Bir önceki yazımda belirttiğim gibi o kadar çok alkışlanacak yönetici, temsilci, siyasetçi kişi var ki say say bitmez memlekette. Kimi gerçekten hak ettiği için kimisi de hak ettiğini zannettiği için alkıştan nasibini alıyor. Gerçek anlamda avuç içlerimiz kızarana dek alkışı hak eden, ismi birçok yerde hep yedek aday olarak anılarak dedikodulardan nasibini alan bir il müdürü vardı Muğla’nın. Kapısı kapalıysa pencereden girilebilir rahatlığını yaşadığı bizim oğlanı aynı zamanda. İkinci defa oturduğu il sağlık müdürlüğü koltuğundan bu defa gidişi yedi şiddetinde deprem etkisi yarattı entrikalarla dolu, üvey ananın güzel kızlarını andıran memlekette. “Seni görmeyen güzel gördüm demesin “ diyen Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadesini kanıtlarcasına, bir defa gelenin dönmek istemediği, tek seyahat valizi ile gelip yıllarca ekmeğini yediği, suyunu içtiği servetine servet kattığı, memleket adına söz sahibi olup kendisinden başka kimseye faydası olamayanların aksine bu memleketin toprağı ile suyu ile yoğrulup harmanlanmış, lakabı gibi EFE Muğla’nın abisi geçti il sağlık müdürlüğünden.
21 Mart Pazartesi gece yarısı Muğla’yı olduğu kadar bir o kadar da ülke gündemini de ilgilendiren Muğla İl Sağlık Müdürü İskender Gencer’in görevden el çektirilmesinin yankıları ertesi gün, bir sonrası gün de devam etti, daha çok devam edeceğe benziyor. Gün geçmiyor ki gerek darp edildim deyip kamera görüntüleri yayınlanınca darp eden doktor durumuna geçen, gerek hastane yönetimi gerekse iki yıllık sözleşme imzalayıp çiçeği burnunda il sağlık müdürü olan kişi ilgili iddiaların arkası kesilsin. Bazen bakarken görmez, dinlerken duymaz ya insan; yanı başımızdaki kişilerin güncel durumlarını dahi kilometrelerce uzaktaki birinden duyunca avuç içi kadar memlekette neler oluyor muş da haberimiz yokmuş diye hayıflanıyoruz.
İddialar gerçekse eğer Zihni Çakır’ın kişisel Twitter hesabından çiçeği burnunda il müdürümüz Dr.Ali Burak Mülayim hakkında Muğla 3.Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakkında zimmet, irtikap, görevi kötüye kullanma suçundan 2022/19 Dosya numarası ile yargılandığını öğrenmiş olduk. Sıradan vatandaşların bildiği bu konuyu bağlı olduğu kurumun bakanlığının bilmiyor olması düşündürücü.
Oynadıkça kanayan açık yaranın kabuk bağlamaya yüz tuttuğu çıban gibi oldu Cennet Muğla’mda bu olay. Yaradan sızan kan gün geçtikçe kurur koku yapmaya başlar, yaşanan bu olay gün geçtikçe kokuşmaya başlayan bir hal aldı. Her doğan günle daha bilmediğimiz ne olaylara gebe kalacak kim bilir Goca Mola…
İşin aslına bakarsanız uzman çavuş ile doktorun tartışma itişip kakışma olayından hemen sonra konudan haberdar olan MSKÜ Eğitim Araştırma Hastanesi Başhekimi Turan Togan’ın olayın öznesi olmasına rağmen, suçsuz uzman çavuşun taburcu edildiği anda protesto edilmesini engellemeyip halen görevine devam etmesi, doktorun babasının fetö ile irtisakının ortaya çıkması Muğla’da fetö yapılanmasının gizli yapı taşlarını ortaya çıkarmak isteyenler susturuldu mu sorusunu akla getiriyor.
İskender Gencer başhekim ve protesto alkışı tutan sendika üyelerinin, asistan doktorlarının yaptıkları yanlışın cezasını neden tek başına ödemeyle görevlendirildi anlaşılır gibi değil. Uzman çavuş olayın ardından hemen göz altına alınırken bardağın boş tarafı görününce doktor neden uzaklaştırma almadı da psikiyatri doktorundan on gün istirahat raporu aldı? bu konuda ayrı muamma tabi ki.
