Cumhur Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a 15 Temmuz gecesi düzenlenen suikast girişiminin iddianamesinde ilginç detaylar ortaya çıktı. Muğla Cumhuriyet Savcılığı tarafından hazırlanan iddianamede ‘darbe girişiminin örgüt lideri Fetullah Gülen’nin bilgisi dahilinde yapıldığı” yer aldı.

Yüzde 15’i Gülen’e Gitti

İddianamede, Fetullahçı Terör Örgütü üyelerince ‘Himmet’ olarak toplanan paraların % 15'i bir numaralı sanık Fetullah Gülen'in kutsal payı olarak ayrıldığı, ona yollanmaktadır. Amerika Birleşik Devletlerinde kendisine bağlı bir okul, kuruluş, vakıf parayı alıp örgütün merkez giderlerine harcadığı, kalanı ise şüpheli Fetullah Gülen'in ve imamların şahsî servetine dönüştüğü belirtildi.

HELİKOPTER KAZASINI TAKSİCİ RECEP KÜÇÜKDAĞ ANLATTI HELİKOPTER KAZASINI TAKSİCİ RECEP KÜÇÜKDAĞ ANLATTI

Gülen’nin Darbeden Bilgisi Vardı

Cumhuriyet Başsavcılığı’nın darbe teşebbüsüne ilişkin yürüttüğü soruşturmalar kapsamında, örgüt üyesi bir kısım asker ve kamu görevlilerinin ifadelerinden darbe teşebbüsünün Terör Örgütü lideri şüpheli Fetullah Gülen’in bilgisi ve talimatı ile yapıldığı ve sivillerin katledilmesi, kamu görevlilerinin şehit edilmesi başta olmak üzere ortaya çıkan maddî ve manevî zarardan adı geçenin başında olduğu terör örgütünün sorumlu olduğu, bununla birlikte, yürütülen soruşturmaların devam etmesi nedeniyle, her geçen gün örgüt bağlantısını tüm yönleriyle ortaya koyan yeni delillere ulaşıldığı belirtildi. Darbe Teşebbüsünün en önemli eylemlerinden olan Marmaris'te Cumhurbaşkanına suikast teşebbüsünün adı geçen Terör Örgütü tarafından gerçekleştirildiği sabittir denildi.

Eskişehir’de Buluşmuşlar

İddianamede, sanık Gökhan Şahin Sönmezateş'in, darbe girişi öncesi Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nda Tuğgeneral rütbesi ile Müşterek Hedef Analiz Yönetim Başkanı olarak görev yaptığı, ifadesinde, darbe girişimi sırasında öldürülen Tuğgeneral rütbesindeki Semih Terzi ile Milsec olarak adlandırılan güvenli hattan 11 Temmuz 2016 tarihinde görüşme yaptığı, bu görüşme sırasında Semih Terzi'nin kendisine ülkenin gidişatının iyi olmadığını ve durumdan rahatsızlık duyduğunu belirttiği, darbe girişimiyle ilgili ilk kez bilgi sahibi olduğunu beyan etti. Şüpheli Taner Berber'in beyanı ve bu beyanı doğrular nitelikteki HTS kayıtlarının tetkikinden de anlaşıldığı, aslında 8 Temmuz 2016 tarihinde Muharebe Arama Kurtarma personeli olan binbaşı rütbesindeki sanık Taner Berber ile sanık Gökhan Şahin Sönmezateş'in cep telefonu irtibatı kurarak, aynı gün saat 18:15 civarında Eskişehir yolu üzerinde bulunan bir pastanede buluştukları, burada Gökhan Şahin Sönmezateş'in, Taner Berber'e bir hafta sonra Cuma, ya da Cumartesi günü Hava Eğitim Komutanı Korgeneral Hasan Küçükakyüz'ün tutuklanacağını, şüpheli Taner Berber'in de ona refakat edip onu Çiğli'ye getireceğini, kapıyı başkasının çalacağını, komutan kapıya çıktıktan sonra şüpheli Taner Berber'in onu davet edeceğini, davete icabet etmediği takdirde ise koluna girilerek Çiğli'ye götürüleceğini, 13 Temmuz 2016 günü harekat komutanı Albay Ramazan Elmas'ın yanına giderek ona bu konudan bahsetmesini ve beklemede kalması talimatını verdiği ortaya çıktı.

