Haber merkezimize önceki gece saatlerinde gelen haber bir anda bomba etkisi yaptı. İl genelinde taşımalı eğitimden faydalanan öğrencilerin 100’e yakını yedikleri yemekten zehirlendikleri iddia ediliyordu. 1998 yılında merhum Başbakan Bülent Ecevit’in başkanlığındaki hükümetin aldığı kararla temel eğitim 8 yıla çıkmasının ardından başlayan taşımalı eğitimde öğrencilere öğle yemeği veriliyordu. O günden bu güne il genelinde taşımalı eğitim uygulanan okullara eğitim ve öğretim yılı başında açılan ihale ile yemek veriliyor.
***
İhale koşulları, yapılacak kilometre, dağıtılacak toplam yemek adeti konusunda kendisini yeterli gören firmalar bu ihaleye girerek okullara yemek dağıtımına başlıyor. İlginç olansa bu firmaların yeteri kadar denetlenip denetlenmediği. Her firma Muğla İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü tarafından en az ayda bir kez denetlenmek zorunda. Firmalar ürettikleri her yemekten numune alarak 72 saat saklama zorunda. Şimdi olayı biraz teknik olarak inceleyelim.
***
53 öğrencinin zehirlendiği iddia edilen yemeklerin üretildiği firmanın okullara olan uzaklığı nedir. Datça, Ula ve Yatağan’ı kapsayacak bir alanda yemek dağıtımı yapan bir firma’ya en uzak okul kaç km uzaklıktadır. Bu uzaklıktaki okula yemeklerin sevki sırasında alınan hijyen koşulları nedir. Kilometrelerce uzakta bulunan okullara yemeklerin öğle saatlerinde ulaşabilmesi için saat kaçta pişirilerek paketlenmesi gerekmektedir. Sıcak yemeklerin paketlenmesi sırasında gıda güvenliğini yani bozulmama koşulları nasıl sağlanmaktadır.
***
Bunlara bakınca yemek üreten firmalar, “kardeşim sen yemeğin maliyetini ve kaça verdiğimizi biliyor musun?” diye soracaklar. Bu sorulara da sanırım birim fiyatı 3 lira 50 kuruş Milli Eğitimden alınan para, maliyetinize gelince eğer kurtarmıyorsa ihaleye girmezsiniz. Yemek verdiğiniz öğrencilerin hayatları sizin kazanacağınız üç kuruştan daha mı değersiz.
***
Şimdi merak ettiğim diğer konular ise Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından yapılması zorunlu olan koşullar. Yemeklerin okullara ulaşmasının ardından okullarda görevli öğretmenlerce okul bünyesinde bulunması zorunlu olan “Numune Kapları”na yemeklerden örnek alınıyor mu? Yapılan sözleşmelerde yemek üretim merkezleri ile okullar arasında bulunan mesafe göz önüne alınıyor mu?, önceki gün yaşanılan gibi bir zehirlenme olayında firmaya yaptırılacak yaptırım nedir. Gerçi Allah’tan çocukların hiçbirinin durumu ağır değil. Peki ya burada bir ikisi hayatını kaybetseydi bunun vebalini kim ödeyebilecekti.
***
Muğla Valisi Amir Çiçek zehirlenme olayının üzerinden 20 saat geçmesinin ardından yazılı bir açıklama yaptı. Vali Çiçek, “04.11.2015 tarihinde Muğla Sıtkı Koçman Eğitim Araştırma Hastanesine 41, Kavaklıdere Devlet Hastanesine 19, Datça Devlet Hastanesine 36 ve Yatağan Devlet Hastanesine 61 kişi olmak üzere 157 kişi bulantı kusma şikâyetleri ile belirtilen hastanelere başvuru yapmıştır.
Konuyla ilgili Muğla Halk Sağlığı Müdürlüğü Bulaşıcı Hastalıklar Şubesi, Çevre ve Çalışan Sağlığı Şubesi ve Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü koordineli olarak yerinde inceleme ve araştırma yapmıştır. Bu hastanelerimize başvuruda bulunan kişilerin durumlarının iyi ve stabil olduğu, vakaların çoğunun ayaktan tedavileri yapılarak taburcu edilmiştir.
Ayrıca olayın çıkış noktasının tespiti için Halk Sağlığı Müdürlüğü ile Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü birimlerince ilgili yemek şirketine gidilerek çevre sürüntü örnekleri, su ve yemek numuneleri alınmıştır. Alınan numunelerinin analizleri ilgili kurumlarca yapılmaktadır.
Olayın meydana gelişinde kusurlu olan varsa gerekli idari ve cezai işlemler ivedilikle yapılacaktır” denildi. Geçtiğimiz pazartesi günü ilçesinde tüm ilçe ve il müdürünün katıldığı toplantıya ev sahipliği yapmasının ardından çıkılan tekne turunda Datça manzarasına karşı poz veren Fedai Akın zehirlenme olayının ardından sosyal paylaşım sitesindeki bu fotografları kaldırdı. O fotoğraflarla ilgilide sorulacak başka soru var. Milli Eğitim müdürlerinin Datça Tekne turunun sponsoru kim?
