“Diziler aslında hayatın aynasıdır, toplumda var olanı yansıtır. Tabi bir yandan da bir hayal dünyası oluşturulur, dizilerde hiçbir şey imkansız değildir ve kişilerin hep sahip olmak istedikleri hayatlar onlara gösterilebilir. Türk televizyonlarında her sezon 200 den fazla dizi yayına giriyor, bunlardan çoğu birkaç bölüm sonra yayından kaldırılırken; bazıları da halk tarafından çok seviliyor, izlenme rekorları kırıyor ve yıllarca devam ediyor. Şu an televizyon kanallarında 70 den fazla dizi yayınlanıyor. Türk halkı neden son dönemde dizilere bu kadar meraklı hale geldi? Dizilerin halka cazip gelen yönleri neler? İnsanlar dizilerden nasıl etkileniyorlar? Diziler ruh sağlığımızı bozuyor mu? Dizilerdeki karakterleri örnek almak iyi bir şey mi, kötü bir şey mi? ***
Türk halkı son dönemde dizilere fazlaca merak saldı. Televizyon bir eğlence ve bilgilendirme aracıdır. Televizyonun temel misyonu hoşça vakit geçirtmek, biraz da olsa günlük hayatın sıkıntılarından kişiyi uzaklaştırmak ve dünyada olan biten konusunda bilgi vermektir. Eskiden beri Türk halkı olarak dizi izlemeyi seviyoruz. Geçmişte Dallas vardı, tüm Türkiye nefesimizi tutup Dallas’ı seyrederdik. Bir dönem Brezilya dizileri modaydı, konu komşu bir araya gelinip dizinin baş kahramanı fakir kız Maria’nın zengin oğlan Fernando ile olan aşkı seyredilirdi, yeri geldiğinde Maria ile birlikte gözyaşı dökülür ve dizi üzerine yorumlar yapılırdı. Bu hem bir vakit geçirme, hem de belki de bir rahatlama, günlük hayatın stresinden uzaklaşma yoluydu. Televizyon sayısı arttıkça dizi sayısı da arttı ve dizilerin içerikleri de değişti. Günümüzde çok sayıda dizi var ve dizilerdeki ortak konular genellikle aşk, yasak aşk, karşılıksız aşk, aşk üçgeni, şiddet, ihanet, cinayet, sürekli mutsuzluk, huzursuzluk, gözyaşı. Olumlu ve umut verici bir konuya rastlamak gerçekten çok zor. Bu durum haliyle bu dizileri izleyenlerin psikolojilerini de olumsuz etkileyebiliyor.
***
Televizyonun önemli bir güç olduğunu ve insanlar üzerinde etkisinin büyük olduğunu da biliyoruz. Diziler aslında hayatın aynasıdır, toplumda var olanı yansıtır. Tabi bir yandan da bir hayal dünyası oluşturulur, dizilerde hiçbir şey imkansız değildir ve kişilerin hep sahip olmak istedikleri hayatlar onlara gösterilebilir. Kişi dizideki bir karaktere kendini yakın hissedebilir, onun saç stilini ya da giyim tarzını beğenebilir, o diziyi izlerken kendini farklı bir dünyada hissedebilir. Önemli olan hayalle gerçeği karıştırmamaktır. Bir açıdan bakıldığında kişiyi günlük hayatın stresinden uzaklaştırıp güzel yalıların, zenginliğin, lüks arabaların, aşkların olduğu bir dünyaya götürmesi olumlu bir şeyken, bir yandan bakıldığında da kişi gerçek hayatta bunlara sahip olamamanın üzüntüsü ile kendini kötü hissedebilir ve bunalım yaşayabilir. Özellikle ergenler ve gençler bu durumdan etkilenebilirler.
***
Son dönemin en popüler dizilerinde ihanet, aile içi çatışmalar, şiddet, intikam ve cinayetlerin fazlaca yer alıyor. Bu dizilerde neredeyse huzurlu ve mutlu geçirilen hiçbir an yok ya da her mutlu andan sonra mutlaka kötü bir haber alınıyor. Dizi karakterleri mutlu olduklarına bile sevinemiyorlar. Gözyaşı, acı, üzüntü daha fazla ilgi çekiyor. İhanet çok normal bir kavrammış gibi karşılanıyor. Evlilik kavramı artık farklı algılanmaya başlandı. Birlikte yaşama, babasız çocuk sahibi olma doğal karşılanır hale geldi. Zaten ensestin, tecavüzlerin, tacizlerin, aile içi şiddetin yaygın olduğu bir toplumuz. Toplum mu dizilerin konularını belirliyor yoksa diziler mi toplumu etkiliyor, bu konuda uzmanlar araştırmalar yapmalılar. Belki de bu diziler şu an toplumun geldiği son durumu yansıtıyor olabilir. İçe kapanık bir toplum olduğum olduk. Yetiştiriliş tarzı itibariyle toplum olarak genelde duygu ve düşüncelerimizi fazlaca dile getirmeyen, hakkını aramayan, kendini ifade etmekte güçlük çeken bir toplumuz. Bu nedenle de dizilerde izlediklerimiz belki de olmak istediğimiz karakterlerdir. Her insan bir durumdan aynı şekilde etkilenmez. Bir kişi için olumlu olan diğer kişi için olumsuz anlam taşıyabilir. Diziler %100 halkın ruh sağlını bozar diyemeyiz, ancak kişilerin etki altında kalması ve olumsuz eylemlerde bulunmaları mümkündür. Bu diziler hazırlanırken olası etkileri iyi bir şekilde tahlil edilmeli ve mutlaka sosyal psikoloji alanında bilgili uzmanların desteği alınmalıdır.
***
Seçenekler çok herkesin istediği programı seçebileceği bir dönem. Tabi ki çeşit çeşit konularda programlar olacak, ancak halı olumluya yönlendiren, bilgilendiren, güldüren programların da olmasını istiyoruz. İnsanımız gülmeyi unuttu komedi dizileri daha fazla olmalı. Cinsellik, evlilik, aile konuları hakkında daha bilgilendirici ve halkı olumluya yönelten programlar yapılmalı.
***
Toplum olarak okumayı sevmeyen gazeteyi bile elimize aldığımızda önce resimlere bakan insanlarız. Böyle toplumlarda televizyon izleme oranları da yükseliyor. Yüksek izlenme oranlarıyla ekranlarda görünen dizi karakterlerini örnek alarak kendi yaşamlarına uygulamaya çalışanlar da az değil. Siyaset sahnesinde de durum farklı değil. izledikleri diz karakterlerine özenen siyasetçileri de tanıyorum. Örneğin katılacağı bir toplantıya giderken arabasında bir zamanların en çok izlenen dizileri arasında yer alan “Deli Yürek” dizisinin müziğini dinleyerek “Miroğlu” havasına giren araçtan ininde bile “ahan da şimdi Miroğlu yasalarını sayacak” dediğimiz siyasetçiler bile var.