Toplantıya Sivillir De Katılmış

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nca ifadeleri alınan gizli tanıkların beyanlarında ise askerî darbe planlamalarının Ankara ilinde bulunan bir villada yapıldığı, buradaki toplantılara asker şahısların yanı sıra sivil şahısların da katıldığını, bu kişilerin FETÖ/PDY örgütünün içerisindeki üst düzey imamlar olduğu, burada kararlaştırılan eylem başlıklarının örgüt lideri Fetullah Gülen'e onaylatıldığını, kararlaştırılan eylem başlıkları arasında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bulunduğu yerden alınarak, tespit edilecek bir yerde muhafaza edilmesinin de bulunduğunu ve Ankara'daki villada darbe planlamaları yapan grup içerisinde Gökhan Şahin Sönmezateş'in de bulunduğunu ifadelerde yer aldı.

Erdoğan Etkisiz Hale Getirilecekti

Hazırlanan iddianamede, Gökhan Şahin Sönmezateş'in darbe planlaması içerisine çok daha önceden dahil olduğu, darbe girişiminde bulunanlar arasındaki görev dağılımında sanık Gökhan Şahin Sönmezateş'in görevinin, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın etkisiz hale getirilmesi eyleminin planlanması ve bilfiil yerine getirilmesi olduğu kanaatine varılırken, Gökhan Şahin Sönmezateş'in, darbe planlaması içerisindeki aslî görevinin 14 Temmuz 2016 tarihinde Ankara’da bulunan ve Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda binbaşı rütbesi ile görev yapan Binbaşı rütbesindeki Şükrü Seymen ile buluştuğu tespit edildi. Şükrü Seymen'in ifadesinde, Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda albay rütbesi ile görev yapan şüpheli Osman Kılıç ile Ankara ilinde bir araya geldiklerini, şüpheli Osman Kılıç'ın kendisini adresini hatırlamadığı bir eve götürerek, burada bulunan Gökhan Sönmezateş ile buluşturduğunu, şüpheli Gökhan Şahin Sönmezateş'in de kendisine "Sen dahil 12 kişilik tim hazırla; silâhı, teçhizatı, helikopteri ben tedarik edeceğim, Türk Silâhlı Kuvvetleri emir komuta zinciri içerisinde yönetime el koyacak, ihtiyaç halinde Davut Uçum da helikopterle sizi intikal ettirebilir" dediğini söylediği, Türk Hava Yolları'ndan alınan cevabî yazıdan da, şüphelilerin 14 Temmuz 2016 tarihinde aynı uçakla Ankara’dan İstanbul iline seyahat ettikleri tespit edildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a suikast için kullanılan üç helikopterlerden Cougar tipi olan ikisinin, İzmir 3. Kara Havacılık Alay Komutanlığı'na, Sikorsky tipi olan diğer helikopterin ise İstanbul 4. Kara Havacılık Alay Komutanlığı'na ait olduğu belirlendi. Cougar tipi helikopterin 1. pilotunun 3. Kara Havacılık Alay Komutanı olarak görev yapan Murat Dağlı, 2. pilotunun ise Yücel Ekizoğlu, Cougar tipi helikopterlerden ikincisinin 1. Pilotunun Zeki Göçmen, 2. pilotunun ise Haydar Murat Özden, Sikorsky helikopterin 1. pilotunun 4. Kara Havacılık Alay Komutan yardımcısı olarak görev yapan Ali Aktürk, 2. pilotu ise Davut Uçum.

