Kadına şiddet sadece gözle, sözle, elle, dille olmuyor. Kadına şiddet denildiğinde sadece taciz, tecavüz, dayak ile sınırlı kalmıyor. Kimi şahıslar var ki örf, adet ve ananelerini, ailesini, eşini, nişanlısını düşünmeden kadını eğlence malzemesi olarak görerek, kendisinde hakaret etme lüksünü bulabiliyor.
Biz bazı kelimeleri konuşurken, ifade ederken apaçık yazıp söylemeyi ar ediniriz. Görüyoruz ki bazı malum şahıslarda ar da kalmamış, utanma da.
Mübarek Bayram öncesi, kadın çalışanların daha çok egemen olduğu gazetemizde kendini bilmez, kadın üzerinden kendi çapında hakaret boyutunda eğlence çıkaran, kendince eğlenen belli ki ana şefkatinden, bacı sevgisinden eksik büyümüş, küçüklüğünden beri sorunları olduğunu düşündüğüm kişiliği, cinsiyeti, kimliği belli olmayan, maskelerin arkasına saklanmış malum şahısların hedef noktası olduk.
Biz kadınız, anayız, eşiz ve sevgiliyiz. Her şeyden önce emekçiyiz.
Cennetin ayakları altında müjdelendiği varlıklarız.
Kadına şiddette sınır yok, olmayacak da. Canlı yayına çıkıp, “hedef oldukları zaman mı tepki gösterdiler” diye konuyu değersizleştiren bir il başkanı ve kendileri hedef olduğunda ses çıkarmayan siyasetçilerimiz olduğu sürece ne kadının önemi ne de kadının değeri bilinmeyecektir.
Hedef aldıkları odak noktası çirkinliğin göstergesiydi.
Hepimizin ailesi, eşi, nişanlısı var. Kendileri hedef alındığında ses çıkarmayan siyasiler, biz onlar için ses çıkarmadık diye, onlar da bizi hedef aldı.
Biz kadınlara yapılan saldırı, eğer onların eşlerine ya da kızlarına yapılmış olsaydı biz onlar içinde sessiz kalmazdık.
Biz 7 kadınız, 7 emekçi kadınız. Biz, en azından belden aşağı hedef gösterildiğimizde sessiz kalmadık. O yüzden herkes çuvaldızı başkasına batırmadan önce iğneyi kendine batıracak.
Hepimizi üzen diğer bir konu ise bayram sabahı Muğla’da eski erkek arkadaşı tarafından katledilen Zeynep Şenpınar kardeşimiz. Bir ananın ciğeri yandı, bir eve ateş düştü. Zeynep’in arkasından “giyinişi, yaşamı çok rahattı, erkek arkadaşıyla nasıl aynı evde yaşar, alkol alırdı…” gibi birçok cümleler yazıldı, söylendi.
28 Mayıs Perşembe günü 22 yaşında Gülnur Kocabaş, sabah işe gittiği sırada erkek arkadaşı tarafından pompalı tüfekle 5 el ateş edilerek öldürüldü. Gülnur tesettürlü, alkol de almıyor ve rahat bir hayatı da yoktu. Çalışmak için Kütahya’dan ablasının yanına Manisa’ya gelmişti.
Gülnur’da kadın cinayetine kurban gitti!
Hiçbir fark yok. Ölerek şiddet gören, yaşayarak şiddet gören. Hepimiz kadınız. Tesettürlü, tesettürsüz, alkol alanı, almayanı, sevgilisiyle yaşayanı, yaşamayanı bunlar öldürülmek, tacize uğramak ve tehdit edilmek için sebep olamaz, olmamalı da.
Susmayacağız. Doğruları yazmaya, söylemeye devam edeceğiz. Kadın isterse bir eliyle beşik, bir eliyle dünyayı sallar. Atalarımız ne demiş; “Nush ile uslanmayanın hakkı tekrir, tekrir ile uslanmayanın hakkı kötektir.”
Temennim, şiddetsiz kalalım.