EYVALLAH

Hoşçakal iki gözüm!
Belli ki gözün değse de gözlerime, 
Yolun düşmemiş yüreğime. 
Gerek yok izaha, 
Sitemim sana değil kendime. 

Hoşçakal iki gözüm!
Varsın ömrüme bir daha gelmesin nevbahar. 
Sende kalsın resimlerin,
Alsın götürsün kokunu rüzgarlar.
Anladım ki,
Siyah beyaz fotoğraflarda kalmış aşk. 
Hani  mektup yolu gözlediğimiz, 
Giden o kara treni beklediğimiz, 
Radyoda çalan sıradaki şarkıya, 
Kendimizce manalar yüklediğimiz, 
Aldığımız ilk kırmızı gülü, 
Bir kitabın arasında, 
Kutsal bir emanet gibi sakladığımız, 
Aşkın masumiyetine gölge düşmemişken henüz, 
Bir sevda uğruna,
Bir ömrü tükettiğimiz zamanlarda kalmış. 
Hani genç kızların sevdayı ilmek ilmek işlediği, 
Delikanlıların çeşme başında, 
Sevdiğinin yolunu gözlediği, 
Bir bakışın, 
Herşeyi anlatmaya yettiği zamanlarda kalmış. 
Demem o ki, 
Siyah beyaz filmlerde kalmış aşk.
Yürek yüreğe değmez olmuş,
İnciten incittiğiyle, 
İncinen incinmişliğiyle kalmış.
Eski aşklar gibi vefa da yorulmuş.
Manasını kaybetmiş herşey
Sıradan,  değersiz, özensiz...

Hoşçakal iki gözüm! 
Gerek yok izaha. 
Gitme kal, derdim 
Aşka dair biraz umudum olsa.
Giderken bakma gözlerime. 
Görme gözlerimin feryat figan zılgıtlarını,
Gözlerimde güneşin batışını,
Hüznün gazel gazel yüreğime düşüşünü,
Yaşarken nasıl ölünür, görme.
Ben sararım kendi yaralarımı ellerimle. 
Bölüşülmemiş dertlerimle, 
Kalırım öylece bir başıma
Kırgın, naçar, örselenmiş...

Hoşçakal iki gözüm! 
Demem o ki,
Bir varmış, bir yokmuş, 
Çok eskilerde kalmış aşk. 
Payımıza düşen kedere  de eyvallah!
Seni bana yazmayan kadere de.
İnsanın canı nasıl yanarmış,
Öğrendim, ey hayat!
Her ayağa kalktığımda, 
Taktığın çelmeye de eyvallah.
                             Gülhan Gürbüz