İHRACAT YASAĞI NEDENİYLE YERLERE DÖKÜLEN LİMON PAZARDA 10 LİRA

14 Mayıs Çiftçiler Günü.

Ülkemizde kutlanan yüzlerce günden bir tanesi.

Çiftçilerimizin içinde bulundukları darboğaz nedeniyle bugün ile çok ta ilgilerinin olmadığını düşündüğümüz bir gün.

Bu günü birçok gün ya da hafta gibi özlü sözlerle kutlamalarda bulunacağız geçeceğiz.

Bilindiği üzere ülkemiz bir tarım ülkesi.

Yöremiz de öyle.

Ya da öyleydi.

İlimiz her ne kadar turizm odaklı görünse de, aynı zamanda da bir tarım memleketi.  

Böylesine bir tarım potansiyeline sahip bir ülke ya da memlekette, çiftçinin durumunun iç açıcı olmadığını bilmeyenimiz yok gibi.

Elimizde bulunan hammaddelerin geliştiremediğimiz ya da hak ettiği şekliyle sunamadığımız gerçeğini bildiğimiz gibi.

Bu nedenledir ki, bir kez daha vurgulamak gerekirse, tarımsal zenginliklerimizin değerlendirilmesi önem arz ediyor.

Çiftçiler Günü’nden bir gün önce ana haber bültenlerinde, limon üreticilerinin ihracat yasağı nedeniyle tonlarca limonu yerlere dökme eylemlerini izledik.

Kaldı ki, Coronavirüsün küresel bir salgına dönüşmesi ile birlikte pek çok ülkede limon başta olmak üzere C vitamini içeren birçok ürüne yoğun talep olmuştu. Coronavirüse karşı koruyucu olduğu iddia edilince, limon en çok talep edilen ürün haline gelmişti.

İç piyasada da, restoranların, otellerin kapalı olması, turizmin belirsizliği de hesaba katılmayınca, elinde limon olan ve satamadığı için zarar ettiğini iddia eden üretici haklı olarak tepki gösteriyor.

İçinde bulunduğumuz Coronavirüs salgını nedeniyle getirilen bir yasaklama olduğunu bilsek de, ortaya çıkan mağduriyetin giderilmesine yönelik önlemlerinde beraberinde alınması gerekiyor.

Tonlarca limon heder oldu.

Bu yüzden de, ihracat yasağında ısrar edilecekse, üreticinin zararı da mutlaka karşılanmalı.

 Sadece limon değil tabii ki. Daha önceki yıllarda kasalarda çürümeye terk edilmiş domateste de bu görüntüler yaşanmıştı. Ya da daha birçok üründe.

Bu süreçte pek çok sektör zarar gördü, üretici de bundan nasibini aldı.

Ha bu arada, limon üreticisi ürününü yollara dökerken, market ve pazarlarda limon 10 liradan müşteri buluyor.

Bu da ayrı bir detay.

Krizi fırsata dönüştürmede de üstümüze yok.

Tarımın geliştirilmesine yönelik Muğla Tarım İl Müdürlüğü’nün çabalarına şahitlik etmekteyiz. Mesela yarın Milas ilçemizin Dibekdere Mahallesinde 53 dekar serada muz dikimi gerçekleştirecek.

Tarım Müdürlüğümüzün yanında, Milas ilçemizin de tarımsal faaliyetlerdeki girişimleri takdire değer.

Özellikle Milas, tarımın ve çiftçinin zorluklar içinde tutunmaya çalıştığı süreçte yeniden yükselen değer olmaya aday.

İlimizde son yıllarda bu yönde bir kıpırdanma görüyor ve takip ediyoruz. Muğla Ticaret ve Sanayi Odası’nın markalaşmaya yönelik, yöresel ürün değerlerimize coğrafi işaret alması atılımı gibi.

Ancak yeterli mi elbette değil.

Coğrafi işaret alan ürünlerimizin de yurt satında tanınır hale gelmesi ve bu yöndeki projesel çalışmalar, markalaşma olgusunun altını dolduracak bir hamle olacaktır.

Kıssada hisse, rakamsal bazdaki bilgilerle okuyucuyu boğmak düşüncesinde değiliz. Derdimiz deyimdeki gibi üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil.

Ama bağcılarımızın silkelenerek tekrar ayağa kalkması ve kalkınması, yöremizin ve ülkemizin tarım alanında istenilen düzeye gelip, dışa bağımlı olmasından kurtulması tek beklentimiz.

Turizmi 12 aya yaymaya kafa yorarken, mevcut tarımsal zenginliklerimizi geliştirmeye, çiftçimizin de yüzünün gülmesine ihtiyacımız var.

Bu ihtiyaca giden yol ise, günü kurtarmaktan değil de, kalıcı proje ve politikalar ortaya koymaktan geçiyor.