BU NE TAHAMMÜLSÜZLÜK

Doğal Kaynağa bile Tahammülleri Yok.

Bu sabah dünya haberlerini okurken “Limasol’da bir teknik okul karo mozaiklerle döşeniyor” haberi bile fanatik Rumları ayağa kaldırıyor.

Bazı TV ve gazetelerde yayınlar sırasında şirkete tepkiler sıralanıyor, okul müdürü konuşturuluyor.

Oysa; Mozaikler yeşil hat tüzüğüne uygun Güney Kıbrıs’a geçiyor, kaçak falan değil.

Bütün bunlara rağmen mozaiklere mermerlere uyuşturucu muamelesi yapılıyor.

Haber Güney Kıbrıs’ta büyük yankı uyandırıyor.

Teknik okul öğrencileri Türk Mermerlerine basmayız diye eylem yapıyorlar. Ve sonuç tepki seçen mermerler sökülmeye başlandığı haberleri ile fanatikler eylemlerini durduruyor.

Bu ve bunun gibi sosyal olayların neden-sonuç ilişkisini açıklayabilmek için fanatiklik yada fanatizm nedirin cevabını bulmak.

Limasol’un tarihsel sürecinden kalanların neler olduğunu aramak bulmak gerekir.

Fanatiklik; Belli bir görüş veya takımın mümkün olabildiğince savunma hali olarak özetlenir.

Fanatizmde kişi eğer  eleştiriye dayanamıyorsa ve tepki gösteriyorsa bu bir bağımlılık tam da fanatizmdir.

Fanatikler kontrolsüz bir heyecan eşliğinde bir konuya sosyal normları hiçe sayacak derecede aşırı bağlanmışlardır.

Fanatizm bir şok sosyal sportif özellikle futbolda sıklıkla gördüğümüz bir durumdur.

Sabit fikirden asla ödün vermedikleri gibi bunlarda hiçbir esneklik yoktur.

Fanatizm ve aidiyet duygusu ilişkisine gelince ise aidiyet /mensubiyet duygusunu yoğun yaşamaktan kaynaklanan sonunda bağımlılığa kadar uzanan kişilik bozukluğudur. Yıllardır hem öğretmenlik hayatımda, hem Ruh Sağlığı kitaplarımın içeriğinde, hem medyadaki yazılarımla hep yazdığım söylediğim bir şey vardır. O da uygun doz.

Bütün duygular insanlar içindir. Gülmek-ağlamak-öfke-sevme-aşık olma. Önemli olan bu duyguların dozunu iyi ayarlamak gerekir.

Hatta Yatağan SML’de öğrencilerimin benim için doz lakabını taktıklarını yıllar sonra öğrendim.Fanatizmi de dozu kaçırılmış hayranlık diye tanımlayabiliriz.

Oysa fanatizmle mücadele edilmiş olsa, gerek spor müsabakaları sonunda meydana gelen olaylar yaşanmaz, gerekse Limasol’da Teknik okul döşemesinde yaşanan olaylar olmaz.

Tarihi Limasol kentinde Osmanlıdan günümüze Türkleri hatırlatacak birçok eser mevcut.

Örnekleri sıralayacak olursak;

-Limasol Kalesi (içinde Müslüman dervişlere ait mesciti olan, Mimar Bostan Ağa tarafından 1571-1572 yılları arasında 20 akçe maaşla toplam 180.734 akçe harcanarak tadilatı yapılmış.

-Piri Ali Dede Tekkesi: (Limasol’un en önemli ziyaret yerlerinden biri olup, Sinan Paşa Vakfına aittir.Piri Ali Dede denizci olduğu için fırtınaya yakalanan gemileri kurtardığına inanılır. Gemicilerin veya deniz yoluyla hacca gidecek olan Limasollu hacı adaylarının yolculuk öncesi türbesini ziyaret ederek ona dua etmeleri adettendi.

-Cami-i Kebir: (2 bölümden oluşmakta. Caminin en eski kısmı katedral üzerine Mestan Ağa tarafından inşa edilmiş. Daha sonra İngiliz Mimar William Williams’ın 1905 yılında çizdiği plana uygun olarak 1906 yılında inşa edilmiştir.

Cami mütahidi Limasol’da bulunan Ay Napa Kilisesini yapan Neofitos Lanitis’tir.

-Köprülü Hacı İbrahim Ağa Camisi:Bu cami Limasol’un zenginlerinden olan Köprülü Hacı İbrahim Ağa tarafından 1826 yılında yapılmıştır.

***      ***      ***

Kısa bilgilerini verdiğim bu kültür mirasları dışında sadece isim olarak bahsedeceğim Arnavut Camisi, Cami-i Kebir hamamı Limasol çeşmeleri de önemli tarihi belgelerdir.

***      ***      ***

Bu belgeler bize gösteriyor ki Kıbrıslı Rumlar Kıbrıslı Türkler birlikte iç içe yaşamışlar ve bu ortak yaşamlarını tarihi ve fiziki kültürel çevreye yansıtmışlar, hatta somutlaştırmışlardır.

Bu kültür mirası eserlerin yapımını gerçekleştiren ustaların birliktelik, ortaklık işbirliğinin somut kanıtı değil de nedir.