Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kanal D-CNN Türk ortak yayınında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Seçime iki gün kaldığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sona geldiklerini, çoğunun gittiğini azının kaldığını söyledi.
Kendisine, "Bizim rakibimiz Kılıçdaroğlu değil, rehavet." sözlerinin hatırlatılması üzerine Erdoğan, şöyle konuştu:
"Biz bugüne kadar hep kendimizle yarıştık. Kendi rekorlarımızı daha da yükseltmenin çabası içinde olduk. Karşımızda da vizyon sahibi, yenilikçi, bizimle eser ve hizmette yarışacak bugüne kadar ne yazık ki bir muhalefet bulamadık. Ve Türkiye'nin, Türk demokrasisinin en büyük talihsizliği de zaten bu. Yani üretemeyen, eser ortaya koyamayan muhalefetle yarışmak. Bugün Kılıçdaroğlu'nun televizyonda bir açıklaması vesairesi oldu ve bu açıklamada da ne yazık ki hala bizi televizyonlara filan davet ediyor. Ya televizyona davet ediyorsun da televizyonda benimle neyi konuşacaksın? Ortaya koyduğun herhangi bir eserin yok. Bunun yanında bir vizyonun yok. Yani seninle ben Okmeydanı SSK Hastanesi'ni mi konuşacağım? Bütün bunlarla beraber öyle bir noktaya geldin ki artık Kandil'den gelen talimatları yerine getirebilmek için, Kandil'in parlamentodaki uzantılarıyla geçip bu seçim sürecinde onların desteğini isteyecek kadar zaafa düştün. Ve bütün bunların yanında bir de maalesef yüzde 1 bile oy potansiyeline sahip olmayanlara gittin 40 kadar milletvekilliği verdin. Bunları mı konuşacağım seninle? Tabii bir de iftiraları filan var. Yani bu iftiraları filan da sizlerle konuşmayı arzu ederim. Bugün iş dünyasıyla yaptığım toplantıda bunların üzerinde ısrarla durdum."
"5 puan önde bitirişin bir rehavete, zafer sarhoşluğuna vesile olmaması lazım"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Rehavet gözlemliyor musunuz?" sorusunu, "Şimdi herhangi bir rehavet şu anda olmasa dahi benim bir siyasetçi olarak tedbirimi almam lazım, uyarmam lazım. Teşkilatımı bu noktada uyaracağım ki onlar da herhangi bir rehavete veya zafer sarhoşluğuna kapılmasın. Çünkü birinci turu 5 puan önde bitirdik. Ama bu 5 puan önde bitirişin bir rehavete, zafer sarhoşluğuna vesile olmaması lazım." diyerek yanıtladı.
Erdoğan, 1 oyun bile çok önemli olduğunu ve 50+1'deki 1'in 1 oy olduğunu, her şeyi değiştirebileceğini dile getirerek, şöyle devam etti:
"Mesela Hatay'da konteynerlerin olduğu yerde hazırlık yapılmıştı ve yaklaşık 40-50 bin kişi orada vardı. Oradan Sivas'a geçtik. Sivas bambaşkaydı. Yani caddeleri söylemiyorum. Meydan, aldığım resmi rakamla 100 bin kişiydi. Muhteşemdi. Gidememiştim. İşte bu Ankara-Sivas hızlı tren olayının da açılışının yapıldığı ve Fuat Bey'in benim adıma katıldığı o açılıştı. Tabii buranın da yine bir enteresan yanı var. Biliyorsunuz şu anda altılı masanın, yedili masa etrafındakilerden bir tanesi de malum oralı. 'Buraya mesela geldi mi?' diyorum. 'Gelmedi, hangi yüzle gelecek?' diyorlar. Zaten o Madımak olayının olduğu dönemde oranın belediye başkanıydı. Ve o zamanlar CHP'nin Temel Bey'le ilgili söylediklerini şöyle hatırlayın. Yani idamına varıncaya kadar böyle talepleri vardı. Ama öyle veya böyle şunu söylemem gerekiyor. O gün Sivas, acaba niçin böyle bir katılım yaptı? Şimdi 3 milletvekili bizde, 1 de MHP'de, 4 milletvekiliyle şu anda Cumhur İttifakı olarak Sivas'tayız. Önemli bir şey. CHP'nin de 1 milletvekili var. O heyecan, o coşku anlatılır gibi değil. Ve şimdi yani Ankara-Sivas iki saat. Bu hale geldi. Hızlı tren ve konfor yüksek."
Sivas ile İstanbul'un arasının 6 saat olduğunu aktaran Erdoğan, trenin bir ay ücretsiz olması nedeniyle cazibenin arttığını, bu cazibenin bundan sonraki süreci de teşvik edeceğini vurguladı.
"Bu millet herhalde durup dururken seni reddetmiyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 28 Mayıs'ta kendisini destekleyenlerin motivasyonun ne olması gerektiğine ilişkin soruyu, "Yani benim düşüncem, şu olmalı: Bir defa güçlü Türkiye ideali ve Türkiye Yüzyılı vizyonu. Tabii bir de her zaman söylediğim eser ve hizmet anlayışı. Şimdi referans olarak baktığımızda, yani Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu noktada herhangi bir referansı var mı? Yok.'' şeklinde yanıtladı.
''CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun iktidarda bulunmadığı için herhangi bir referans gösteremediğine'' ilişkin söylemlerin hatırlatılması üzerine de Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
''Ama sen şimdi iktidara gelemiyorsan bunun bir nedeni var. Adama sorarlar, sende 10 tane büyükşehir belediye başkanlığı var, 11 tane büyükşehir belediye başkanlığı var. Bu belediyelerde acaba siz eser, hizmet olarak ortaya ne koydunuz? İstanbul sizde, Ankara sizde, İzmir sizde. 15 kez seçime girdin, hepsini kaybettin. Niye kaybediyorsun? Bu millet herhalde durup dururken seni reddetmiyor. Bütün bu diğer eserlerine bakıyor. Yani İstanbul, Ankara, İzmir deyip geçmeyin. Şimdi bu kadar önemli şehirler sizde, siz burada ortaya eser koyamazsanız bu millet size merkezi yönetimde oy verir mi? Vermez."
