Covid-19 salgınının ortaya çıkışı ve dünya gündeminde ilk sıraya yerleşmesinin üzerinden 1 yılı aşkın süre geçti. Ülkemizde ise ilk vakanın görüldüğü 11 Mart 2020 tarihinde bugüne bir yılı doldurduk. Salgının dünyada olduğu gibi ülkemizde de yayılması uzun sürmedi. İlk vakanın görüldüğü günlerden bugüne önlemler, tedbirler, yasaklarla hayatımızı idame ettirmeye çalışıyoruz. Son bir yıldır eğitimden, sağlığa, sosyal yaşamdan, iş dünyasına, alışverişten sosyal ilişkilere alışkanlıklarımız değişti, yeni döneme uyum sağlamaya çalışıyoruz. Bu dönemde tanıdıklarımızdan, yakınlarımızdan hastalığa yakalanıp iyileşenler olduğu gibi kaybettiklerimiz de oldu. Kısacası ilk günlere göre epey deneyim sahibi olduk.
Salgının çıktığı ilk günlere göre geleceğe yönelik umutlarımızın yeşermesi aşının uygulanmaya başlamasıyla gerçekleşti. Bu nedenle midir bilinmez ama vaka sayısının yeniden yükselişe geçmesi endişeleri arttırıyor. Güncel (10 Mart 2021, saat: 9:08) rakamlara göre dünyada vaka sayısı 118.209.329, vefat sayısı 2.623.409, sağlığına kavuşan sayısı ise 93893.027’dir. Açıklanan son rakamlara göre ülkemizde 34.403.108 test sayısına ulaşılmış, toplam vaka sayısı 2.807.387, vefat sayısı 29.160, iyileşen toplam hasta sayısı ise 2.640.669’dur. Günlük açıklanan rakamlarda vaka sayılarındaki artış dikkat çekmektedir. Görüldüğü gibi salgının etkisi devam ediyor, bildiğimiz normale geçiş için sabırlı olmamız gerekiyor. Son bir yıldır, yeni normal, yerinden yönetim gibi uygulamalarla tanıştık ama oto kontrol konusunda sorunlarımız olduğunu düşünüyorum. Hayatımızı daha fazla kısıtlamalarla çekilmez hale getirmektense, tedbiri bir süre daha elden bırakmamamızda fayda var.
Bir aydır haftalık yazılarıma ara vermiş gibi oldum. Bu süre içinde pek çok gelişme oldu. Salgın dönemi olmasına rağmen siyasette hareketli günler yaşanıyor. Partilerin genel kurulları bir yana yeni partiler kuruluyor, liderler seçim ortamına girilmiş gibi tansiyonu yükseltici açıklamalar yapıyor. Son günlerde gerçekleşen Papa’nın Irak ziyareti dış basında büyük ilgi çekti. Yerelde bildiğiniz sorunlar, konular gündemi işgal etmeye devam ediyor. Ula’da, Bayır’da ve birçok yerleşim yerinde alt yapı çalışmaları halkı bezdirmiş durumda. Sosyal medyada paylaşımlar, tartışmalar sürüyor. Önümüzdeki günlerde, yeri geldikçe bu konuları da işlemeye çalışırız.
Konumuza dönersek; Covid-19 salgınının gözardı edilemeyecek en büyük etkisi ekonomilere oldu. Dünya genelinde işsizlik, yoksulluk rakamları arttı, büyüme rakamları duraklamaya girdi. Bu tablo kuşkusuz yaşam beklentilerini sekteye uğrattı. Uzmanlara göre aşı çalışmalarına rağmen salgın hastalıkla mücadele uzun yıllar alacak.
Bu salgınların kısa zamanda tüm dünyayı etkilemesi küreselleşmenin bir sonucudur. İnsan nüfusunun yoğunlukla kentlerde birbirlerine yakın ve bağlı yaşaması bu sonuçları doğurmaktadır. Son yıllarda kırsal alanlara göç yaşansa da kentlerin yoğunluğunu azaltacak oranda değildir. Sonuç olarak, salgın sürecinde olduğumuzu aklımızdan çıkarmadan tedbirli, önlem alarak, dikkatli ve sabırlı davranarak hayatımızı sürdürmeliyiz. Miraç Kandiliniz Mübarek olsun…