15 Temmuz gecesi Marmaris ilçesinde bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast eyleminin Muharebe Arama Kurtarma, Özel Kuvvetler ve SAT personelinin katılımı ile gerçekleştirildiği, eyleme iştirak eden MAK personelinin Taner Berber, Özel Kuvvetler personelinin Şükrü Seymen, SAT personelinin ise şüpheli Özay Cödel tarafından seçildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a suikast için Çiğli 2. Ana Jet Üssünde bir araya gelen SAT, MAK ve Özel Kuvvetlere ait darbeciler zimmet işlemi yapmaksızın kendileri için ayrılan teçhizatları kuşanarak, Gökhan Şahin Sönmezateş ile Şükrü Seymen'in burada yeniden bir araya geldiler. Şükrü Seymen'in Cumhurbaşkanı'nın yanında 3-4 kişilik bir koruma ekibinin olduğunu, tatil modunda olduklarını, Özel Kuvvetler personelinin operasyonu gerçekleştireceğini, MAK ekibinin ise geri emniyeti alacağını, dolayısıyla sayının yeterli olduğunu belirtmesi üzerine, şüphelilerin operasyonu gerçekleştirme kararı aldılar. Operasyonu yöneten Gökhan Şahin Sönmezateş'in SAT, MAK ve Özel Kuvvetlerden toplanan darbeci askerlerin yanına gelerek Türk Silâhlı Kuvvetleri'nin ülke çapında yönetime bütünü ile el koyduğunu, bundan sonra emirlerin bizzat Genelkurmay Başkanlığı'ndan alınacağını, kendisinin Genelkurmay Başkanlığı ile irtibatlı olduğunu, görevlerinin Cumhurbaşkanı'nın bulunduğu yerden alınması ve öncelikle teslim ol çağrısı yapılacağını, silâhlı mukavemet olması halinde ise çatışılacağını, kendisinin helikopterde kalacağını, yerdeki operasyonda ise emir komutanın şüpheli Şükrü Seymen'de olduğunu açıkladı.

Darbecilerin Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Marmaris’te tatilde olduğu, tatilini de Çamlı Mahallesindeki Okluk koyunda geçirdiği yönünde bilgi Okluk koyuna ait kroki ve fotoğraflardan anlaşıldı. Şükrü Seymen'in, Cumhurbaşkanlığı'na ait Marmaris ilçesi Okluk körfezindeki konuta ait hava fotoğraflarını çıkartıp toplanan ekibine göstererek eylem yerinin burası olduğunu belirttiği, Şükrü Seymen'in eyleme katılacak olan darbecilere MAK personelinin ayrı bir takım, Özel Kuvvetler ve SAT personelinin ayrı bir takım olarak hareket edecekleri, telsiz iletişiminde Özel Kuvvetler ve SAT ekibinin "Barbaros", MAK ekibinin ise "Kartal" kodunu kullanacağı bilgisinin ardından harekete geçtikleri iddianamede yer aldı.