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu zaman partisinin merkezi yönetimde iktidar olmadığını anımsatan Erdoğan, "İstanbul'da ortaya koyduğumuz o eserler, aynı şekilde Melih Bey'in Ankara'da ortaya koyduğu eserler bizi nereye taşıdı? Yüzde 22'ye filan taşıdı merkezi yönetimde. Demek ki siz eğer yerel yönetimde ortaya bir performans koyarsanız, böyle bir referansınız olursa, bu referans üzerinden millet de 'Yerel yönetimde bu başarıyı gösterdiklerine göre merkezi yönetimde de bu başarıyı ortaya koyarlar.' der." diye konuştu.
"AK Parti seçim beyannamesi Türkiye Yüzyılı'nın yol haritasıdır"
"28 Mayıs günü oy vermek için vatandaşa 'Hizmete bakacaksınız.' diyorsunuz, 'güçlü Türkiye imajı' diyorsunuz, bir de 'Hizmet' diyorsunuz." değerlendirmesi üzerine Erdoğan, "Türkiye Yüzyılı İçin Doğru Adımlar" yaklaşımıyla hazırlanan AK Parti seçim beyannamesini göstererek bunun Türkiye Yüzyılı'nın yol haritası olduğunu, bu yol haritasını hayata geçireceklerini söyledi.
Erdoğan, artık yeni yeni bazı adımlar atmaları gerektiğini belirterek "Hiçbir zaman eğitimi bir kenara koyamayız. Sağlığı bir kenara koyamayız. Ulaşımı, enerjiyi, tarımı bunları bir kenara koyamayız. Ama hepsinden öte bir terörle mücadele anlayışımız var. Bu terörle mücadeleyi bir defa bir kenara koyamayız. Şunu da çok açık net söyleyeyim. Terör örgütleriyle olan mücadelemizde biz çok çok iyi bir konuma geldik." dedi.
Eskiden Diyarbakır'da akşam sokağa çıkılamadığını söyleyen Erdoğan ancak şimdi bu kentte akşam gençlerin beraber kafeteryalarda, restoranlarda rahat rahat gezebildiğini, oturup kalkabildiğini dile getirdi.
Erdoğan, buralara durup dururken gelinmediğini vurgulayarak şöyle devam etti:
"Bu terörle olan mücadelenin neticesinde geldi. Çok daha önemlisi, bu bölgelere yatırım olmuyordu. Şimdi bu bölgelere yatırım başladı. Bu yatırım nereden başladı? Terör korkusu yatırımcıdan bir kenara çekilince, yatırımcı da 'Benim için artık sağlıklı bir zemin oluştu. Ben şimdi burada gider yatırımımı yapabilirim.' diyor. Bu süreç başladı. Onun için de tabii terör örgütlerinin defalarca destek aldığı aday vardı. Diğer tarafta 21 yıldır Türkiye'yi her alanda bir üst lige taşıyan ehil kadrolar var. Şimdi 21 yıllık kazanımlara bakarak ben inanıyorum ki bölge insanları da buralarda yatırımlara girecektir."
Savunma sanayinde de Akıncı'ya, Kızılelma'ya, Togg'a bakılacağını aktaran Erdoğan vatandaşların bütün bunlara bakarak adımlarını atacağını dile getirdi.
Bu saydıklarının aslında bir millileşme olduğu, insanların da bunları gurur kaynağı olarak gördüğü belirten Erdoğan, "Şimdi işte diyorlar artış orada var. O işte buradan geliyor." değerlendirmesinde bulundu.
"Biz kazandığımızda bir defa bu ülkede kimse kaybetmeyecek"
"Biz kazanırsak hiç kimse kaybetmeyecek." sözleri hatırlatılan Erdoğan, kimleri kastettiğinin sorulması üzerine, bu sözlerle tüm milleti kastettiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendileri kazandığında bu ülkede kimsenin kaybetmeyeceğini vurgulayarak "Çünkü herkes rahat bir şekilde yatırımsa yatırımını yapacak, istihdamsa istihdamını sağlayacak. Yani bizde 'Turizmciler asla yatırım yapamaz.' diye bir şey yok. Turizmin en büyük yatırım dönemi bizim dönemimiz olmuştur." diye konuştu.
Turizmde hedefi 100 milyar dolar olarak koyduklarını vurgulayan Erdoğan şöyle devam etti:
"Sağ olsun Mehmet Bey, başarılı bir bakan arkadaşım olarak hakikaten çok ciddi performans ortaya koydu. Sektörün de içinde olması hasebiyle, sektörde ciddi sıçramalar oldu. Kovid'ler, bütün bunlara rağmen, biz onlarla beraber bu yolu yürüdük ve şu ana geldik. Seçim dönemi tabii ayrı, icraat dönemi ayrı ancak siyasetin doğasında rekabet var ve bu olmalıdır. Biz bu rekabeti de ne yaptık? Her alanda teşvik ettik. Şimdi tabii bunu siz teşvik edince, buna yönelik bazı teşvik primlerini de siz onların önüne koyarsanız, o zaman tabii yarış başlar. Bu yarış bize Türkiye'de ciddi manada her alanda adımlar atılmasını getirdi."
"Biz milletimizi kucaklamaya devam edeceğiz"
Erdoğan, "Siz kazanmazsanız, öyle bir olasılık olursa, o zaman kimler kaybedecek?" sorusuna da "Şimdi varsın birileri gerilimle, kutuplaştırmayla, yani siyaset dilini zehirlemek suretiyle yol almaya çalışsın. O bizi ilgilendirmiyor. Biz milletimizi kucaklamaya devam edeceğiz. Bu bizim aynı zamanda kültürümüzden de gelen bir anlayış. Buradan taviz veremeyiz. Bunun için de Allah'ın izniyle 28 Mayıs'ta biz kazanırsak 85 milyonun her bir ferdi kazanacak." yanıtını verdi.
"Oy vermeyen de mi kazanacak?" sorusuna karşılık Erdoğan şöyle konuştu:
"Veren, vermeyen... Yani biz burada kalkıp da sandıkta sen bana oy verdin mi, vermedin mi, yani bunu ayrıştıracak halim yok. Bunları tefrik edecek halimiz de yok. Önemli olan o akşam sandıktan ne çıkacak. Şimdi burada sayın Kılıçdaroğlu kazanırsa terör örgütleri kazanacak. Bu da çok açık. Londra tefecileri kazanacak. Kendisi de söylüyor bunu zaten. Ben söylemiyorum. Amerikalı şirketler kazanacak. Bu noktada da birlik ve dirliğimize kastedenlere diyorum ki fırsat vermememiz lazım. Dergi kapaklarından millete ayar verenleri gördünüz değil mi? Alman dergilerinden, Fransız, İngiliz bütün bu dergiler... Bunların Erdoğan'la ne işi var? Onlara sormak lazım 'Sen kaç kere Erdoğan'la bir araya geldin?' Erdoğan'ın onlara bakış açısını gayet iyi bildikleri için bundan dolayı da tabii Erdoğan'ın kaybetmesi lazım. Bunu kimler diyor aynı zamanda? Terör örgütleri diyor. Demek ki bunlar terör örgütleriyle aynı yerden ayar alıyorlar, aynı yerden ayar veriyorlar."
