IMF bir borç para kuruluşudur. Dünya sermayesini yönetenler bir araya gelerek, 1944 te, sözde dünya ekonomisini iyileştirmek için kurulan bir fon merkezi. 45 ülke tarafından kuruldu. Şu anda üye sayısı 189.
IMF ülkelere borç para verir, her ülkeye de "kendi kurallarına" göre faiz uygular. İngiltere'ye %1 ile verdiği parayı Pakistan'a %5 ile verir mesela. Pakistan itiraz edemez. Etse de fark etmez."O zaman alma"der geçer.
IMF, verdiği paranın nerede, ne için ve nasıl kullanılacağını da kendisi belirler.
Diyelim ki ; Kore'ye verdiği para için otomobil fabrikası kurmak istiyorsa, ona "hayır" demez. Aynı krediyi Türkiye otomobil fabrikası kurmak istese, ona izin vermez. Sebebi gayet basittir.
IMF yi oluşturan para sahibi ülkeler, aynı zamanda otomotiv sektörünün de sahibidir. Türkiye gibi ülkelere ürettiklerini satarlar. Bir yerine 1000 kazanırlar. Kendi paraları ile kendi ticaretlerini örselemek elbette istemezler. Türkiye'ye de bu sebepten dolayı araba fabrikası kurmak için para da vermezler, kurmasını da istemezler. Asfalt yapmak için istediğiniz kadar para alabilirsiniz. Ama dozer, asfalt makinesi yapmak için alamazsınız. Vermez. Verdiği parayı da alıncaya kadar tepenizde dikilir. O borcu ödeyinceye kadar sizin başka bir yatırım yapmanıza da izin vermez.
IMF böyle bir beladır işte.
İMF ye olan hesabı 2013 yılında kapattık. 1961 den 2013 e kadar, dile kolay tam 50 milyar $ borç almışız. Geri ödemeyi hiç sormayın kaç yüz milyar $ olduğunu.
IMF nin borcu ile birlikte Türkiye'de birçok şey değişmeye başladı. İmalat sanayiinden tutun da, savaşta sanayii, otomotiv sektöründen tutun da, modernleşme alanlarında, kendi başımıza kararlar alıp uygulamaya başladık.
Tam o andan itibaren, sırtımızı her defasında sıvazlayan batı, karşımıza geçer oldu.
Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler üzerinde mutlak hakimiyeti olan IMF ve sahipleri, çok değil en fazla 10-15 yıl sonra karşılarında büyük ve güçlü bir rakiple karşı karşıya kalacaklarını hesap eder oldular. Bu, onların para musluklarının da kesilmesi demek idi çünkü.
Düşünün; bölgesel ekonomik güç Türkiye, etki sahasında en az 850 milyonluk bir alana hükmedebilir hale gelirse.. Her defasında bir G3 mermisi almak için bile bin dereden su getiren ABD yerine mesela Pakistan, mesela Azerbaycan.. Türkiye'nin ürettiği MPT'yi tercih ederse.. Ya da İHA, SİHA.
Batının para muslukları az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerin cebi sayesinde akar.
Kesilmesini ister mi?
O halde..
Türkiye’nin durdurulması elzem olur.
Dışarıdan müdahele onlar için tam bir intihar olacağına göre..
Bunu içeriden ve kitabına uygun metotlarla yapmak gerekir.
Tek çıkar yol; İktidarı devirmek olmalıdır.
Devirmek için muslukları açmak gerekir. Tabii ki sonra misli ile almak için.
Nasıl mı?
Üretim sektörünün önüne "ambargo, kota, üretim izni iptali" gibi bahaneleri koydunuz mu, BAYKAR''ı bir yılda iflas ettirebilirsiniz.
TOGG u ülke içinde "YALANCIKTAN" satışa açar, kamuda kullanıma kapatır, ihracat için binbir engeli önüne yığarsanız, bir yıl sonra kapısına kilidi vurmuş olursunuz. Sonra da çıkıp" Biz elimizden geleni yaptık ama beceremediler" demek ne güzel olur onlar için.
Kılıçdaroğlu'nun buldum dediği o 300 milyar $ Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yeniden batının ekonomik mandası yapma hayalinin tam adıdır.
Terörü, kahpe Fetö yü, hainlerin serbest bırakılmasını.. hepsini bir kenara koysanız bile, aşılamayacak kaos merkezinin biri de budur.
Batı Türkiye ' yi yeniden TURKEY yapma derdindedir. Anlamayacak ne var ki bunda?
Pazar günü yapılacak seçimleri Kurban Bayramında alacağınız 15 bin liralık bayram ikramiyesine tamah ederek bakarsanız, gelecek bayramda bırakın ikramiyeyi, helva kavuracak una bile muhtaç olacağınızı garanti ettiniz demektir.
#SöylerimGeçerim