Erdoğan’ın Yerini Baş Yaveri Söyledi

Suikast timinin harekete geçmesinin ardından Cumhurbaşkanlığı başyaveri olan Ali Yazıcı'nın saat 24:05'de Çiğli 2. Ana Jet Üssü'ne geldi. Yazıcı, gün içerisinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te nerede tatil yaptığını öğrenmeye çalıştığı ve Marmaris Grand Yazıcı Turban Otel'de kaldığı bilgisine ulaştı. Bu bilgiyi Gökhan Şahin Sönmezateş ile paylaştı. Sönmezateş yeri teyit edebilmek amacıyla askerî hat üzerinden Akıncı Üssü'nde bulunan Hava Kuvvetleri Komutanlığı Plan Harekat Daire Başkanlığı Harekat Şube Müdürlüğü'nde Yarbay rütbesi ile görev yapan Hüseyin Yılmaz ile görüşerek teyit ettirdi. Cumhurbaşkanının Turban Otelinde olduğu bilgisini aldıktan sonra planda değişiklik yaptılar. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Marmaris’te kaldığı oteli öğrenen darbecilerden Taner Berber, Zekeriya Kuzu, Erkan Çıkat, Abdulhamit Gülerden, Serkan Elçi, Muhammed Burak İpek, İlyas Yaşar, Gökhan Güçlü, Ekrem Benli, Ömer Faruk Göçmen, Yakup Özcan, Ali Sarıbey, Şükrü Seymen, İsmail Yiğit, Murat Köse, Ergün Şahin, Mehmet Öztürk, Mehmet Demir, Enes Yılmaz, Bahadır Sagun, Mustafa Serdar Özay, Burkay Karatepe ve Muammer Gözübüyük olmak üzere 23 darbeci asker helikopterden otel bahçesine iniş yaptı. Pilotlar, uçuş teknisyenleri, Gökhan Şahin Sönmezateş ile makineli tüfekçi olarak görev yapan Haldun Gülmez, Mehmet Cantaz, Selman Çankaya ve Hasan Aslanbay'ın ise helikopterlerde kaldılar. Otel bahçesine inan darbeciler bir vatandaşa, "Şerefsiz Tayyip'in villaları nerede?" diyerek hakaret ettikleri iddianamede yer aldı.

16 Temmuz gecesi saat 03:30 civarında otel bahçesine giren darbeciler Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kaldığı villayı aramaya başladılar. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın otelden ayrıldığından haberi olmayan darbeciler, güvenlik amacıyla otelde kalan Cumhurbaşkanlığı Koruma Daire Başkanlığı'nda görevli polis memurları ile karşılaştılar. Cumhurbaşkanlığı Koruma Daire Başkanlığı'nda görevli bir Emniyet Amiri’nin “Silâhlarınızı bırakın teslim olun, biz polisiz” çağrısına darbeci askerler “Siz bırakın” şeklinde cevap verdiler.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı odasında bulamayan darbeciler polis memurlarına hitaben bağırarak silâhsız olarak dışarıya çıkmalarını aksi takdirde bir dahaki sefere içeriye roket atacağını belirttiler. Bu sözler üzerine oda ve odanın yan tarafında bulunan diğer bir odadaki tüm polis memurlarının dışarıya çıktıkları, dışarıya çıkartılan müşteki polis memurlarının yere yatırıldıkları, Paşa lakaplı Zekeriya Kuzu'nun polis memurlarına hitaben “Cehennemi yaşatacağız size, bunlar daha yeni başlıyor, hırsızın p… leri, sinkaf ettiğimin çocukları, Allah ve kitaptan bahsetmeyin, millete yaptığınızın hesabını vereceksiniz, hani inlerimize girecektiniz, biz sizin ininize girdik, hırsızın evlatları, kafanızı kaldırdığınızda sizleri öldürürüz, nerede o, hangi helikopterle gitti, hangi havalimanına inecek, ne zaman kalktı helikopter” gibi hakaret ve tehdit içerikli sözler sarf ettiği itddianemede yer aldı.

Bulundukları odadan dışarı çıkartılan polis memurlarının, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yeri ile ilgili olarak sorgulandıktan sonra üzerlerinin arandığı ve silâh, telsiz, kimlik gibi eşyalarının üzerlerinden alınarak bir arada toplandığı, ellerine plastik kelepçeler takıldığı, hatta ‘Paşa’ lakaplı Zekeriya Kuzu'nun, polis memurlarından üçünün üzerlerini arayarak polis kimlik kartları ile Türk lirası, Euro ve Dolar bulunan cüzdanlarını çaldı.