Cumhurbaşkanı Erdoğan milletin onlara gereken dersi ve cevabı pazar günü vereceğini dile getirdi.
"Halen topluma umut vermek yerine negatif bir siyasi söylem kullanıyorlar"
Erdoğan, seçimlerde hayal kırıklığına uğraması muhtemel seçmenlere ne mesaj vermek istediğinin sorulması üzerine milletin her bir ferdinin siyasi tercihi ne olursa olsun kendisi için kıymetli olduğunu söyledi.
Başbakan ve cumhurbaşkanı olarak 21 yıl, bunun öncesinde de İstanbul gibi bir şehirde belediye başkanı olarak halkla her zaman iç içe olduğunu kaydeden Erdoğan şöyle konuştu:
"Tabii muhalefet partilerine gönül veren vatandaşlarımın morallerini de biz bozmadık, bozmayız da. Böyle bir derdimiz yok. Bu kardeşlerimize hayal kırıklığı yaşatanlar sadece ve sadece gönül verdikleri partinin yöneticileridir. Ne diyorlar? 'Cehennemin kapısı', 'Dipsiz karanlık', 'Ceberut', 'Yıkacağız', 'İzin vermeyeceğiz', 'Kapatacağız'. Bu kelimeleri her gün kullanan birinin psikolojisinin iyi olması mümkün değil. Bunu şimdiye kadar tüm seçimlerde yaptılar. Şimdi de yapıyorlar. Bırakın millet yani dürüst davranmayı sizden öğrenmesin. Benim milletim zaten dürüsttür. Nerede, ne zaman, nasıl oy vereceğini de gayet iyi bilir. Bunlar maalesef toksik ilişkiler kurdular. Tabii bu ilişkiler ne yazık ki işi buralara getirdi, getiriyor. Halen topluma umut vermek, umut açıklamak, ufuk çizmek yerine negatif bir siyasi söylem kullanıyorlar. Biz bundan kaçıyoruz. Arkadaşlarıma da onu söylüyorum. Sakın. Biz pozitif yaklaşım içinde olacağız. Bunların yaptığını aynı dille biz yapmamalıyız ve yapmayacağız."
"Kadına şiddeti kesinlikle reddeden bir partiyiz"
"Kadınların son seçimi" şeklinde atılan manşet hatırlatılan Erdoğan, "Kadınla ilgili herhangi bir toplumsal değişiklik ya da yaşamla ilgili bir müdahale söz konusu olacak mı?" sorusuna şu karşılığı verdi:
"Bu manşetleri yazılı veya görsel hangileri attı bilmiyorum. Ancak ben şunu biliyorum. Türkiye'de parlamentoda kadın sayısını artıran en önemli parti AK Parti'dir. Bugüne kadar artırdık. Son seçimlerde, yani şu andakini söylemiyorum, bizim parlamentoda 17 bayan milletvekilimiz vardı. Bu seçimde de aynı hassasiyeti gösterdik. Bakın en genç bayan milletvekilleri bizim."
Erdoğan, şu an en genç kadın milletvekillerinin 24 yaşında ve 2 fakülte mezunu olduğunu belirterek "Teşkilatın kendi kademelerinden gelmiş bir kızımız. En genç olanlar içerisinde de bunlar şu anda parlamentoda gençlerin adeta temsilcisi konumunda olacaklar. Şimdi biz bunları yaparken bir şeyi hep özümsedik. Neydi o? Bir defa kadına şiddeti kesinlikle reddeden bir partiyiz. Niye? Bizim inancımız, bizim değerler sistemimiz içerisinde kesinlikle yasaklanmıştır. Yani kadına şiddeti ne tavsiye edebilirsiniz ne de onun yanında yer alabilirsiniz. Böyle düşünmek mümkün değil. Dolayısıyla AK Parti'nin içerisinde de kesinlikle mümkün değildir." dedi.
"Biz neyi başardıysak CHP'ye rağmen başardık"
Parlamentodaki kadın sayısını da hep artırmanın gayreti içinde olduklarını aktaran Erdoğan, "Çünkü kadınlarımız şu anda bu toplumun yarısı. Yarısı olduğuna göre kadınlarımızın da parlamentoda temsil noktasında bir yerinin olması gerekiyor. Bu ülkede kadınlarımızın ve her bir vatandaşımızın özgür ve eşit bir şekilde yaşamasını sağlayacak adımları zaten biz attık. Ama bu adımların karşısında her zaman biz CHP'yi bulduk. CHP'nin engelleme girişimleriyle mücadele ede ede bugünlere geldik. Biz neyi başardıysak CHP'ye rağmen başardık." diye konuştu.
Erdoğan, CHP'nin kadınlarla ilgili söylemlerinde samimi olmadığını belirterek şöyle devam etti:
"Hemen parlamentodaki yapılarına bakacaksınız. Hatırlayın, biz başörtüsüne özgürlük düzenlemesini hayata geçirdiğimizde, Kılıçdaroğlu bunun iptali için hemen Anayasa Mahkemesine koştu. Ama şimdi onları inkar ediyor. Çünkü yalandan özgürlükçü pozları kesen Kılıçdaroğlu'nun cemaziyelevvelini biz biliriz. Onu da geçiyorum. Yardımcısı konumunda olan bayan, biliyorsunuz üniversite kapılarında özellikle kızlarımızın başörtüleriyle ilgili olarak, üniversiteye girerken başörtülerini çıkarıp o şekilde alıyorlardı. O odalara da o zamanlar adını da koymuşlardı, ikna odaları. Nur Serter... Şu anda kalkıyor Kılıçdaroğlu diyor ki 'Biz hiçbir zaman işte başörtüsü...' Yahu işte bu senin yanında idi. Bu ikna odalarının müseccel kurucusu o. Kızlarımız ne çileler çekti. Ağlaya ağlaya neler çektiler neler."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendi kızlarının da imam hatipli olmalarına rağmen aynı sıkıntıyı yaşadıklarını ifade ederek "Kızlarımdan bir tanesini bir arkadaşımın müdür olduğu okula yine bir imam hatip okulu, oraya göndermek suretiyle kızımın orada imam hatipi bitirmesini sağladım. Bana Batılı başbakanlar derdi ya o zaman 'Ya ciddi mi diyorsun?' Nasıl tuhaf bir şeydir." şeklinde konuştu.
