Bırakmak gerek bazen, işi, gücü, sevgiyi, sevgiliyi, aşkları, parayı pulu, insanları, insancıkları..,
Arkana bakmadan gidebilmeli insan.
Bazen gitmek gerek. Hiç nedensiz sorgusuz. Kaçarcasına ya da kaybolurcasına değil. Sadece gitmen gerektiği için gitmek gerekir bazen.
Ayrılık zor gelse de bazen gitmek daha kolaydır. Sıradan bilinenlerin aksine bilinmeyene gitmek daha güzeldir. Gitmek bazen bencilik olsa da gitmek kalamamaktır. Kalanları da düşünmeden gitmek gerekir bazen…
Mükemmelliği aramadan, resimleri bırakarak ,kalp sızını dinlemeden gitmek iyi gelir bazen…
Korkmadan; bazen onuru, gururu bırakarak ya da onuru ve gururu için gitmeli insan.
Vazgeçmeyi bilerek ya da vazgeçildiğini hissettiğinde için acımadan gitmek gerekir işte…
Anılarını, kırgınlıklarını, hüzünlerini, sevinçlerini, mutluluklarını ya da acılarını almadan;
Hepsini bir bohça da bırakıp gitmek gerekir bazen…
Gittiğini belli etmeden, eşyaları toplamadan gitmek gerekir bazen…
Tartmadan, ölçmeden olması gerektiği gibi sorgusuzca gitmek gerekir bazen…
Sonbaharı beklemeden, ağaç yaprağından sıkılmadan, rüzgar yönünü değiştirmeden, yağmurları beklemeden gitmek gerek bazen…
Masal bitmeden ya da yeni bir masala başlamadan, umutların tükenmeden, özlemleri bırakarak gitmek gerekir bazen…
Ve Can Yücel’in dediği gibi;
“Gitmek gerekir bazen. Fazla yormadan, daha çok bıktırmadan. Eğer vaktiyse ardına bile dönüp bakmadan.”