BENİ BUL ANNE

Gerek kalmıyor bazen hüzünlü şarkılar dinlemeye,
Yüreğimdeki ağıtlar yetiyor, anne.
Faili mechul mektuplar gibi,
Yüreğimden dökülen sözcükler ulaşmıyor kimselere.
Aklım yüreğime, yüreğim bedenime yük.
Ben kayboldum bu hengamenin içinde,
Menzilde kalmadı gözüm.
Beni bul anne!

Hayalle gerçek arası yaşanan herşey,
Ellerimin arasından kayıp giden hayat,
Sızlar durur, göğsümde sanki bir bıçak yarası.
Ben çok yoruldum anne!

Başımı koyunca yastığa,
Uzaklara dalınca gözüm,
Ciğerime çökünce hüzün
Ve her yeni gün,
Bir duble keder daha ekleyince hayallerime,
Savruluyorum asılı kalmış bir boşlukta.
Beni bul anne!

Ne olurdu sanki, boş kalsaydı sol yanım?
Bundan daha mı çok yanacaktı canım?
Şimdi herşeyim yarım,
Düşlerim esrik, öksüz, pervasız...
Yollarım çıkmaz sokak, ıssız, karanlık,
Kavuşmaz aydınlığa.
Kömür karası değil ki bu alın yazısı.
Ah, bilmem nasıl geçer bu yürek yarası!
Sen nerdesin, beni bul anne!

Onca sükutu hayalden sonra,
Hazana döndü gönlümde baharlar.
Yüreğime, yeniden sev demeye kalmadı yüzüm.
Hükümsüzüm,
Dipsiz bir kuyuda kaldı özüm.
Üstelik sen de yoksun,
Savrulur rüzgarda, kor olur közüm.

Söylesene anne,
Hangi mevsim, hangi kar ayazı anlatabilir,
Kendine ve yaşama geç kalmışlığın verdiği hüznü?
Bir çiçeğe gülümsemeden,
Bir kuşun peşine takılıp gitmeden,
Ömrümüzden geçip gitmiş baharlar.
İçimizde mevsim hep sonbahar.
Gazel gazel dökülüp gitmiş umutlarımız.
Hiç gitmeyecek sandıklarımız,
Göçmen kuşlar misali,
Uçup gitmişler herkesten önce.
Ellerimiz boş.
Yıldızlarda asılı kalmış umutlar.
Vakitli vakitsiz yağar durur yüreğimize yağmurlar.

Sahi, herkes neyin derdinde anne?
Kör, sağır, dilsiz, taşa döndü yüreğim.
Ben galiba yanlış yerdeyim.
Nasıl alışılır bu çirkin dünyaya?
Onca yollardan, yorgunluklardan sonra,
Yeniden yollara düşebilir mi insan?
Bulamadım rotasını,
Bu yaşam denilen dümeni bozuk geminin.
Çözemedim imlasını, mutluluğa giden yolun.
Yorgunum, halim yok derdimi anlatmaya.
Ben iyiyim diyeyim,
Sen gözlerime bakıp anla.
Beni dualarına kat anne.
Gülhan Gürbüz