GERÇEKLERİN ORTAYA ÇIKMAK GİBİ KÖTÜ BİR HUYU VAR

“Gazetecilik mesafe mesleğidir” der dururum.

İlişkilerin ön planda olduğu, pek çok şeyin de ilişkilerle yürüdüğü şehrimizde, bu görevi ifa etmek takdir ederseniz ki, hiç de kolay olmasa gerek.

Herkes arkadaşınız, ahbabınızdır hiç olmazsa bir selam alışverişi hep vardır şehrin cadde ve sokaklarında.

Bu nedenle zordur gazetecilik yapmak.  

Haber yaparsın şikayet mekanizması işler, yazı yazarsın farklı kanallardan algı yaratılmaya çalışılır ve hatta yine şikayet mekanizması işler.

İşler oğlu işler.

Küsen, darılan da cabası.

Kişinin istemediği yerden gelen soru veya yorumlar rahatsızlık içerir, bu bir gerçek anlarız ama daha gelmeyen soruların önünü açacak hareketler de bir yerde tecrübesizlik.

Bu da; kendince tecrübeli olduğuna sadece kendisi inananların acemice sergilediği yöntemlerden biri olmuş oluyor.

Kişinin yaptığı işe saygı duymayıp, dişine göre bulup, seçtiği kişiye, iş öğretmeye kalkmak ya da sorgulama gafletine düşmek gibi.

Oysa al gülüm, ver gülüm düzeni devam ettikçe ve yanlışa yanlış demediğin sürece sana kimsenin lafı olmayacağı gibi, senden iyisi de bulunmaz.

Aynı düşüncede olmazsan tukaka olmanız kaçınılmazdır.

Bu durumda hatır bile sorgulanmaz. 

İşte bu nedenle zordur bu şehirde her şeyi dengede tutabilmek. Çünkü herkes bakabildiği pencereden yargılamak isteyecektir karşısındakini. 

İşte bu noktada önem arz eder gazetecilik mesleğinin mesafe mesleği olmasının altında yatan gerçek. 

Yanlışı yermek, doğruyu övmenin işiniz olduğunu kabullenebilecek arkadaş, dost edinebilmek.

Bunu kabullenemeyenler, yanlışı yermek, doğruyu övmenin işiniz olduğunu kabul etmek istemediği gibi, liyakat esaslı yaşamayı hayatının önceliğine koymuş olanlara bile, kurguladıkları itibarsızlığın içine sokmakta hiç beis görmezler.

 Bunun içindir ki, kişi hep kendinden bilir işi..

 Bütün bunlar olsa da, bizi bu anlamda ilgilendiren ve rahatsız edecek tek şey; kamu vicdanı ve bu vicdanı yaralar nitelikteki girişimler.

Vicdan hep önceliğimizde.

Merhamet de…

Kimsenin ikballerine hizmet etmek gibi bir gayemiz yok.

 İkballeri doğrultusunda bizleri arkadaş, dost olarak kabul edeceklere ihtiyacımız yok.

 Verdiğin kadar iyi olmamızı gerektiren ya da gerektirecek mekanizmayı da tanımıyoruz.

Tabi bu düşüncelerle ilintili olan gelişmeleri bu köşelerden ifşa edeceğimiz konuların yanı sıra, cüretkarlıkların da sorgulanacağı birer zaman sırası olacak.

***

Bu genel düşüncelerimizi paylaştıktan sonra gelelim geçtiğimiz Pazartesi günü gazetemiz marifetiyle kamuoyuyla paylaştığımız bir habere.

Bir ihale haberinden söz ediyorum.

Muğla İl Sağlık Müdürlüğü’ne 36 aylık süreyle 1 kişilik tercüman alımı için 2016 yılında yapılan bir ihaleden…

Yaklaşık 130 bin liranın devletin cebinden çıktığı ihale.

Haberi okumayanlar için kısa bir özet yapacak olursak, şöyle diyor haberimizde:

Muğla İl Sağlık Müdürlüğü bünyesinde 36 ay süreyle 1 Kişilik Tercüman Hizmet Alımı için 2016 yılında yapılan ihaleyi, ihale şartnamesinde yer alan “yeminli tercümanlık hizmeti veya tercümanlık hizmeti verebilir” koşuluna rağmen, bu şartla ilgisi olmayan bir ilaçlama ve hijyen faaliyetleri veren firmanın kazandığı, sözleşme kapsamında çalıştırılan taşeron işçinin de, sürekli işçi kapsamında İl Sağlık Müdürlüğü’ne istihdam edildiği ortaya çıktı.

  “İhaleye fesat karıştırma” suçunun işlendiği, hukukun ilgili maddelerince ortaya konulduğu gelişmeyle ilgili olarak, İhale Komisyonunun, tercümanlıkla ilgisi olmayan ilaçlama firmasını ihaleye kabul ederek, ihaleyi yaptığı ve onayladığı, sonrasında ise sözleşme imzaladığı tespit edildi.

Bunlar ortaya çıkardığımız andan itibaren gözle görülenler diye adlandıracağımız gelişmeler, bir de ortaya çıkarmadığımız gözle görülmeyenler var.

Bu durumda kamu vicdanı yaralı.

 Bu yaraya merhem olmak, biz gazetecilerin işi. Bunu da yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz.

“Başka bir yerde yaşayamam” dediğimiz kentte, tüyü bitmemiş yetimin hakkına göz dikenleri gördükçe insan “daha neler göreceğiz” ya da “ne günlere kaldık” demekten kendini alamaz oluyor.

Haberle ilgili detayları kaçıranlar 24 Şubat tarihli Muğla Gazetesinden okuyabilir.

Bu süreci takip edeceğiz.

Buna benzer suistimalleri gün yüzüne çıkarmaya devam ederken, gelişmelerden siz okuyucularımızı haberdar edeceğiz.

Gazetemiz aracılığıyla böyle bir haberin gündeme getirilmesi, bir gazetecilik başarısı açısından ayrı bir önem taşıyor.

Soran sorgulayan olmak bu nedenle önemli. 

Suistimallerin kamuya ifşa edilmesi daha önemli.

Bunun içindir ki, belli kesimlerin değil, halktan yana taraf olmayı ve kamunun vicdanını korumayı bu nedenle önemsiyoruz. 

Unutulmasın; gerçeklerin ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu var.