Başarısız girişimin ardından firar eden darbeci askerler, 18 kişinin arazi şartlarında kaçışlarını sürdürdükleri, mola verdikleri bir esnada İsmail Yiğit'in diğer darbeci askerlere dönerek “Aranızda hizmet hareketinden olmayan var mı?” diye sorduğu, bu soruya sessiz kalarak onay verdikleri, bu sözlerin Zekeriya Kuzu tarafından da duyulduğu, sanıkların aynı örgütsel yapı içerisinde bulunuyor olmalarının verdiği güven ile bir arada kaçışlarını sürdürdükleri ifadelerinde yer aldı.

İddianamede, şüphelilerin eylemlerinin hukuki nitelendirilmesi bölümünde “16 Temmuz 2016 tarihinde İzmir ilinden helikopter ile ilimiz Marmaris ilçesine geldikleri, müşteki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kısa bir süre evvel Marmaris ilçesinden ayrılmış olması nedeniyle kendisine ulaşamadıkları ancak, burada Cumhurbaşkanı'nı korumakla görevli olan müştekilere tehdit ve hakaretlerde bulunmaktan, şiddet uygulamaktan, onları hürriyetlerinden yoksun bırakmaktan çekinmedikleri, müşteki polislere ve müşteki Cumhurbaşkanı'na hakaret içerikli sözler sarf ettikleri, devletimizin güvenlik güçleri ile çatışmaya girdikleri, iki kahraman güvenlik görevlisini şehit ettikleri gibi müşteki sivil vatandaşlara ait ev, otel, otomobil gibi taşınır taşınmaz mal varlıklarında hasar meydana getirdikleri, bir kısım şüphelinin eyleme fiilen iştirak etmeyip eylemin planlanması aşamasında şüphelilere görev tevdi ederek onları azmettirdikleri, bir kısım şüphelinin ise fiilen eyleme iştirak eden şüphelilere yardımda bulundukları tespit edilmiştir. iddianamemizin konusunu teşkil eden Marmaris'teki Cumhurbaşkanına Suikast Teşebbüsü eyleminde kullanılan helikopterler ve diğer silâh ve mühimmatlar ile eyleme karışan şüphelilerin askerî geçmişleri, atılı suçlar için elverişli vasıtaların ziyadesiyle kullanıldığına işaret etmektedir. Dolayısıyla 15 Temmuz gecesi sayın Cumhurbaşkanına suikast amacıyla gelen şüphelilerin eylemlerini gerçekleştirmeleri halinde, aziz Milletin ve Devletin diğer kurumlarının direncini kırarak; Bakanlar Kurulunun ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin de görev yapamayacak hale geleceği için bu suçların da işlenmiş olduğu düşünülmüştür. Ayrıca Türk Ceza Kanununun 309/2 maddesi ile aynı Kanunun 44. maddesinde düzenlenen fikrî içtimanın tatbiki engellenmiştir. Dolayısıyla Türk Ceza Kanununun 309. maddesi kapsamında suçun işlenmesi sırasında soruşturmamız kapsamında Kasten Öldürme, Kasten Öldürmeye Teşebbüs, Kamu Malına Zarar Verme v.s suçlardan ayrıca kamu davası açılması cihetine gidilmiştir. Bununla birlikte, Anayasal Düzene Karşı işlenen suçların örgütlü olarak işlenen suçlar olması nedeniyle şüphelilerin hem örgüt üyeliği suçunu düzenleyen Türk Ceza Kanununun 314. madde çerçevesinde hem de Anayasal Düzene Karşı toplu şekilde işlenen suçları (TCK md. 311 veya TCK md. 312) nedeniyle cezalandırılmasının mümkün olmadığı; örgütün kurucusu, yöneticisi veya üyesi olan kişilerin ayrıca bu sıfatları nedeniyle cezalandırılamayacağı; zira, örgüt kuruculuğu, yöneticiliği veya üyeliği suçunun “geçitli suç” haline geldiği düşünülebilir ise de; şüphelilerin Muğla ili Marmaris ilçesine gelme saiklerinin müşteki Cumhurbaşkanı'nı etkisiz hale getirmek olduğu, TCK'nın 310/1 maddesinde yer alan bu suçun örgütlü olarak işlenmesinde herhangi bir zorunluluğun bulunmadığı, bireysel olarak da bu suçun işlenebilecek olması nedeniyle Türk Ceza Kanununun 314/1 ve 314/2 maddelerinin tatbiki talep edilmiştir. Son olarak belirtmek gerekir ki; FETÖ/PDY'nin bir terör örgütü olduğu yukarıda ayrıntısı ile izah edilmiştir. Bu sebeple işlenen suçların terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlendiğine şüphe bulunmamaktadır. Bu sebeple Türk Ceza Kanununun 220/5 maddesinin amir hükmü gereğince, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlardan örgüt yöneticisinin de sorumlu tutulacağı nazara alınarak; şüpheli Fetullah Gülen hakkında, iş bu soruşturma konusu eylemlerin tamamından sorumlu tutulmak suretiyle cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır” denildi

