Menteşe Haberleri

BAŞKAN ÇATALKAYA: “MUĞLA’DA YÜZLERCE YAPI FAY HATLARININ ÜZERİNE İNŞA EDİLMİŞ”

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Muğla İl Temsilciliği, 17 Ağustos Marmara Depreminin yıldönümünde bir kez daha uyardı. Başkan Coşkun Çatalkaya yaptığı açıklamada, aralarında Muğla’nın da yer aldığı 24 şehirde yerleşim yeri, baraj, gölet, atık barajı ve kritik sanayi tesislerinin doğrudan fay zonları veya hatlarının üzerine ya da çok yakınına inşa edildiği vurgulandı.

BERİTAN YÜCEL

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Muğla İl Temsilciliği, 17 Ağustos Marmara Depreminin yıldönümünde basın açıklaması yapıldı. Oda Başkanı Coşkun Çatalkaya tarafından yapılan açıklamada, 23 yıl geçmiş olmasına rağmen ülkemizde yeterli tedbirlerin alınmaması nedeniyle sadece depremler değil çok sayıda doğa kaynaklı afet her yıl yüzlerce yurttaşın can kaybına, milyarlarca lira ekonomik kayıplara neden olmaya devam ettiğini kaydetti.

“AFET, ACİL DURUM VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BAKANLIĞI KURULMALIDIR”

Başkan Coşkun Çatalkaya tarafından okunan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

“Deprem, sel, taşkın, heyelan gibi doğa kaynaklı olayların afete dönüşmemesi ve ülkemizde yaşanan acıların tekrarlanmaması için doğa ve teknoloji kaynaklı afet risklerine karşı “etkin bir mevzuat altyapısını, güçlü kurumsal yapılanmayı, afet güvenliğini önceleyen bir ekonomiyi, tedbirleri kararlılıkla uygulayan bir siyaseti ve afet farkındalığı yüksek bir toplumu” yaratmak ve bu yolda ilerlemek zorundayız. Bu yolda bizlere ışık tutacağına inandığımız bazı önerilerimizi kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz.

09/06/2022 tarih ve 31861 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın kurumsal yapısının değiştirilmesi olumlu bir gelişmedir. Ancak 2020 yılından bu yana Covid-19 dahil yaşanan deprem, heyelan, sel, taşkın ve yangınlar gibi doğa kaynaklı afetler sonucunda, 100.000’den fazla insanımızın yaşamını yitirmesi, 100.000’e yakın konut ve işyerinin yıkılması ve ağır hasar görmesi, 100 milyarlarca liranın üzerindeki ekonomik kayıplar ile küresel iklim değişikliğinin neden olduğu etkiler de düşünüldüğünde, mevcut kurumsal yapının afetler ile baş etmede yetersiz kaldığı görülmektedir. Afet ve acil durumlara ilişkin risklerin önceden belirlenebilmesi, gerekli tedbirlerin zamanında ve bütüncül bir anlayışla ele alınması ve etkili şekilde yönetebilmesi için acilen ‘Afet, Acil Durum ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ kurulmalıdır.

“YETERLİ TEDBİRLERİ ALMADIĞI GÖRÜLMEKTEDİR”

Her doğa kaynaklı afet sonrasında yerel idarelerde yaşanagelen keşmekeş ve yetki karmaşası devam etmektedir. Yerel idarelerin çoğu afetler karşısındaki sorumluluklarını bilmedikleri gibi yaşadıkları kentleri tehdit eden doğa kaynaklı afet risklerinden de habersizdirler. 2021 yılında Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı öncülüğünde oluşturulan İl Afet Risk Azaltma Planları (İRAP)’nın yürürlüğe konulması önemli bir gelişme olmakla birlikte, yerel idarelerin gerek uzmanlık gerektiren bu planlar hakkında yeterince bilgi sahibi olamamaları, gerekse çoğunun bünyesinde afet riskleri ile mücadele birimlerinin bulunmaması nedeniyle doğa kaynaklı afetlere karşı yeterli tedbirleri almadığı görülmektedir. Mevcut durumu ile İRAP raporlarının, daha önce çok sayıda örnekte yaşandığı gibi, eyleme dönüşemeden “tozlu raflarda” kalma olasılığı büyüktür. İRAP raporlarında belirtilen afet risklerinin azaltılması amacıyla TUİK verilerine göre 84 milyon insanımızın %80’inin yaşadığı 30 Büyükşehir Belediye Başkanlığı dahil tüm belediyelerin kurumsal organizasyon yapısını düzenleyen ve 22/2/2007 tarih ve 26442 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan ‘Belediye ve Bağlı Kuruluşları ile Mahalli İdare Birlikleri Norm Kadro İlke ve Standartlarına Dair Yönetmelik’ Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca acilen yeniden düzenlenerek belediyelerin kurumsal yapısı içinde ‘Afet ve Risk Azaltma Daire Başkanlıkların’ kurulması zorunlu hale getirilmelidir. Bir diğer önemli husus, ‘İtfaiye Daire Başkanlıklarının’ görev kapsamını düzenleyen yönetmelikte gerekli değişiklikler yapılarak itfaiye teşkilatının ‘afet ve acil durumlara’ ilişkin müdahale kapasitesini arttıracak altyapı ve insan kaynağına sahip hale getirilmelidir.