"Kadınları toplumun her alanında destekledik ve desteklemeye devam ediyoruz"
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiği dönemde TRT'de yapılan bir röportajda kadınların sokağa artık çıkamayacağı şeklinde söylemlerin olduğu, bazı kesimlerin bugün de buna benzer ifadeleri kullandığının hatırlatılması üzerine Erdoğan, "Bunlar aynı zihniyet. Yapacaksa Başbakanlığında niye yapmadı? Cumhurbaşkanlığında niye yapmadı? Hep bunlar aynı şeyler, aynı tekerlemeler. Bir de şu var yani bunca insanlar, bu kızlar, mezun oluyorlar ve bunların birçoğu kimisi doktor, kimisi mühendis, kimisi hukukçu. Şimdi biz tabii bütün kapıları açtık. Ne oldu? Hakim var, savcısı var. Bütün başörtülülerden bahsediyorum. Yani hepsinin önü açıldı." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle kadına şiddetin adeta yok olma noktasına geldiği dönemin kendi dönemleri olduğuna dikkati çekerek, "Yapamazlar. Yani biz ümüğünü sıkarız. Hiç bu işin şakası yok. 1994'te belediye başkanı olduğumdan beri ya otobüslerde, trenlerde, her yerde hatta şunu bile söylediler, 'Başı açık olanları trenden atacaklar' dediler. Pendik-Tuzla o bölgede birisi düştü. Dediler ki 'Bak dedik ya atacaklar, işte attılar' bunları hep yaşadık." diye konuştu.
Kendisinin Türk kadınının ferasetine, merhametine, liyakatine, gayretine güvendiğini anlatan Erdoğan, kadınları toplumun her alanında desteklediklerini ve desteklemeye devam ettiklerini söyledi.
"Bakın işçisinden eğitimcisine, girişimcisinden ev hanımına, hiçbir kadın 21 yılda herhangi bir hakkını kaybetmediği gibi daha nice yeni haklara kavuşmuştur." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitimde kadınların şu anda fersah fersah kademe katettiklerine vurgu yaptı.
Erdoğan, kadınlarda eğitim düzeyini yüzde 88 seviyesine getirdiklerini belirterek, "Nasıl geldiler buraya? Çünkü teşvik ettik, önlerini açtık eğitimde. Çünkü, en çok önemsediğimiz alan o. Eğitimi biz başarırsak, eğitimde bu noktalara gelirsek Türkiye'nin dünya standardındaki yeri yükselecektir ve buna da çok ihtiyacımız var." dedi.
"Kabineyi süratle kurmamız gerekecek"
İkinci tur seçimlerini kazanması halinde pazartesi sabahı ilk icraatının ne olacağı sorusuna Erdoğan, "Arkadaşlarımızla istişarelerimizi yapıp her şeyden önce bir defa kabineyi süratle kurmamız gerekecek." yanıtını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni kurulacak kabinedeki kadın sayısının artıp artmayacağına yönelik bir soru üzerine, bunu arkadaşlarıyla değerlendireceklerini söyledi.
Milletin refahını artıracak, ülkeyi büyütecek adımları beyannamelerinde ne yazıyorsa buradan hareketle atacaklarını dile getiren Erdoğan, "Ben bu istişaremi kimlerle yapacağım? Bir MYK ile istişaremi yaptıktan sonra da tabii ki Cumhurbaşkanlığının sözcüsü var. O sözcüm vasıtasıyla o adımları inşallah atacağız. Partinin sözcüsü var. Onlar vasıtasıyla atacağız. Tabii bir de şu anda malum parlamentoda Cumhur İttifakı'nın geldiği bir yer var. Bunları tabii en geniş anlamda değerlendirmesini yapacağız. Ona göre de yolumuza kararlı bir şekilde devam edeceğiz." şeklinde konuştu.
"Benim milletim, samimiyet testini çok iyi yapar"
Erdoğan, Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ikinci tur seçim kampanyasındaki değişimini nasıl değerlendirdiğine yönelik bir soru üzerine şunları kaydetti:
"Benim milletim, samimiyet testini çok iyi yapar. Şimdi burada bir defa samimiyet testini kaybetmiştir. Bunların yaptığı milliyetçilik, halkçılık değil, tamamen takiyeciliktir. Takiyeciliği de benim milletim yutmaz. Onlar artık, o geçmiş Halk Partisi zihniyeti vardı, oralarda kaldı. Daha düne kadar terörist seviciydi bunlar. Teröristleri affedendi. Firarilere kapı açandı. Selo'ya 'Eğer çıkmasını istiyorsanız oyu Kılıçdaroğlu'na vereceksiniz' diyen Kılıçdaroğlu değil mi? Şimdi teröristi çıkarmanın yollarını ki bu adam ne yaptı? 51 Kürt kardeşimizin ölümüne Diyarbakır'da neden oldu ve şu anda içeride cezasını çekiyor ama 'Onu çıkarmak istiyorsanız bana oy vereceksiniz' diyor. Seçim kampanyasının başından beri teröristlerin desteğini aldıkça yüzü güldü, yüzü gülüyor. Dağdaki teröristler, Kandil'dekiler ne diyorlar? 'Kılıçdaroğlu'nu destekleyeceksiniz' diyorlar. Şimdi oraların desteğiyle yoluna devam eden ortada bir Kılıçdaroğlu var. Bunu bir defa milliyetçilik kabul eder mi? Milli olan herhangi bir yapı, böyle bir yaklaşımı kabul eder mi? Benim bildiğim milliyetçi dağdakilere şu anda ateş köpürüyor. Onlar gittiğim her yerde 'Bunları ne zaman indireceksiniz?' bize bunu söylüyor."
