KAYIKÇI KAVGASI

Geçtiğimiz Pazartesi günü internette, Salı günü de gazetemizde yayınlanan yazımda, Muğla Vergi Mahkemesi’nin Muğla Büyükşehir Belediyesi’nce şoför esnafından toplanan paraların usulsüz olduğuna hüküm getirdiğini ifade etmiş, ayyuka çıkan bu gelişmeden sonra Muğla yerelinde muhalefette olan AK Parti cephesinden bu yönde tek bir eleştiri yapılmadığına dikkat çekmiştim.

Osman Gürün’lü Büyükşehir Belediyesi ile Kadem Mete’li AK Parti yönetim modellerinin nedense ülkeye örnek bir iktidar-muhalefet ilişkisi içinde mutlu-mesut bu işi götürdüklerine vurgu yapmıştım.

Öyle ya mahallenin delisi gibi yerine getirilemeyen hizmetleri, tamamlanamayan projeleri, ihale fesatlarını, usulsüzlükleri yazıp, çizenler olarak tepkiler sürekli bizlerde yoğunlaşıyor.

Tek biz tepki görelim zararı yok, yeter ki bizim siyasilerimiz kavga etmesin.

‘Tam da bu iki yönetim modeli arasındaki bu ahenk ülke siyasetine örnek olmalı’ diye düşünürken, AK Parti’den gazetelere bir açıklama servis edildiğini gördük.

Hatta tarihine baktım; benim AK Parti’yi muhalefet etmediği yönündeki eleştirimden önce.

Tabi hal böyle de olsa, yani gönderilen açıklama benim eleştirimden önce bile yapılmış olsa, bu, AK Parti’nin başarılı bir muhalefet görevi yürütmediği yönündeki düşüncemi değiştirmiş değil.

Malum AK Parti’nin muhalefet etmesi gereken daha birçok gelişme yaşanmıştı bu şehirde.

***

Basına servis edilen Açıklama AK Parti İl Başkanı Kadem Mete’ye aitti. Açıklamanın konuyla ilgili kısımlarından kesitler sunmak isterim:

“Bilindiği üzere 2015 yılında Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Osman Gürün ile dönemin Ulaşım Daire Başkanı Hamdi Alper Kolukısa tarafından oluşturulan ve ‘Ulaşımda Dönüşüm Projesi’ adı verilen proje belediyemizi ve halkımızı büyük zarara uğratmıştır.”

“Bu proje kapsamında belediyemiz, ‘Büyükşehir Belediyesi’ statüsüne geçtikten sonra Meclis kararıyla, 2015 yılında, taksicilerden taksi çalışma izin belgesi ve araç uygunluk belgesi; servisçilerden ise güzergâh çalışma izin belgesi ve araç uygunluk belgesi olmak üzere 4 ayrı ücret tahsil etmiştir. Yasaya aykırı olan bu dört ayrı tahsilatla alakalı 2016 yılında İl Başkan Yardımcımız Av. Barış Eğilmez tarafından meclis kararının iptali için Bodrum Şoförler Odası adına dava açılmıştır. Bu sayede Muğla Vergi Mahkemesi belediyenin plâka devir, güzergâh, araç uygunluk ve çalışma izin belgelerinden ücret alınmasının kanuna aykırı olduğuna hükmetmiş, Meclis kararını 2017 yılında iptal etmiştir. Fakat Muğla Büyükşehir Belediyesi hukuka aykırı olarak 2017, 2018 ve 2019 yıllarında bu ücretleri tahsil etmeye devam etmiştir.”

“Partimizin hukuki süreci yakından takip etmesi sonucunda, 2019 yılında Bölge Adliye Mahkemesi (İstinaf Mahkemesi) ve Danıştay incelemesiyle iptal kararı kesinleşmiş, 1 Ocak 2021’de en son alınan mahkeme kararıyla, Muğla Büyükşehir Belediyesi’nce haksız tahsil edilen tüm bu ücretlerin şoför esnafına yasal faiziyle birlikte iadesine hükmedilmiştir. Buna göre belediyenin 10 bin şoför esnafına yaklaşık 700 milyon TL geri ödemesi gerekmektedir.”

“Burada, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı’nın 2014 yılından bu yana uzlaşmacı olmayan tavırlar sergileyerek hem şoför esnafından hukuksuz şekilde para tahsil etmesi hem de faiz giderlerini vatandaştan aldığı vergilerle ödeyerek halkı büyük zarara uğratması sonucu ortaya çıkmıştır. Her zaman olduğu gibi, Sayın Belediye Başkanı kendisinden olmayanları burada da ötekileştirmiştir.”

***

Sayın Mete’nin bu açıklamaları, sadece uzun süredir devam eden siyasi sessizliği bozar nitelikte ama beraberinde bazı sorulara da meydan verdiği de aşikar.

Mesela, AK Parti’nin bu hukuki süreci yakından takip ettiği neden kamuoyuyla paylaşılmadı?

2017 yılında mahkemenin iptal ettiği meclis kararıyla ilgili kamuoyuna neden bir açıklama yapılmadı?