İddianamede Zekeriya Kuzu’nun alınan ifadesinde, FETÖ/PDY yapılanması içerisinde faaliyet yürüttüğünü, sadece kod adını bildiği bir “Abi” ile sürekli olarak görüştüğünü, bu kişinin askerîye ile ilgili konularda kendisinden bilgi aldığını, hatta kendisinin görev yaptığı birlikte yaşanan olaylarla ilgili kendisinden önce bilgi sahibi olduğunu, personel atamaları öncesinde dahi bu kişiden bilgi aldığını, görüşmekte olduğu kişinin kendisine 1 dolarlık banknot verdiğini, bu parayı Amerika'da bulunan Fetullah Gülen'in gönderdiğini, bereket olsun diye bu parayı cüzdanında taşıması gerektiğini söylediği, FETÖ/PDY örgütünün "tedbir" kavramı ile hareket ettiğini, örgüt üyelerinden kimsenin kimseyi tanımadığı daha doğrusu hiçbir hizmet erbabının, bağlı olduğu ağabeyi dışında kimseyi tanımadığı bir güvenlik sisteminin bulunduğunu, eyleme katılan özel kuvvetler personelinin, Cumhurbaşkanlığı korumalarına hitaben "burayı cehenneme çevireceğiz, hırsızın çocukları, ininize girdik" şeklinde bağırarak sözler söylediklerini duyduğunu, Taner Berber'in FETÖ/PDY örgütü içerisinde faaliyet yürüttüğü şeklinde ifade verdi.

Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması soruşturması kapsamında Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a suikast girişiminde bulunan bir numaralı sanık Fetullah Gülen, suikast timinde görev alan Ali Aktürk, Davut Uçum, Haldun Gülmez, Gökhan Şahin Sönmezateş, Şükrü Seymen, Taner Berber, Zekeriya Kuzu, Haydar Murat Özden, İsmail Yiğit, Muhammet Burak İpek, Aydın Özsıcak, Yakup Özcan, Ali Yazıcı, Ergün Şahin, Hasan Aslanbay, Tezcan Kızılelma, Gökhan Güçlü, Ramazan Elmas, Osman Kılıç, Hüseyin Yılmaz, Zeki Göçmen, Murat Gösterit, Yücel Ekizoğlu, Cenkbahadır Avcı, Ünsal Coşkun, Özcan Karacan, Ahmet Koçan, Serkan Elçi, Murat Dağlı, Mehmet Cantaz, Ekrem Benli, Özay Cödel, Selman Çankaya, Mustafa Serdar Özay, Ömer Faruk Göçmen, Abdülhamit Gülerden, Erkan Çıkat, İlyas Yaşar, Muammer Gözübüyük, Burkay Karatepe (Firar), Mehmet Demir, Ali Sarıbey, Mehmet Öztürk, Enes Yılmaz, Murat Köse, Bahadır Sagun hakkında 6’şar kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemi ile dava açıldı.

Mustafa İnci

Editör: Gazete Muğla