BU VATAN BİZİM, BU MEMLEKET HEPİMİZİN. UNUTMAYACAĞIZ… UNUTTURMAYACAĞIZ…

Altı yıl geçmesine rağmen hafızalarımızda canlı kalan günlerden biriydi 15 Temmuz… Asla unutulmayacak unutulmaması gereken bir gün ayrıca.

Bugüne kadar olan yaşantım boyunca 15 Temmuz 2016 gecesinin sabahındaki huzuru, ferahlığı ve rahatlığı yaşadığım anlar o kadar nadir yaşanmıştır ki o nedenle o sabahı unutmak mümkün değil!

Marmaris’ te ve Muğla’da hainlere karşı sabaha kadar sokaklardan çekilmedik. Sabah olunca İstanbul ve Ankara gibi kan kokusuyla karşı karşıya kalmasak da o gece vatan uğruna canını vatanın birliğinden beraberliğinden esirgemeyen şehitlerimizin acısı, o gece sokağa çıkış hikayeleri yüreğimizin kor ateş gibi yaktı geçti. Çok şehit verdik ama hainleri alt edip vatanı vermedik çok şükür.

Bir geceye ne kadar anı, ne kadar duygu, düşünce yüklenebilir, ne kadar olay ne kadar anlam sığdırabiliriz ki? Ne mısralara dökmek mümkün yaşananları hilesiz yalansız ne de anlatabilmek...

Birbirini tanımayan o kadar insanın bir araya gelip tek yumruk olabilmelerinin tek nedeni vardı VATAN…Yoksa bile bile ölüme gidilen yolun bu denli kalabalık olmasını ne akıl alır ne mantık… Bir rüyanın içindeydik sanki; ölümüyüz yaşıyor muyuz belli değildi.

Bir dostumuz kalkışma gecesinden birkaç gün sonra meydanlarda nöbet tuttuğumuz bir günde sordu; " o gece sessizce bekleyip duruma göre konum alanlar kimlerdi?" diye...Ebette bildiklerimiz, duyduklarımız, hain kalkışmanın yaşandığı günün ertesi günü göstermelik silahlarına mermi dolduranlara şahitlik etmişliğimiz de oldu, bizde yedik…” Direniş gerektiğinde etrafında kim var diye bakmayacaksın, ben varım deyip doğrudan cepheye koşacaksın” demişti bir dostumuz bizde öyle yaptık.

Kalkışmanın başladığını televizyon kanallarından öğrendiğimiz saat 22:00 civarlarıydı. Her şeyden önce telefon rehberinden il başkanımızı arayıp “nerede toplanıyoruz?” oldu ilk sorum. Sebebini halaa bilmiyorum ama ilin mülki idare amirlerinden birinin eşini aramayı akıl ettik telaşede; “sizi güvenli bir öğrenci evine yerleştirelim” sözümü her konuşmamızda bana hatırlatır değerli ablam. Ev ortamımızda yapılan sohbetlerimiz, içilen çay ve kahvelerimizi yarım bırakıp cebimizde emanette ne var yok sorgulamadan attık kendimizi Marmaris yoluna. Yola aracımızın tekerinin patlamış olmasına aldırış etmeden yola devam ettik. Marmaris İlçe teşkilatımıza geldiğimizde patlak tekerle yola devam edemeyeceğimizi anlayıp ilk taksi ile Sayın Cumhurbaşkanımızın bulunduğu otele devam ettik. O gece üç dört kişinin cebinden toplayıp taksi parasını ödemek normal sıradan bir gün olsa utancımdan yerin dibine gireceğim olaydı ama hiç ayıp gelmedi bana, insanın gözü de bir şey görmez kulağı da duymaz oluyormuş meğer mevzu vatan olunca.

Otelin bahçesine geldiğimizde topu topu ilk başta elli bilemedin atmış kişi ancaydık. Oteldeki müşteriler rahatsız olmasın diye birinin sessiz olmamızı istemesine “vatan elden gidiyor, yemişim turistini” diyerek bağırdığımı hatırlamam aradan altı yıl geçmesine rağmen yazıyı kaleme dökerken gözlerimin o gece olduğu gibi dolu dolu olduğunu, tüylerimin ise diken diken olduğunu hissettirdi.

Telefonumuzun bataryasını dahi o geceden sonra daha dikkatli kullanmayı öğrendik diyebilirim. Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamaları doğrultusunda O’nu İstanbula’a sağlıklı bir şekilde gönderdikten sonra Marmaris Meydanı’na yürümeye başlamamız ne zaman nasıl varırız sorusunu dahi uyandırmadı bizde. Epey yol aldıktan sonra dönemin AK Parti İlk Gençlik Kolları Başkanı Bünyamin kardeşim ve yanı başımdan ayırmadığım kızımla arkamızdan gelen hiç tanımadığımız araca bindiğimizde ayaklarımızdan çıkan alevi hissettik. Aracı kullanan arkadaşımızın elinde Rabia işareti onun yanındaki kardeşimizin elinde bozkurt işareti aracın sunroofundan ölümde olsa giderim dercesine dik durup üç gün öncesinde küçük bir kaza sonucu dikiş atılan parmağımla zar zor tutabildiğim Türk Bayrağı ile beraber her iki elimdeki Rabia işaretlerinin farkında olmadan yapıldığını, Cumhur İttifakının temellerinin aslında hain kalkışma girişiminde bulunulduğu 15 Temmuz gecesi Marmaris’te atılmış olduğunu çok daha sonra anımsadık.

Marmaris Meydanı’na geldiğimizde saçımın örgüsünün ucundan akan terin damlamasının verdiği his şimdi bile içimi ürpertiyor. Meydandan sonra ilk kalkışma haberini aldığımızda evimizde misafir olan gençlerle Muğla merkeze doğru hareket ettiğimizde Marmaris Garaj sapağında aracımızın tekeri ile ilgilenen eşimi görünce bir ailemin olduğu aklıma geldi. Anam, babam, çocuklarım, eş dost akrabalar film şeridi gibi geçti gözümün önünden. Eşim cebimde para olup olmadığını sorduğunda ise Sayın Cumhurbaşkanımızın bulunduğu otele doğru ilerlerken yol kenarlarındaki bankamatik kuyruklarının uzunluğunun anlamını o zaman anladım, meğer beş kuruşsuz çıkmışız sokağa. Para kimin aklında, mal mülk kimin aklında. Zihnimizdeki tek şey VATAN…

Yaşım itibarı ile darbe acemisi olmak insanı yalın ayak beş kuruşsuz sokağa döktürüyormuş meğer onu anladık. Farkında olmadan aklımıza gelen tek şey; makinede mermiler dolu mu? Telefonların bataryası dolu mu? Darbe acemisi olsak da yüreğimizde ki VATAN sevgisi dağlar kadar, zihnimizdeki MEMLEKET sevdası ise dünya kadar hamdolsun…

İçimizdeki ne bu sevda biter ne vatan sevdası biter, bitmeyecek de… Vatan hainleri ile olan mücadelemizde ne kadar ısrarcı olduysak bundan sonrasında daha fazla artarak devam edecek. Bu vatan bizim, bu memleket hepimizin. 15 Temmuz gecesi hukuk ve demokrasi için, vatanın birlik ve beraberliği için nasıl tek yürek olduysak aynı şekilde olmaya devam edeceğiz. Ömer Halisdemir başta olmak üzere tüm aziz şehitlerimize saygıyla, rahmetle, minnetle…