Cudi'de, Gabar'da Tendürek'te bunların inlerine girdiklerinde vatandaşların bundan dolayı kendilerini tebrik ettiğini anlatan Erdoğan, "Vatandaşlar, 'Allah sizden razı olsun' diyor. Yoksa diyor 'Buralar temiz olmayacaktı.' Şimdi bakın Küçük Ağrı, Büyük Ağrı... Buralarda dağlar artık pırıl pırıl. Herkes rahatlıkla yaylalara çıkıyor ama dün çıkamıyordu. Şimdi ise buralara çıkış rahatladı. Hatta bazıları bize şunu da söylüyorlar, 'Küçük Ağrı'yla büyük Ağrı arasına ne zaman teleferik çekeceksiniz?' Bakın nereden nereye." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1915 Çanakkale Köprüsü'nün aklın beşer planında kabul edebileceği bir şey olmadığını anlatarak, şöyle konuştu:
"Kılıçdaroğlu gibi adamlar gelip de böyle bir köprüyü yapamaz. Aklı yatmaz o işe. Düşünün Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü yaptık. Benim karşıma önce kimler çıktı biliyor musun? CHP'liler çıktı. Dediler ki 'Niçin siz ona Yavuz Sultan Selim Köprüsü adını koydunuz? Kendi adını koysaydın' Ben CHP çadırını ziyarete gidiyorum. CHP çadırında bana bu soru soruluyor. Çünkü onunla yetiştirildiler. O anlayışla yetiştirildiler. Neden? Parantez açıp parantez kapatayım, neden olduğunu sen anla, Yavuz Sultan Selim ya..."
Terörü kaynağında kurutma stratejisini başarıyla uyguladıklarını vurgulayan Erdoğan, "Bütün o bölgelerde uyguladık ama şu anda Kılıçdaroğlu'nun beraber hareket ettikleri ne diyor? 'Biz, Suriye'nin kuzeyinde adımlarımızı atacağız.' Neyin adımını atıyorsun ya? Dert başka. Çünkü orada malum ciddi bir noktada Amerika'nın koalisyon güçlerinin desteğiyle farklı bir şey var ve oralardaki petrol yatakları da bunlara, terör örgütlerine mali kaynak. Özellikle Suriye'nin kuzeyindeki bizim sınırlara yakın olan yerlerde bunlar var. Bunların bir kısmıyla da bizim ayrıca ciddi manada operasyonlarımız var." şeklinde konuştu.
Sinan Oğan'ın Cumhur İttifakı'na desteği
ATA İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan'ın Cumhur İttifakı'na, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın ise Millet İttifakı'na desteğini açıklamasını nasıl yorumladığı sorulan Erdoğan, Oğan'ın kendilerine katılımındaki farklılığın herhangi bir pazarlığa dayanmadığını söyledi.
Erdoğan, Oğan'ın yarın ve öbür gün akşam bazı televizyon programlarına çıkacağını, yine yarın Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Antalya'da bazı ziyaretler yapacağını dile getirdi.
Oğan'ın "adeta Cumhur İttifakı'nın bir elemanı gibi çalışmalara başladığını" dile getiren Erdoğan, "Bu önemli bir gelişme ve taban şu anda bu yapıyı, bu hali gördüğü zaman, Antalya gibi yerde inanıyorum ki çok daha farklı bir yaklaşımla değerlendirmesini yapacaktır. Bunun yanında tabii televizyon programlarını Sinan Bey'in yapacak olması... Bu da bazı istifhamları böyle ortadan kaldırma noktasında." diye konuştu.
Ahmet Hakan'ın Oğan'ın aldığı oy oranını hatırlatarak Oğan'ın kendisine oy veren bu seçmenleri etkileyip etkilemeyeceğine yönelik görüşü sorulan Erdoğan, "Şüphesiz. Bir de şu var tabii; şimdi bu 5,2 olabilir, fazla olabilir, eksik olabilir. Önemli olan ortaya çıkan sinerjiyi değerlendirmektir. Şimdi burada ortada bir sinerji var. Niye? Sinan Oğan bir gerçek, bir vaka. Nedir? Cumhurbaşkanı adayı olarak bu seçimlere katılmıştır ama daha sonra da aldığı kararla bizimle Cumhur İttifakı'yla hareket etme kararını vermiştir." ifadelerini kullandı.
Oğan'ın kendisiyle bir pazarlık yapıp yapmadığı; ona makam, mevki vadedilip edilmediği sorulan Erdoğan, şunları söyledi:
"Hayır. Böyle bir şey yok. Bu, bir defa benim zaten yapımda böyle bir şey söz konusu değil. Kılıçdaroğlu'nun yapısında bu. Kılıçdaroğlu bu tür şeylerde her tür şeyi verebiliyor. İşte bunu malum bu toplamı 1 puan etmeyen partilere verdiği 40 tane milletvekilliği var. Bu 40 tane milletvekilliğiyle bu ne yaptı; bir defa kendi partisini adeta eritti."
Pazar gününden sonra her şeyin belli olacağını anlatan Erdoğan, "Oralar karışır mı diyorsunuz?" sorusunun yöneltilmesi üzerine, "Ne demek, tabii karışacak. Pazardan sonra, bunun hesabını kendi tabanı ona soracak. Şimdi taban henüz burayı görmüyor. Hatta başka yere gideyim; yani burada ortaklar içerisinden de bazı kopuşlar olacak. Bunların o kadar detayına falan girmeyeyim." değerlendirmesini yaptı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Şimdi vatanın bekası. Ben diyorum ki biz bu vatanı böldürtmeyeceğiz. Kararlı bir şekilde sahibiz, yolumuza devam edeceğiz." vurgusu yaparak bölücü terör örgütü ve bunun yanında Türk dünyasıyla ilişkiler konularında Sinan Oğan'la hemfikir olduklarını kaydetti.
Sinan Oğan'la ilkesel anlamda bazı konuları konuşup konuşmadıkları da sorulan Erdoğan, bunları konuştuklarını söyledi.
Erdoğan, bunların en önemlisinin "terör" olduğunu ifade ederek şöyle devam etti:
"Terörle mücadelede attığımız adımları kendisi de paylaşıyor. Bir diğer önemli adım; bunun yanında Türklük dünyasıyla olan münasebetler. Kaldı ki bu zaten bizim de en önemli hassasiyetlerimizden bir tanesi. Türk Devletleri Teşkilatını biliyorsunuz. Türk Devletleri Teşkilatını kurmak suretiyle bu noktada da önemli bir yerdeyiz. Mülteciler konusu. Mülteciler konusunda da tabii biz kendisine şunu da söyledik, dedik, 'Bak, şu anda Suriye'nin kuzeyinde bizim briket evler diye bir planımız var ve bu briket evleri biz STK'ler vasıtasıyla orada kuruyoruz."
