İŞİN TAKİBİ ÖNEMLİ

Muğla’nın Menteşe ilçesine bağlı, üniversite yerleşkesini de içine alan Kötekli Mahallesi’nin kent huzurunu tehdit ettiğinden söz etmiştik geçtiğimiz günlerde.

Özellikle son yaşanan ve genç bir kardeşimizin katledilmesiyle son bulmuş olay hepimizi derinden etkilemişti.

Olay yaşandı ve bitti şimdi hepimiz kendi derdimize düştük.

Hatta normale de geçtik.

Ama biz de asıl olan, özellikle kamu yararı içeren konularda düşünüp, kaleme aldıklarımızın muhatapları tarafından ne kadar algılanıp, etkili kılındığı.

Algılanmamış, etkili kılınmamışsa da, etkili kılınmasının sağlanması.

Kamu yararı içerdiğini düşündüğümüz konuları, toplum düzenini tehdit eder nitelikteki endişelerimizi kaleme aldıktan sonra, orada kalıyor gibi algılanıyor olabilir.

Ama bu köşeden sürekli vurguladığım bir konu var. O da kamu denetçiliğini üstlendiğimiz mesleğimiz gereği, gelişmeleri, gözlemlerimizi aktardıktan sonra konunun takibinin önem arz ettiği hususu…

Genç meslektaşlarımıza da bu konunun hassasiyetinden hep söz ederim.

Özellikle toplumsal hassasiyet gerektiren konuların gündeme taşındıktan sonraki akıbeti ve etkisinin önemine dikkat çekerim.

Bu görüşlerden yola çıktığımızda yazılarımızda bu takibin örneklerini görmek mümkün.

Bunu Kötekli’den de yola çıkarak örnekleyelim. Yetkililerin Kötekli’yi ele alması gerektiği görüşümüzün arkasında durmaya devam edeceğiz mesela.

Olay ya da olayların herhangileşmesine izin vermeksizin hem de.

Kötekli’de toplumu tehdit eden asayiş olaylarını ve bu olayların kent huzuru için tehdit oluşturduğunu yetkililerin dikkatine sunmuştuk, sunmaya da devam edeceğiz mesela.

Amacımız nedir?

Bu konuda etkin önlemlerin alınması ve şehrimizde bu tür üzücü ve kaygı verici olayların bir daha yaşanmaması.

Ama bizim dert ettiğimizin ilgililer tarafından da dert edilmesini baş koşul sayarak.

Başka ne amacımız olabilir?

Son yaşanan o talihsiz olaya bir kez daha dönelim. Konuya dönme gereksinimimiz ise, bir farkındalık içermesi, yaraları deşelemek değil.

Zeynep Şenpınar erkek arkadaşı tarafından katledildi evet.

Talihsiz Zeynep’in, katledilmesinden kısa bir süre önce erkek arkadaşı tarafından birçok kez şiddete maruz kaldığını, hatta şikayetçi de olup, fail hakkında uzaklaştırma kararı aldırmak zorunda kaldığı gelişmesini öğrenmiş ve siz okuyucularımızla paylaşmıştık.

Daha sonra şikayetini geri almak zorunda kaldığını da…

Peki ya sonra?

Sonrası vahamet.

Zeynep’i koruyamadığımız gerçeği.

Zeynep’in şikayeti doğrultusunda verilen uzaklaştırma kararı alınırken, bu kararların muhatabı olan ve konuyla ilgili müracaat dilekçesinin ellerine ulaştığını düşündüğüm Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’nün bu konuda neden takip mekanizması geliştiremediğine takılı kaldım.

“Nasılsa şikayetini geri aldı, konu kapandı” anlayışının sosyal devlet yapılanması ve sürekliliğiyle zıtlık teşkil ettiğini geçirdim zihnimden.

Özellikle toplumun dezavantajlı gruplarıyla mücadele eden bu kurumumuzun, bünyesinde görev yapan ve eğitimlerini toplumsal ve insan varlığı üzerinde almış personel yapısıyla, Zeynep ve Zeynep gibi mağdurların geri alınmış müracaatlarının ardına düşüp, takibini yapmalarının toplum düzenine katkı koymak anlamında daha yararlı olacağını düşündüm.  

Toplumsal olayların içinde ölümle sonuçlanmasını beklemediğimiz elbette olaylar var. Bu olaylar şikayet olarak polise intikal etmiş, sonra uzlaşıyla sonuçlanıp, şikayetler geri alınmış da olabilir. Daha pek çok olayla ilgilenmek durumunda kalan emniyetimiz, bu geri alınmış şikayetlerin peşine düşmeyebilir.

Ama işlerlik alanı dezavantajlı gruplar olan Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü, bu geri alınmış şikayetin peşine düşebilir mi düşebilir.

Bu kurumu emniyet yapılanmasından ayıran özellik de bu yönü olmalıydı diye düşündüm.

Savunmasızlığı apaçık ortada olan genç bir kızın ya da buna benzer olaylar karşısındaki müracaatların geri almış olsa bile takibinin, bir devlet kurumu olan Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü koordinasyonunda yapılabilir miydi yapılabilirdi.

Kaldı ki dezavantajlı gruplara yönelik devlet elini en sıcak hissettiren kurumumuz da Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler…

Amacımız kamu yararı içeren konulara dikkat çekmek, kimseyi suçlamak değil. En azından yaratılacak bir farkındalıkla daha başka yaşanabilecek olayların önüne geçmeyi başarabiliriz.

Hep bunun için dilimize doluyoruz, “yaptık oldu, bitti yerine; devamında ne olduğunun ya da ne olacağının akıbeti için işin takip edilmesinin önemli olduğunu.”

Müracaat sahibinin içinde olduğu tehdidi öngörmek, kurumlarımızda görev yapan ilgililerden geçiyor. Bunu biz düşünüp kaleme alabiliyorsak, işi, görevi, bu öngörülere sahip olmasını beklediğimiz koltuk sahiplerinin de bunları düşünmesi gerektiğini beklemek hakkımız.

Hiç değilse bundan sonra.

Bunun içindir ki, işin takibi önemli.

Bunu der, bunu bilirim.