Muğla’da Vatan Partililer kahvaltı etkinliğinde bir araya geldi. Dayanışmayı arttırmak amacıyla düzenlenen kahvaltıda siyasi gündem ve Vatan Partisi’nin mücadele kavramlarından bahsedildi.
Neval ÇOLAK
Menteşe Öğretmenevi’nde düzenlenen dayanışma kahvaltısında, Vatan Partililer bir araya geldi. Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Çağdaş Cengiz’in katılımlarıyla gerçekleşen kahvaltıya Vatan Partisi Muğla İl Başkanı Günal Dal, Merkez Karar Kurulu Üyesi Selçuk Selvi, ilçe başkanları, yönetim kurulu üyeleri ve parti üyeleri katıldı.
Açılış konuşmasını yapan Vatan Partisi Muğla İl Başkanı Günal Dal: “2020 ilk dayanışma kahvaltısı adı altında bir araya geldik. 2020 Türkiye’si açısından baktığımızda çok sıcak geçecek bir yeni yıl bizi bekliyor. Vatan Partisi’nin iktidara yürüdüğü bir sürecin içerisindeyiz. Bütün olgular, tarihsel süreç iç ve dış olgulara baktığımız zaman bunu çok açık bir şekilde gözlemlemek mümkün. Vatan Parti’sinin programında yer alan Fetullah Gülen ve Amerika piyonu PKK ile mücadele de çok önemli mesafelerin kat edildiği bir yıla girdik. Bu yılda bizim programımızda yer alan bu iki örgütle mücadele bugün devletin temel politikası haline gelmesinden çok büyük mutluluk duyuyoruz. Bu kararlı mücadelede Vatan Parti’sinin ön görüleri programı, yol göstermeleri son derece önemlidir ve önemli sonuçlar doğurmaktadır. Biz geçen yılın ortalarından itibaren üretim devrimi programlarını ortaya koymaya başladık. Türkiye genelinde üretim devrimi kurultayları yaptık. Bu konuda da çok önemli mesafeler aldık. Bu yönden Muğla il örgütümüzü, ilçelerimizi kutluyorum. Çok görkemli bir üretim kurultayını Ortaca ’da gerçekleştirdik ve sonuçları da son derece olumlu bir şekilde geri dönmektedir” dedi.
“SESİMİZ DUYULMAYA BAŞLADIĞINDA, İKTİDAR YÜRÜYÜŞÜ BAŞLAMIŞ DEMEKTİR”
Vatan Partisi’nin mücadele azmi ve gücü Türkiye’nin değişim ve dönüşümünde itici bir rol oynadığını vurgulayan Başkan Dal sözlerine şu şekilde devam etti: “Bunu sadece bizim kendi partililerimiz açısından değil, parti dışından olgulara baktığımız zaman bunu açıkça görmekteyiz. Yaygın medya grubu denilen kanalara baktığımız zaman, Vatan Parti’sini her hangi bir şekilde geçmiş yıllarda davet edilmediğini açık bir şekilde biliyoruz. Bugün artık o kanallarda Vatan Partisi’nin genel başkanı, örgütü, yönetimi, davet edilmekte ve oralarda görüşleri alınmaktadır. Vatan Partisi’nin sesi duyulmaya başladığında, iktidar yürüyüşü başlamış demektir.”
“MESELE TÜRKİYE’NİN NEREYE GİDECEĞİ”
Merkez Yürütme Kurulu Üyesi ve Kültür Sanat Bürosu Başkanı Çağdaş Cengiz ise, “Kişilere indirgenen siyasi arayışlardan insanları kurtarma gibi bir görevlerinin olduğunu dile getirdiği konuşmasında: “İnsanlara olguları, gerçekleri anlatmamıza rağmen, muhtemelen en çok duyduğumuz sözler ‘sizde artık Erdoğan’ın tarafına geçtiniz, sizde Erdoğancı oldunuz, siz de AK Partili gibi davranıyorsunuz’ vb. gibi cümleler. Bunun mantıksızlığını izah etmeye çalıştığınızda da zorlanıyorsunuz. Erdoğan’dan nefret ediyoruz, siz gidiyorsunuz onlarla birliktesiniz falan cevaplarla çok karşılaştığınıza eminim. Burada şuna dikkat çekmeye çalışıyorum. Öyle bir söylemlerle geliniyor ki, ‘Hayatta en hakiki mürşit, Erdoğan düşmanlığıdır’ diye biliriz onların bakış açısıyla. Bilim, bilimsel bakış, tahlil, sonuçlar, olguları değerlendirme değil yani. Bir şey Tayip Erdoğan’a karşı ise o iyidir, bir şey Tayip Erdoğan’ın dediğine benzerse o kötüdür gibi. Bir temel mantıkla bakıldığında biz o zaman, onların gözünden yanlış taraf, kötü taraf gibi olabiliyor. Bunun mantıksızlığını iyi izah etmemiz lazım. Artık kişilere indirgenen siyasi arayışlardan da bizim insanları kurtarma gibi bir görevimiz var. Mesele Recep Tayip Erdoğan değil. Mesele AK Parti’de değil. Mesele Türkiye’nin nereye gideceği meselesi. Mesele Türkiye’nin işçisi, köylüsü, esnaf, zanaatkarı, tüccarı, sanayicisi, Türkiye’nin milli sınıfları. Onların gideceği rota önemli. İnsanlara durumu izah etmek açısıyla mesele bir program meselesi. Mesele, devrim ve karşı devrim meselesi. Bu konumlanmaya göre insanları sarsmak ve ikna etmek gerekiyor. Atatürkçülüğü bir şekle indirgeyen, bir biçimciliğe saplayan, onun imzasının olduğu bir araba varsa o arabanın sahibi insan Atatürkçüdür diye bir tanım olamaz. Mesela başörtülü bir insanın, Atatürkçü olamayacağı ifade edilir. Hz. Muhammed’e büyük saygı duyan ve bir Müslüman olarak Cuma namazına giden, beş vakit namazını kılan bir insanın Atatürkçüyüm dediğinde soru işareti olur. Gerçek Atatürkçülük bu değil, şekilcilikle alakalı değil. Türkiye’de Atatürk’ün illegalleştiği dönemden, herkesin Atatürk’ün ipine sarıldığı döneme geldik. Birleştirici güç, Mustafa Kemal Atatürk olduğu için Amerika bile içeride iş pişirmeye çalışırken Atatürk’ü kullanmaya çalışıyor. Mustafa Kemal Atatürk’ü doğru kavramak, kavranmasını sağlamak gibi bir mücadelemiz var” dedi.