"600 bine yakın sığınmacı döndü"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu arada yeni bir adımlarının daha olduğunu, Katar'ın verdiği destekle 1 milyon mülteciyi iskan edebilecekleri konutların yapımına Suriye'de başlandığını dile getirdi.
Bu evlerin ne zaman biteceğine yönelik bir soruya Erdoğan, "Çok fazla süreceğini zannetmiyorum ama azami yani 1 seneyi bulabilir tabii. Yani buna 4 ay, 5 ay diyemeyiz ama briket evler öyle değil. Briket evler çok seri ve onlar bitti zaten. Bir taraftan yerleşim oralara başladı. Yani 450-500 bin oralara dönüş var." yanıtını verdi.
Ahmet Hakan'ın "Şimdi siz Katar fonuyla oraya briket evler yapıyorsunuz." demesi üzerine "O ayrı" cevabını veren Erdoğan, Hakan'ın "Briket evler yapıyorsunuz. Bir milyon mültecinin geri dönüşünü sağlayacak konutlar yapıyorsunuz." sözüne de "Onlar daha modern olacak." karşılığını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ben gitmiyorum derse mülteciler, orada gönüllülüğü nasıl sağlayacaksınız?" sorusu üzerine, "Bunlara tabii biz bu evleri gösterdiğimizde, bu 450-500 bin nasıl gittiyse, şimdi buralardaki bu binalar görüldüğü zaman ben inanıyorum ki bu insanlar bu binalara da gidecektir." dedi.
Depremden sonra da dönenlerin olduğunun aktarılması üzerine Erdoğan, "Bu yeni proje, çok çok güzel bir proje. Yani bu projeyi görenin 'Ben gitmeyeceğim' demesi inşallah mümkün değil." diye konuştu.
Erdoğan, bir diğer önemli adımın ise Türkiye-Rusya-İran-Suriye arasındaki dörtlü görüşmeler olduğuna işaret ederek "Bu dörtlü görüşmelerle de ben Suriyeli kardeşlerimizin bu topraklarına, kendi evlerine döneceklerine inanıyorum. Gerek bu briket evler gerek diğerleri, hakikaten cezbedici ve bu daha önce oturdukları yerlerle mukayese edilemeyecek kadar güzel konutlar oluyor." ifadelerini kullandı.
"Herhalde orada görüşmeler iyi gidiyor, dörtlü görüşmeler, ilerliyor çünkü. Ortak mekanizmalardan bahsedildi" denilmesi üzerine Erdoğan, "Evet. Şu anda bir defa 600 bine yakın sığınmacı döndü. Terörle mücadelemizde başarılı oldukça da Suriye'yle normalleşme oldukça ve yeni projeler sürdükçe bu daha da hızlanacak ve Katar sağ olsun, bu konuda hassas davranıyor. Onlar da bu noktada 'Biz elimizden gelen desteği size vereceğiz.' diyorlar." değerlendirmesini yaptı.
"3 milyon 388 bin Suriyeli sığınmacı var Türkiye'de"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, muhalefetin "10 milyon daha mülteci gelecek" iddialarının hatırlatılması üzerine, şöyle konuştu:
"Sen inanıyor musun? Benim İçişleri Bakanım kaç kez bu açıklamaları yaptı, 'Türkiye'de şu an itibarıyla 4 milyona yakın Suriyeli var.' diye. Bunu kaç kez açıkladı. Fakat bu adam yalancı ya. Yani bu adam sirk cambazı. Devletin yetkili kurumları, AFAD'ı vesaire hepsi 'rakam şu.' diyor. O hala kalkıyor '10 geldi. 10 daha gelecek.' diyor. Şu anda bizdeki Suriyeli sığınmacı sayısı; 3 milyon 388 bin Suriyeli sığınmacı var Türkiye'de ama bunlara kalırsa '10 milyon' diyor. '10 milyon da gelecek' 20 milyon. Ya yapma. Niye bu kadar yalancısın? Biraz böyle dürüst ol da hiç olmazsa vatandaş da sana inansın. Her şeyi yalan üzerine kurulu."
CHP'nin bu konudaki billboardlarına değinen Erdoğan, "Mesela şimdi billboardları asmışlar. (Suriyeliler gi-de-cek) Aralara da tireleri koymuş. Bu ne demek biliyor musun? Yani yapamayacağım ben bunu demektir" dedi.
"Kılıçdaroğlu'na bunlar aba altından sopayı göstermişler demek ki"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın Kemal Kılıçdaroğlu'yla imzaladığı mutabakatın ardından HDP'nin desteğini sürdürmesine yönelik değerlendirmesi sorulması üzerine şunları kaydetti:
"Yani HDP bu bütünleşmeden sonra eğer desteğini çekerse şaşmayın. Şimdi bütün bunlara rağmen tabii bizim de aldığımız feedbackler bu noktada farklı. Tepedekilerle taban aynı düşünüyor diye bir şey yok. Yani şimdi Sinan Oğan'ın 5,2'sine, Özdağ öyle diyor ya, '5,2, Sinan Oğan'ın gittiği yoldan gitmez' diyor. Şimdi kendisi için aynı şeyi söylemiyor. Yani senin şu anda oy potansiyelin ne? (Zafer Partisi'nin aldığı oy oranı) O 2,2. senin gittiğin yola gidecek mi? O da öyle bir şey değil. Cepte keklik değil bunlar."
"HDP açısından baktığınızda HDP yönetimi böyle dese de HDP tabanı farklı bir tutum içine girebilir mi diyorsunuz?" sorusuna Erdoğan, "Girebilir diyorum, evet." cevabını verdi.
