirle çökme adı altında mekan basmalar, gece hayatı, kavgalar, gürültüler ve en kötüleri uyuşturucu ve cinayet.

Belki de biz basın mensuplarına yansımayan daha niceleri…

Bütün bu sözünü ettiğimiz özet, yaşanacak olanları bugüne kadar hesaba katamadığımızın bir karşılığı. Elbirliğiyle nur topu gibi anlı şanlı bir üniversite yerleşkesi yarattık.

Bu yerleşke, gazetelerin 3. sayfa haberlerinin merkezi olma yolunda da hızla ilerlemekte.

Biz de hesaba katmadığımız ancak yaşandığı zaman da dikkat kesildiğimiz yaşananlara, hep beraber ahlarla vahlarla izliyoruz.

Gencecik ana evlatlarının yitip gitmelerini, başka kentlerde meydana gelmiş olayları televizyondaki ana haber bültenlerinden izler gibi izliyoruz hem de.

Gelin bu sorunu, cinsiyetler üzerinden popülist açıklamaların yapıldığı tepkilerle değil, “gözümüzün önündeki toplum düzenini bozan, gençlerin hayatlarına karşı olan endişe uyandıran bu duruma karşı neler yapılmalı, nasıl bir önlem alınmalı” yönünde bir farkındalıkla dile getirmeye çalışalım.

Bunun için hemhal olalım.

Bizi çözüm noktasındaki sonuca bu farkındalık götürecektir.

Gencecik insanlar yaşamlarının baharında ölmesin.

Toplumda her türlü olay var. Toplumsal olayların şehri, kasabası, köyü, mahallesi olmaz elbet. Olay her yerde yaşanır.

Ancak sağduyunun hakim olduğu tarafıyla övündüğümüz kentimizde, Kötekli’yi maalesef koruyamıyoruz.

Kötekli’ye acil önlem alınmalı.

Gençler güvenli bir ortamda eğitimlerini tamamlamalı.

Olup bitenler ya da olup bitecekler için bu düşüncelerimiz.

Hatırlatıyoruz, uyarıyoruz.

Can yakma hakkının önüne hep beraber geçelim.

Etinden dişinden arttırdığı parayla evladını okutmaya çalışan ana-babaların canı daha fazla yanmasın.

Konuya muhatap sayılabilecek ilgili kurum temsilcilerinden oluşan bir platformun bu konuda bir araya gelmesi elzem.

Aksi takdirde, kent huzurumuz bozulduğu gibi gençliğimizin de durumu içler acısı bir hal alıyor.

Biz, kentin huzurundan da, bu gidişattan da endişeliyiz.

Bu da böyle biline.