Aşağıda okuyacağınız yazı, Ankara'da kırka yakın kişinin ölümüne yol açan 13 Mart terör eyleminin arkasındaki örgütün resmen açıklanmasından önce kaleme alındı.

Benim tespitlerime göre bu eylem, PKK ya da doğrudan örgüte bağlı olmasa da, PKK'nın uzantısı sayılacak TAK (veya benzeri) bir örgüt tarafından yapılmış olmalı.

“Eğer bu varsayım doğruysa... Ne yalan söyleyeyim, ilk kez korkuyorum” dedi. Bir dostum bana.

İstikbarat birimleri tüm ülke genelinde yoğun mesailerine devam ediyor. Her ne kadar bizler yaşanan eylemleri görsek de kat ve kat fazlasıyla da engellenen eylemler var. İşte onlardan belki de birkaçı dün Muğla’da engellendi.

***

Muğla İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele ekipleri il merkezinde ve Muğla’nın Milas ilçesinde gerçekleştirdiği operasyonda terör örgütü PKK ile ilişkili olduğu gerekçesiyle 8 kişiyi gözaltına aldı. Gözaltına alınan 8 kişiden 4’nün üniversite öğrencisi olduğu öğrenildi. Geçtiğimiz Şubat ayında Muğla’da eylem hazırlığında olan 3 canlı bomba 13,5 kilo patlayıcıyla yakalanmıştı. Neredeyse her terör eyleminden sonra günah keçisi ilan edilen, tüm sorumluluğun üzerlerine yıkıldığı güveblik güçleri tüm Türkiye de olduğu gibi Muğla’da da üzerine düşeni fazlasıyla yapıyor.

***

Terörle mücadele ekipleri sabah saatlerinde Muğla il merkezi ve Muğla’nın Milas ilçesinde iki ayrı operasyon gerçekleştirdi. Düzenlenen operasyonda il merkezinde 6 Milas’ta 2 kişi olmak üzere toplam 8 kişi gözaltına alındı. Operasyonların Muğla cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütüldüğü açıklandı. Terör örgütü PKK ile bağlantıları olduğu iddia edilen 8 kişiden 4’nün Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesinde öğrenci olduğu ortaya çıktı. Yapılan operasyonlarda silah yada patlayıcı maddenin ele geçilmediği öğrenildi. Muğla İl Emniyet Müdürlüğünden yapılan açıklama, “Müdürlüğümüzce terör örgütü ile iltisaklı olabileceği değerlendirilen İl Merkezinde 6 şahıs, ilimiz Milas İlçesinde 2 şahıs olmak üzere toplam 8 şüpheli yapılan operasyon sonucu yakalanarak gözaltına alınmıştır. Konu ile ilgili Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülmekte olan adli süreç devam etmektedir” denildi.

***

Karanlık 1990'larda son derece vahim olaylar yaşamıştık. PKK karakol basıyor, yol kesiyor, silahsız askerleri kurşuna diziyordu. Buna karşılık, Güneydoğu illerinde, Başbakan Davutoğlu'nun da dile getirdiği gibi, beyaz Toroslar dolaşıyor, korkunç işkenceler yapılıyor, köyler yakılıyordu...

Ancak birkaç olay haricinde şiddet, Türk ve Kürt halklarını karşı karşıya getirecek bir boyuta ulaşmamıştı. Ankara ve İstanbul gibi büyük kentlerde birkaç terör olayı olmuştu ama bunlar kavgayı belirleyici özellikte değildi.

***

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: ‘’MUĞLA’YI BÜYÜTMEYE KALKINDIRMAYA DEVAM EDECEĞİZ’’ CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: ‘’MUĞLA’YI BÜYÜTMEYE KALKINDIRMAYA DEVAM EDECEĞİZ’’

30 yılı aşkındır devam etmekte olan çatışmanın, artık şeklinin ve coğrafyasının değiştiği bir döneme giriyoruz. Şekil değişikliği kendini en bariz şekilde canlı bomba olayında gösteriyor. Şiddet yanlısı Kürt ulusalcıları eskiden canlı bomba eylemlerini ya hiç yapmazdı ya da nadiren başvururdu.

Bazı analizciler, yeni nesil Kürt militanlarının, canlı bomba eylemlerini sıkça kullanan IŞİD'den ilham aldıklarını söylüyor ki bence gayet makul bir görüş.

Eylemdeki bu tercih değişikliği, coğrafi hedefle el ele gitmekte. Dağda veya küçük şehir içinde vuruşurken canlı bomba kullanmanın bir anlamı bulunmuyor. Eğer canlı bomba eylemi yapacaksanız, büyük şehirde olmanız yani coğrafyayı değiştirmeniz gerekiyor.

***

Ankara'daki sıradan-masum insanlara yönelik terör saldırısıyla verilen mesajlardan biri de şu: “Madem siz Güneydoğu'daki kentlere, kasabalara binlerce güvenlik elemanı ve zırhlı araçlarla giriyorsunuz... O halde biz de başkenti kana bularız.”

Yeni nesil Kürt militanlar, yeni nesil terör eylemleriyle orada olanların öcünü almaya çalışıyor. Bu konuda kararlı olduklarını da canlı bombalarla gösteriyorlar.

Bu militanlarda, IŞİD eylemcilerinin sahip olduğu “ölünce cennete gitme” inancı ya yok veya pek azında var. O halde, verdikleri bir başka mesaj da, “Kürtçülük davasına nasıl da bağlı olduğumuzu görün” şeklinde.

"Terörle yaşamaya alışmalıyız" diyen arkadaşlar, bilerek veya bilmeyerek, Ankara'nın, PKK'ya (ve YPG'ye) karşı sürdürdüğü politikaların değişmeyeceğini de söylemiş oluyorlar ki haklılar. Eğer sertlik siyaseti makul bir sürede sonuç almazsa, bu süreç halkları karşı karşıya getirir. İşte en büyük korkum bu!

***

Güvenlik güçleri ve istihbarat ekipleri omuzlarında ki yükün arttığının farkında. Peki biz toplum olarak üzerimize düşeni yapıyor muyuz? Sanırım pek de yapmıyoruz. Eğer yapabilsek ne terör örgütleri eleman bulabilir nede sempatizan. Tarihin sayfalarına gömülüp giderler bir zamanlar tüm dünyada Türk Diplomatların en büyük belalısı Asala gibi. Hükümet Kararlı olmalı, güvenlik güçleri de arkalarında iktidarı ile muhalefeti ile desteği hissetmeli.

Editör: Gazete Muğla