Yeşil Sol Partiden milletvekili seçilen Sırrı Süreyya Önder'in "Bizim arkadaşlarımızın cezaevinde boşuna yatıyor oluşunun ya da siyasi bir hınç alma duygusuyla yatıyor oluşunun altını kendisi (Kemal Kılıçdaroğlu) çizdi. Dolayısıyla ağır bir sorumluluk aldı üzerine. Bunları yerine getirmek zorunda." ifadeleri aktarılan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bunların kendi arasındaki bu görüşmelerde bir yerde, Kılıçdaroğlu'na bunlar aba altından sopayı göstermişler demek ki. Kapalı kapılar arkasında kendilerine verdiği sözleri de bu arada hatırlatıyorlar. Terör örgütleriyle pazarlık yaparsan onlar da senin iradeni bu şekilde ipotek altına alırlar. Yapılan bu. Kılıçdaroğlu aslında 'Selo'nun serbest kalmasını istiyorsanız bize oy vereceksiniz.' derken açıktan da bunu söyledi zaten. Bu ne demektir; 'Selo'yu çıkaralım istiyorsanız bize oy vereceksiniz' Ya sen kimsin ki? Kalkıp da yargının verdiği kararın üstünde bir kararla suçluları serbest bırakma vaadinde bulunuyorsun. Bu ülke bir hukuk devleti değil mi? Adaletin gereği neyse ancak bu olur. Hukukun üstünlüğüne sen nasıl kalkıp da ket vurabiliyorsun? Biz bir anayasa devletiyiz ve bu anayasa devletinde bu ifade bir hukuk tanımazlığın aslında bir ifadesidir, yansımasıdır."
"CHP'ye gönül vermiş kardeşlerim, hukuk devleti içerisinde adalet tanımayan bir tavır içerisinde olan Kılıçdaroğlu'na daha ne kadar tahammül edecek?" diye soran Erdoğan, böyle bir muhalefet anlayışının olamayacağını belirtti.
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın Cumhur İttifakı'na destek vermek için bazı taleplerde bulunduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
"Kılıçdaroğlu'ndan ona üç bakanlık teklifi yapılmış. Numan (Kurtulmuş) Bey'e de bu konuda özellikle İçişleri Bakanlığı verilirse, bunun yanında 'terörle mücadelede atılması gereken adımlar atılırsa' gibi bir talebi olmuş. Tabii Numan Bey de kendisine 'Cumhurbaşkanımız bu tür taleplere kapalıdır' demiş."
"Pazarlık siyaseti" yapmadıklarının altını çizen Erdoğan, "'Ahlak ve ilke temelli siyaset yaparız.' dedik. Bu minval üzerine de Numan Bey görüşmesini o şekilde yaptı. Demek ki istediği şey İçişleri Bakanlığı noktası, böyle bir talebi oldu. Numan Bey de 'Bunu Cumhurbaşkanımız kabul etmez.' deyince bağ koptu." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimlerini "referandum" olarak değerlendirmesine ilişkin soruyu, "Böyle saçmalık olur mu? Bunun kararını kim verecek? Millet verecek. Millet eğer 'Erdoğan, yola devam.' diyorsa mesele bitmiştir. Bunu referanduma dönüştürmek kadar bir cehalet olamaz. Şu anda biz bir referandum seçimi yapmıyoruz ki referandum seçimi yapacak olsak o zaman milletimize bizim referandum için gitmemiz lazım. İki aday var, referandum olamaz. Ya ona ya buna vereceksin, başkasına veremezsin. Tercihini yaptığında Erdoğan'a verdiğin zaman 323'e sırtını dayayarak yoluna devam edecektir ama sana (Kılıçdaroğlu) Allah göstermesin verecek olsa sen kime sırtını dayayacaksın?" şeklinde yanıtladı.
Eski CHP Milletvekili Abdüllatif Şener'in bir televizyon programında, "Meclis çoğunluğu Cumhur İttifakı'ndayken Kemal Bey seçimi kazansa da verdiği sözlerden hiçbirini gerçekleştiremez." söyleminin hatırlatılması üzerine Erdoğan, "Bunu söylemekte geç kaldı." dedi.
Kılıçdaroğlu'nun seçilmesi halinde yasamada ağırlığının olmayacağına işaret eden Erdoğan, "Burada bütün mesele yasamada değil mi? Yasama organı Cumhur İttifakı'nda ağırlıklı olarak. Dolayısıyla o nasıl yönlendiriyorsa neticede öyle olacaktır." diye konuştu.
Erdoğan, milletin, terör örgütleriyle yol yürüyen, ülkesine tuzak kuranların maşası olan muhalefet partilerinin yöneticilerini 28 Mayıs'ta emekliye sevk edeceğini dile getirdi.
Muhalefetin hercümerç olacağına inandığını söyleyen Erdoğan, "Çünkü bir puanlık bir muhalefet var, 40 tane milletvekili var. Şimdi acaba o 40 milletvekili şu anda başlarını ne kadar dinleyecekler?" değerlendirmesinde bulundu.
"Körfez'den bizim sistemimizin içerisine para depo eden ülkeler oldu"
Erdoğan, "Muhalefetten üç isim, 'Kılıçdaroğlu seçilemezse dolar 30 lira olur.' gibi bir argüman getiriyor. Bu konuda seçmene ne dersiniz?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Açık net söylüyorum, bu kriz tellallarının özellikle söylemlerine kimse kulak asmasın. Bu çok çok yanlış olur. Ve bunun başında da başını çeken de Kılıçdaroğlu ve şürekasıdır. Türkiye ekonomisini çökertmek için yürütülen operasyonlara bunlar alet oluyorlar. Vatandaşımızı algılarla yönlendirmeye çalışıyorlar. Bunlar daha önce de sözcüsü, ondan sonra İYİ Parti'nin bir zamanlar sözde Merkez Bankası'nın başında olan kişi, bunlar otellerde biliyorsunuz IMF temsilcileriyle görüşmeler yaptılar. Bize de IMF'den borç almayı tavsiye ettiler. Ben o zaman açıklamalar yaptım. Bizim böyle buralardan borç alma gibi bir hevesimiz yok. Hatta hatta kendileri ne dediler? Londra tefecilerine verdikleri sözleri yerine getirmek için dört bir koldan da Türk ekonomisini baltalıyorlar. Bizim bu tefecilerle ne işimiz var? Hatırlarsanız daha önce de Borsa'ya ve bankalara yönelik açıklamalar yapmışlardı. Piyasaları hep manipüle etmeye gayret ettiler. Biz bunları yerinde çökerttik. Kimse endişe etmesin, ekonomimiz, bankacılık sistemimiz, finans sistemimiz gayet sağlam. Bu arada da yine Körfez'den falan bizim sistemimizin içerisine para depo eden ülkeler oldu. Bu da tabii ne yaptı, ister istemez kısa bir süre için de olsa Merkez Bankamızı, piyasamızı rahatlattı. İşte şimdi burada bunlara prim vermeden inşallah bu seçimi de pazar günü hayırlısıyla kapattığımızda zaten göreceksiniz buraya liderler nasıl gelecekler. Veya ben o liderlere şükran borcumu ifade etmek için süratle nasıl gideceğim, bunları da göreceğiz. Bizi bu noktada vurmaya çalışanlar var, bir de sürekli burayı takip eden dostlarımız var. "
Erdoğan, "Kılıçdaroğlu, 'Anayasanın ilk 4 maddesi ile sorunu olan Erdoğan'ı mı beni mi seçeceksiniz?' diyor. Sizin Anayasa'nın ilk 4 maddesi ile ilgili sorununuz mu var?" sorusu üzerine, şu yanıtı verdi:
"Terbiyesizlik. Böyle bir şey olur mu? Bu ülkede Başbakanlıksa yaptım, Cumhurbaşkanlığıysa yaptım. Benim Anayasa'nın ilk 4 maddesiyle ilgili sorunum olur mu ya? Bugüne kadar bir sorunu olmamış Tayyip Erdoğan var. Bayrak yere düştüğü zaman dünya liderlerinin önünde bayrağını yerden kaldıran bir lider var. Kılıçdaroğlu denen adam, Kandil'dekilerle beraber, benim bayrağıma muhalefet edenlerle yol yürüyor. Onlarla beraber adım atıyor. O benimle bir defa bayrak konusunda yarışamaz. Böyle bir şey söz konusu olabilir mi? Bu, terbiyesizlik ve ahlaksızlığın daniskası. Benim ne terör örgütleriyle ilgim alakam var? Bugün iş adamlarıyla yaptığımız toplantıda 1000-1500 kişi vardı. Orada çok ağır söyledim."