Bu usulsüz uygulama bilindiği halde neden sessiz kalındı?

Bu usulsüzlük gündeme basın kanalıyla düşmeseydi, Ak Parti Muğla Teşkilatı tarafından gündeme getirilecek miydi yoksa hala sessiz mi kalınacaktı? gibisinden.

***

Kadem Mete, Belediye Başkanı Osman Gürün’ün kendisinden olmayanları ötekileştirdiğini savunduğu açıklamasındaki bölümü, Bodrum’da ‘Belediye Başkanları Koordinasyon Toplantısı’ adı altında düzenlenen fakat sadece CHP’li 6 ilçe belediye başkanına davet gönderilen, CHP’li olmayan belediye başkanlarının katılamadığı toplantıya bağlayarak, Başkan Gürün’ün ayrımcılık yapmasının Muğla’nın menfaatine aykırı bir davranış olduğuna vurgu yapmış.

“Ve Umuyoruz ki Sayın Osman Gürün, yaptığı bu yanlışlardan ve inadından bir an önce vazgeçer, bir daha da oluşturduğu projelerle haksız kazanç sağlamaya çalışmaz ve milletten topladığı vergilerle faiz ödemek zorunda kalmaz” şeklindeki ince dokunuşla açıklamasını bitirmiş.

***

Tabi Mete’nin açıklamasına CHP kanadından cevap gecikmedi. CHP İl Başkanlığı da, mahkeme kararıyla pekişmiş usulsüzlüğe rağmen, AK Parti’yi genel siyasetten vurmaya çalışmış cevaben yaptığı açıklamada.

Bu açıklamanın sahibi CHP İl Başkanı Zeybekoğlu, Muğla’nın zarara uğratıldığı algısı yaratılmaya çalışıldığını belirterek, belediyenin ulaşım hizmetlerinden dolayı şoför esnafından olumlu dönüşler olduğuna vurgu yapmış.

Bu vurgunun bir sorusu olacak aşağıda.

Belediye kanalıyla yapılmayıp, yine belediye ağzıyla yapıldığı çok belli olan açıklamasında Zeybekoğlu, “Şoför esnafından o dönemde 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu kapsamında ilgililerin isteğine bağlı olarak ifa edecekleri her türlü hizmet için Belediye Meclislerince düzenlenecek tarifelere göre ücret almaya belediyeler yetkilidir maddesi ile bazı ücretler alınmıştır. 2014 yılından bugüne kadar ticari plaka işlemlerine ilişkin 19 Milyon 244 Bin 721 TL gelir elde edilmiştir ve bu rakam şoför esnafımıza gelir ödenecektir” diye de devam etmiş.

***

Bu açıklamada, 2464 sayılı kanun her şeyi meşrulaştırmaya yönelik kullanılmış gibi duruyor.

O zaman Sayın Zeybekoğlu’na sormak isterim:

“2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu kapsamında ilgililerin isteğine bağlı olarak ifa edecekleri her türlü hizmet için Belediye Meclislerince düzenlenecek tarifelere göre ücret almaya belediyeler yetkilidir maddesi ile bazı ücretler alınmıştır” derken, şoför esnafı dışındaki bazı dediğiniz ücretlerden daha başka neler var?

Bu usulsüz olduğu yargı yoluyla netleşen yöntemi, mahkeme, neden 2464 sayılı kanuna bağlamadı da, toplanan paraların usulsüz olduğuna hükmetti?

2464 sayılı kanuna dayandırılarak her belediye istediği şekilde gelir kalemi yaratabilir mi?

“2014 yılından bugüne kadar ticari plaka işlemlerine ilişkin 19 Milyon 244 Bin 721 TL gelir elde edilmiştir ve bu rakam şoför esnafımıza gelir ödenecektir” şeklindeki ifadenizden yola çıkarak, belediye geri ödeyeceği gelir kalemini neden şoför esnafından toplamıştır?

Ayrıca belediyeler, sigorta şirketlerinin bireysel emeklilik fonu olarak vatandaşın para biriktirmesine olanak sağlayan uygulamasında olduğu gibi zorunlu tasarruf fonu mu da, gelir elde ettiği parayı şoföre dağıtıyor?

Bu konu ayyuka çıkmasaydı, belediye yine bu geliri şoför esnafına dağıtacak mıydı?

Ha bir de belediyenin ulaşım hizmetlerinden dolayı şoför esnafından olumlu dönüşler olduğuna vurgu yapmışsınız. Bu kadar veryansın eden hatta beddualara varan söylemlerin sahibi şoför esnafı, hangi ilin şoför esnafıdır?

***

Bir uygulama yanlışsa, o yanlışa yanlış demek bir erdemdir.

Yargının hükmettiği kararı yalanlarcasına, hala daha yanlışın üzerinde hala daha haklı çıkmaya yönelik, ne CHP kanadının açıklaması, ne de bu gibi yanlışlara bugüne kadar ses etmeyip, şimdi ses çıkarma zorunluluğu hisseden AK Parti kanadının açıklaması kayıkçı kavgasından öte bir şey değildir nazarımızda.