“FAY YASASI ACİLEN ÇIKARILMALIDIR”

Aralarında Muğla’nın da yer aldığı 24 şehirde yerleşim yeri, baraj, gölet, atık barajı ve kritik sanayi tesislerinin doğrudan fay zonları veya hatlarının üzerine ya da çok yakınına inşa edildiği vurgulandı. Yapılan açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:

“Ülkemizde; ‘Bolu, Sakarya, Kocaeli, Bursa, Balıkesir, Manisa, İzmir, Aydın, Muğla, Denizli, Burdur, Kütahya, Eskişehir, Tokat, Aksaray, Konya, Kayseri, Kahramanmaraş, Hatay, Bingöl, Erzincan, Erzurum, Hakkâri ve Osmaniye” dahil 24 kent merkezi, 110 ilçe, 500’ü aşkın mahalle veya köy yerleşim yeri ile çok sayıda baraj, gölet, atık barajı ve kritik sanayi tesisimiz doğrudan fay zonları veya hatlarının üzerine ya da çok yakınına inşa edilmiş bulunmaktadır. Yaşanan her depremde sarsılan, zemine batan yapıların yanı sıra fay zonları üstüne oturan yüzlerce yapı da yıkılmakta veya hasar görmekte, çok sayıda vatandaşımız yaşamını yitirmektedir. Halkın can ve mal güvenliği hiçe sayılarak fay zonlarının sakınım bandı içine onlarca bina ve bina türü yapıya her gün yapı ruhsatı verilmesi uygulamasına derhal son verilmeli, bu konuyu düzenleyen ‘Fay Yasası’ acilen çıkarılmalıdır.

Başta büyükşehir belediyeleri olmak üzere ülkemizdeki tüm illerin 1/1000 ölçekli Jeolojik-Jeoteknik ve Mikrobölgeleme Etütleri hızla tamamlanmalı; bu etütlerin sonuçlarına göre bütünleşik afet master planları hazırlanarak afet güvenliğinin gerektirdiği imar plan revizyonları ve diğer risk azaltma önlemleri ile birlikte uygulanmalıdır.

Beton lobileri tarafından kent yağması ve kentsel rantın dönüştürülmesinin aracı haline getirilen 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ülke insanımızı depremler başta olmak üzere afet tehlike ve risklerine karşı korunması sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.

“JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASININ AKTİF KATILIMININ SAĞLANMASI GEREKMEKTEDİR”

Muğla İl özelinde İRAP raporlarında belirtildiği şekliyle öncelikle deprem üretme riski bulunan tüm fay hatlarının paleosismolojik etüdlerinin yapılması ve bu çalışmaların sonuçlarına göre ilçe merkezlerinden başlayarak tüm yerleşim alanlarının yerleşim amaçlı jeolojik-jeoteknik etüdlerinin acilen yapılması gerekmektedir. Hem aktif fayların incelenmesi hem de yerleşim amaçlı jeolojik-jeoteknik etüdlerin planlanması-yürütülmesi-sonuçlandırılması süreçlerinde başta Muğla Büyükşehir Belediyesi ve Valilik olmak üzere üniversite, ilçe belediyeleri ile Jeoloji Mühendisleri Odasının aktif katılımının sağlanması gerekmektedir. TBDY ne göre yapı ruhsat süreçlerinde zemin etüdlerinin yerinde kontrol ve denetiminin hem belediyeler hem de yapı denetim şirketlerince ilgili meslek disiplinlerince yapılması için tüm belediyelerde yeterli sayı ve nitelikte jeoloji mühendisi istihdamının sağlanması şarttır.

Sonuç olarak 17 Ağustos 1999 Gölcük/Kocaeli depreminin üzerinden geçen 23 yıla rağmen, doğa kaynaklı afet karşısında toplumsal, sosyal, ekonomik ve teknik altyapımızı güçlendiren, olası afetler karşısında kırılganlıklarımızı yeterince azaltan noktadan oldukça uzakta olduğumuz görülmekte olup, hala zarar azaltma yerine yara sarma politikalarında ısrar edilmektedir.”