"Asla faturayı vatandaşımıza kesmiyoruz"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, TRT'de yaptığı konuşmada, çözüm sürecini kastederek kendisiyle ilgili "Terör örgütleriyle görüştü" dediğinin hatırlatılması üzerine Erdoğan, "Çözüm sürecinde katılanlar, Türkiye'nin bütün entel ve kanaat önderleriydi. Biz davet ettik, onlarla beraber yaptık. Sanatçısı vardı, hepsi vardı. O halkla ve çözüm sürecine yönelik bir adımdı. Akil insanları orada toplamıştık. 'İspat edeceksin' dedim. İddiasını ispatla mükelleftir. 'Bunu ispat edeceksin. İspat etmezsen namertsin.' dedim." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, parti teşkilatının nerede bir noksanlık varsa bunu her zaman sorguladığını belirterek "Mesela en son Defne, Hatay. Defne'de Kılıçdaroğlu yüzde 90 oy aldı. Ben yüzde 8. Biz, 'O 90 aldı, biz, 8 aldık' diye hastanenin yapımını durdurmadık. Bu hastaneyi, iki ayda Defne'de yaptık. Geçen gün de açılışını yaptık. Biz buyuz." dedi.
Hastanenin maket olduğunun iddia edildiğinin hatırlatılması üzerine Erdoğan, "CHP'nin mantığı bu. Tabii orada mezhepçilik o kadar ileri gitmiş ki, Samandağ'daki oy potansiyeline bakıyorsun çok farklı. Onun tam karşısında oy oranları tam tersi. Oylarımızdaki bu değişiklikleri, artışları, düşüşleri teşkilatta hassasiyetle analiz ediyoruz. Asla faturayı vatandaşımıza kesmiyoruz. 'Bir yanlış varsa bizdedir.' diyoruz. Biz 'At denize, balık bilmezse Halik bilir.' diyoruz." diye konuştu.
"85 milyonu, bir avuç insanın kar hırsına kurban etmeyeceğiz"
Erdoğan, seçim sonrası konut piyasasıyla ilgili ciddi adımlar atmak zorunda olduklarını belirterek şöyle devam etti:
"Adalet Bakanlığının bu işin üzerine çok sert tedbirlerle gitmesi lazım. Vatandaşa, özellikle toplu konut noktasında attığımız adımlarla yaklaşmalarında fayda var. Çünkü bu işin en önemli çıkış noktası toplu konut. Şu anda özel sektör bile 15-20 sene vadeyle konut satışları yapıyor. Bu konut satışlarında da peşinatlar bayağı düşük. Bu vatandaşlarımızın önünü inanıyorum ki çok çok açacaktır. 85 milyonu, bir avuç insanın aşırı kar hırsına kurban etmeyeceğiz. Konut arzını arttırmak için kurumlarımız çeşitli destek paketleri açıklıyorlar. Deprem bölgesindeki konutları da hızlı bir şekilde tamamlayacağız. Fahiş fiyata asla onları kurban etmeyeceğiz."
"Bu, bizim iftihar dönemimiz olacak"
Erdoğan, son dönemine "ustalık" adını verdiğini aktararak "Herhalde ustalık bu işin en kamil noktasıdır. Ustalık eserlerimizi inşallah en güzel şekliyle vermeye devam edeceğiz. Bu dönem aynı zamanda bir şahlanış dönemi olacak. Bu şahlanış döneminde de 21 yılda gerçekleştirdiğimiz kalkınma ve demokrasi hamlelerimizi zirveye taşıyacağız. Bu dönem Türkiye Yüzyılı'nın da inşallah ilk dönemi olacak. Bu, bizim iftihar dönemimiz olacak." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin hazırladığı ve ilk oyun önemini anlatan videonun izlenmesinin ardından, "Önünüze gelen yeni bir anket var mı?" sorusuna, "Bugün bir anket geldi." cevabını verdi.
Hakan Bayrakçı'nın 14 Mayıs seçim sonuçlarını milimetrik bilmesinin hatırlatılması üzerine Erdoğan, "Biz de hakkını teslim etmiş olalım. 'Hayırlı olsun' diyelim. Şimdi yeni bir anketini gönderdi. O ankette de lehimizde bir tablo görünüyor. Temenni ederim ki inşallah bu defa da milimetrik bir sonuçla pazar günü neticelendirelim." dedi.
Her bir oyun çok çok kıymetli olduğuna vurgu yapan Erdoğan, "Her oy çok kıymetli, 'Tek bir oy, çok oyunları bozar. Türkiye Yüzyılı'nın kapısını açar' diyorum. Ekranları başında bizi izleyen milletime de 'Büyük Türkiye zaferi için hep birlikte sandığa' diyoruz. 'Büyük bir özgüvenle fakat asla rehavete düşmeden, zafer sarhoşluğuna düşmeden sandıkları patlatacağız inşallah' diyorum. Milletime en kalbi, en derin saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum. " diye konuştu.
(AA)