İskender Gencer’i inşallah kırıp dökmemişlerdir tekrar geçmişte olduğu gibi; her genel seçim döneminde milletvekili adayı olur mu? Her yerel seçim arefesinde belediye başkanı adayı olsa kesin kazanır, il başkanlığı değişim dedikoduları başlayınca hedef gösterilen Gencer’den kurtulmanın başka yolu kalmamış olacak ki ilk sağlıkla ilgili olumsuz haberle çıkınca doktorla uzman çavuşun tartışması
gündeme oturunca bu karışıklığı il başkanı ve yönetiminden birkaç kişi yemedi içmedi yangından mal kaçırırcasına soluğu Ankara’da aldı. Dört gün boyunca Ankara’nın kuru soğuk ayazını yediler, soğuğu yemelerine değmeliydi. İl başkanları toplantısı bahane il sağlık müdürünü görevden aldırmak şahane oldu. Daha önce de bu girişimde bulunmuşlar ama milletvekillerinin İskender Gencer’e sahip çıkmaları neticesinde başarılı olamamışlardı. Bu defa belki de o nedenle sessiz sedasız işlerini halletmeleri gerekliydi, tereyağından kıl çeker gibi milletvekillerinin dahi haberi olmadan operasyon çekilip sözleşme iptaline gerekçe dahi sunulmadan ilk defa başarılı olmuştu il başkanı bir il müdürü atamakla. Bu güne kadar ataması yapılan hiçbir il müdüründen haberi olmadığı için savaş kazanmış edasıyla memleket turuna çıkılmış sonrada. Eee ne de olsa seçim atmosferine girildi denilebilir. Her il başkanı, her mevcut milletvekili aday sıralamasında en önde yer tutmak için bundan böyle önlerine babaları da çıksa acımazlar vallahi, onlarda haklı, engeller bir bir aşılmalı. Hedefe varmak için her yol mubahtır değil mi? Önümüzdeki seçim atmosferine girildiğinde Afyon’dan yoldan dönecek aday olmamalı tabi engel, potansiyel adaylar, memleketin çocukları tek tek temizlenmeli , engel olabilecek güçlü kişilere tek tek kara çalınmalı ki beyzadelerin yolu açılsın.
Yine Türkiye Gazetesi Yazarı Fuat Uğur 22 Mart tarihli doktorla görüştüğünü kaleme aldığı yazısında sorulan sorularda, görüntüleri izlemediğini beyan eden, fetö ile ilgili sorular karşısında konuşmak istemediğini, ipin ucunun kaçtığını söylemesi gerçekten İPİN UCUNUN KAÇTIĞINI gösteriyor.
İskender Müdür, sen alkışı çok hak etmiş olmalısın ki geleceğe dair plan yapanlar ellerine geçen ilk fırsatta seni bozuk para gibi harcamaktan hiç çekinmediler, ellerini ovuşturup pusuda beklediklerini sen herkesten fazla biliyorsun. Ama plan Enfal suresi 30. Ayette de belirtildiği gibi; “gerçeği yalanlayan nankörler, seni tutuklamak, öldürmek veya sürgün etmek için plan yapıyorlardı. Onlar plan yaparlarken, Allah da plan yapıyordu. Allah, plan yapanların en hayırlısıdır” buyuruyordu.
Menfaatlerimiz yüzünden üzüp kırdıklarımız, kandırdığımız insanların ahlarının bizi iki cihanda da rahat bırakmayacağından emin olunuz. Gözümüzü budaktan, sözümüzü dudaktan hiçbir zaman esirgemediğimiz gibi layık olanı alkışlamaktan vazgeçmeyeceğiz endişe etmeyin. Alkış sırası bir gün herkese gelmiş olacak merakta kalmayın. Bazıların gidişi sessiz sedasız olsa da döndüklerinde sadece gemi yakmakla kalmayıp limanı da gözden çıkarmış olurlar hatırlatmaya gerek var mı bilmem…