HİÇBİR SINAV SİZDEN DAHA ÖNEMLİ DEĞİL

Hafta sonu yine önemli bir sınav var. 2 buçuk milyon aday, bir üniversiteye girebilmek ve daha iyi bir geleceğin temellerini oluşturmak için yarışacak. Geçen hafta liseye geçiş sınavı vardı. 1,6 milyon öğrenci LGS sınavına girdi. Her zamanki gibi yine sınava bir hafta kala öğrencilere zamanı doğru kullanabilmeleri ve başarıyı yakalayabilmeleri için altın önerilerde bulunuldu.

En önemlisi de, ailelerin kaygısını kontrol altına almaları ve öğrenciyi kaygılandırmamaları konusu hep ön plandaydı. Bu defa da, üniversite sınavına girecek adaylar için altın öneriler ön planda oldu.

Gençleri heyecan, aileleri kaygı dolu bir hafta sonu daha bekliyor.

Özel Eğitim Kurumları Derneği (ÖZ-KUR-DER) Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Çevik, her bireyin yeteneğinin ve kapasitesinin farklı olduğunu belirterek, “Öğrencinin her alanda başarı göstermesini beklemek ve onun yapabilecekleri ile sizin beklentilerinizin arasında uçurum olması, onu olumsuz yönde etkileyecektir. Yeterli düzeyde kaygı, motivasyon arttırıcı etki verir. Olumsuz yüksek kaygı ise, yıkıcıdır ve bu kaygı bulaşıcıdır” ifadelerini kullanmıştı.

Genel olarak baktığımızda aileler, öğrencilerden daha kaygılı, daha stresli ve daha heyecanlı. Bu da, haliyle öğrencilere yansıyor. Öğrencilerin, geleceklerini şekillendirecek adımı atacakları bu sınava,  sakin ve stressiz halleriyle girmeleri gerekiyor. Tabi bu, çok ta mümkün olmayan bir durum. Tek bir sınavla geleceklerini şekillendirmeye çalışan öğrencilerin kaygılarını haklı buluyorum.

Özellikle son dönemde yaşadığımız pandemi süreci, her alanda olduğu gibi öğrencileri de olumsuz etkiledi. Örgün eğitim ve yanı sıra özel kurslara ara verilmesi, öğrencilerin sınava çalışma potansiyelini düşürdü. Her ne kadar eğitimlere evde devam edilse de, bir eğitim kurumundaki gibi konuya adapte olamadıkları aşikar. Anlayamadıkları konuları dershanelerde pekiştiren sınav öğrencileri, pandemi sonrası evde bu durumla kendileri baş etmeye çalıştı.

Kim ne derse desin bir gerçek var ki; öğrenci derslere eğitim kurumunda adapte olduğu kadar evde derslere adapte olamıyor.

Burada en büyük desteğin aileden gelmesi gerektiğini düşünenlerdenim. Ülke olarak içinde bulunduğumuz bu zor sürece rast gelen sınav döneminde, öğrencilerin üzerine çok gidilmemeli ve sonuç ne olursa olsun çocuklara destek olunmalı. Öğrencilerin sınavda yaşayabilecekleri başarısızlığı, tüm hayatlarına mal olacak gibi yansıtılmamalı ve devam edecek süreç için motivasyonları arttırılmalı.

Zaten sınav stresi yaşayan öğrencileri, bir de psikolojik olarak yıkıma uğratmayalım. Sınavlardan sonra birçok olumsuz haber okuyoruz. Bu haberlerin en acı olanları da, aile ve çevre baskısından kendine zarar veren gençlerle ilgili olanlar.

Yapmayın.

Öğrenci kardeşlerimiz bilmeli ki, girecekleri bu sınavlar, geleceklerini şekillendirecek olsa da, kendi geleceklerinin mimarları yine kendileri.

Girdikleri sınavda alınacak bir olumsuz sonuç, öğrencinin başarısız olduğunu göstermez. Bu nedenledir ki, sınava girecek aday öğrenci kardeşlerimiz kendilerindeki potansiyeli küçümsememeli.

Üniversite sınavı tekrarlanabilir ama hayat tekrarlanamaz. Kendinize güvenmeyi bırakmayın.

Hiçbir sınav sizden daha önemli değil.