GATA'YA İADE-İ İTİBAR ŞART VE ELZEMDİR

Yıl 2017 o zamanlar Ankara'da yaşıyordum. Annemin ateşini düşüremeyince "evimizin yakınında" diyerek Gülhane Askeri Tıp Akademisine gittik. Doğrusu ilk başta medyada yürütülen algı dolayısıyla sivillere açılmasına seviniyor, hastalanınca en çok GATA 'yı tercih ediyorduk. Ancak bu gidişimde karşılaştıklarım bunun bilinçli yürütülen bir algı çalışması olduğunu net ortaya koydu.

O zamanlar Hakkari, Bingöl ve Van'dan geliyordu şehit haberleri. Biz oraya gittiğimizde, Hakkari'de uzvunu kaybetmiş bir gazimiz ile rastladık. Gazimizin yaşı 22 idi. Müdahalesi yapılmış kontrol amaçlı gelmişti. Annemle beklediğimiz doktor kapısında o da muayene için sırasını bekliyordu. Vatandaşlarımızın bazıları acıyarak bazıları ise maalesef varlığından rahatsız bir yüz ifadesiyle ondan uzak durmaya çalışarak tepki veriyordu. Kendimi tutamadım. "Bayrağımız dalgalanıyor, gönlümüzce geziyorsak ülkemizde onların fedakarlığı sayesinde. O, bu kadar genç yaşta bu yükümlülüğün altına girmese biz bu halde olmazdık" dedim. 22 yaşındaki genç gazi gözlerindeki yaşı tutamadı. Sessizce elini göğsüne götürüp başıyla beni selamladı. Doğrusu o selamı alırken ben de tutamadım gözyaşlarımı yanına gidip sarıldım.

Annem, yaşadığımız olayın etkisiyle orada neden bulunduğumuzu, kendi rahatsızlığını unuttu. Hatta gazimizin önünde olduğumuz için onun sırasını kalabalıklaştırdığımız için utandı.

Şimdi size soruyorum...

Bir gazi ile sıradan bir vatandaş nasıl empati kuracak? Toplu yerlerde salim kafa ile gösteremediğimiz saygıyı hasta psikolojisiyle nasıl yakalayacağız?

Peki hayatında hiç savaş ortamı görmemiş bir doktor, harp cerrahisinden bi'haber askerin durumunu nasıl kavrayacak?

Eğitimi süresince ağırlığını terör yaralıları nın oluşturduğu ameliyatlarda geçirmiş bir doktorla , sivil hastanelerde yetişmiş bir doktor nasıl aynı kefede değerlendirilir? Üstelik onunla bir tutulur. Her şeyde ayrışmaya aşina olan biz, acaba neden tecrübe düzeyinde aynı kefede üstelik nasıl duruyoruz?

GATA harp cerrahları yetiştiren, ülkenin bekası için kilit görev üstlenen bir kurumdu. "Kurumdur" yerine "kurumdu" diye yazmanın kanımı nasıl dondurup, içimi ne denli acıttığını ancak benimle aynı duygu ve düşünceleri paylaşanlar bilir.

Biz hepimiz bilirdik ki; bir hasta silah yaralısı olsun ya da olmasın eğer kurtulma ümidi varsa GATA'da kurtulurdu. Hatta askerde bel fıtığı sorunu ortaya çıkan, beynindeki tümörün farkına varılan asker yakınları şükreder "şifa nasibi varmış"der sevincini anlatırdı.

Hatırlayın; Gölcük Depreminde enkazda bacakları, kolları ezilen hastalar "o şanslıydı çünkü sevki GATA'ya yapıldı " diye anıldı, yıllarca konuştuk.

GATA bir Şifahane'dir ve tekrar eski haline dönmelidir...Bu, onu sivilleşmeye zorlayan akıl tutulmasının ödemesi gereken diyettir.

GATA'ya iade-i itibar şarttır!

Nereden çıktı şimdi bu yazı? diyorsanız. Sabah okuduğum alttaki haberden çıktı. Haberde yer alan ifadeler özetle şu sekilde:

"TBMM Milli Savunma Komisyonu üyesi Opr. Dr. Bayram Yılmazkaya, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından kapatılan Gülhane Askeri Tıp Akademisinin kurulması ve Sağlık Bakanlığı’na devredilen askeri kurumların yeniden Milli Savunma Bakanlığı'na devredilmesi için kanun teklifi verdi. "

Dilerim bu yasa teklifi ülkesini sevenler için bir "uyanış çağrısı" olur. Mehmetçik hak ettiği vasıflı hastanesine ve harp cerrahlarına yeniden kavuşur.

Bu, siyaset üstü bir konudur. Bu nedenle sayın vekilin hangi partiden olduğu özellikle yazımda yer almamıştır.

Tüm şehit ve gazilerimize saygı, sevgi dua ve minnetle...