Aynı şeyleri yapıp farklı sonuç beklemek doğaya, bilme aykırı. Düşünün iki ile iki’yi toplayıp farklı sonuç bulmak ne kadar olası. Bu örneğime gerçi muhasebeciler olur diyeceklerdir. 2+2 eğer gelirse 3 giderse 5 yapar iyi muhasebecilerde. Siyasette de durum bunun tam tersi. 2+2 ya bir yada 11 yapar. Peki aynı şeyleri yaparak farklı sonuçları almak için bu aralar siyasetçiler ellerinden geleni yapıyor.
***
Geçtiğimiz hafta siyasi parti liderleri seçim bildirgelerini açıkladı. Haziran seçimlerine göre pek bi farklılık yok. Aynı söylemler, ekonomi ön planda bir bildirge furyası. Tüm partilerin seçim bildirgelerini inceleyince sanki canı sıkılan biri oturmuş tüm partilere birbirinin kardeşi bildirge hazırlamış. Argo bir tabirle aynı mahsulün laciverti.
***
AK Parti bu seçimde de... Ağır milliyetçilik yapacak. Ha babam HDP'ye çatacak. Davutoğlu yine Erdoğan gibi bağırmaya çalışacak. “Şehitler” ana tema olacak. “Bayrak” ana unsur olacak. Dini terminoloji yine dilden düşmeyecek. Uğur Işılak baş türkücü olacak.
İşin özeti 7 Haziran için ne yaptılarsa... 1 Kasım için de aynısını yapacaklar.
***
Cumhurbaşkanı ile Başbakan'ın el ele verip HDP'ye yüklenmesine bakınca, “Acaba bunlar HDP'nin oyunu mu artırmaya çalışıyorlar” demeden edemiyorum.
Zira böyle şeyler önceden Refah Partisi'ne yapılırdı. “Biz gidersek Refah gelir” diye korkutmalar... “İrtica” çığlıkları... “Şeriat geliyor aman ha aman” haykırışları... bunların ardından Refah iktidar oldu. Doğru Yol Partisi ile kurduğu koalisyonda memura bu güne kadar görülmüş en büyük zammı verdi yüzde elli.
***
CHP’de ise ekonomik vaatler aldı yürüdü. Kılıçtaroğlu katıldığı tüm programlarda seçim bildirgesini kısaca geçip AK Parti ve MHP’ye yükleniyor. Haziran seçimlerinden sonra hükümet kurulamamasını bahane ederek her iki partiye de verip veriştiriyor. Ancak sol seçmeni kaptırma tehlikesini görmüş olacak ki hiç HDP’ye yüklenmiyor. HDP’nin seçim bildirgesi sosyal demokrat bir partinin olması gerektiğinden bile fazla. CHP’den beklenen seçim bildirgesi sanki HDP’ye hediye edilmiş gibi.
***
Bu sıralar internet fenomeni Fuat Avni yine popüler. Adamın yazdıkları takip eden herkes bak bildi yine diyor. Sanırım bu algıda seçicilik gibi yazdığı yüzlerce şeyin içinden 10 tanesi çıkıyor çıkanlarda aklımızda yer alınca sanki her şeyi biliyormuş gibi geliyor. Aslında Fuat Avni çoğu şeyi bilemiyor, bazı şeyleri tutturuyor... Buna rağmen “her şeyi bilen adam” algısı yaratıyor. Toplumu karamsarlığa, umutsuzluğa, çaresizliğe sürükleyen yalan yanlış bilgiler veriyor. Alttan alta felaket tellallığı yaparak muhalif kesimler üzerinde yılgınlık ve bezginlik yaratıyor. Esas ve temel meselesi “Gülen Cemaati” olduğu halde... Sırf cepheyi genişletmek adına “falanca da hedefte, filanca da hedefte” türü algı
operasyonları yapıyor. Tayyip Erdoğan'ı her şeyi planlayan, her şeyi kontrol eden, her şeyi öngörebilen süper bir kahraman gibi yansıtarak inceden “ona muhalefet edilemez” havası yayıyor. Erdoğan'ın çevresindekilerin birbiriyle kanlı bıçaklı olduklarına dair sallama bilgilerle “bunlar dağılacak” şeklinde sahte bir algının oluşmasına neden oluyor. Toplumu sözde gizli bilgiler, sözde istihbaratlar ve dedikodularla açık, mert, şeffaf bir muhalefet yapmaktan alıkoymaya çalışıyor.
***
Muğla’nın Fuat Avni’leri de iş başında bu aralar. Sosyal medya üzerinden sözde yazdıkları yazılarla algı oluşturmaya çalışıyorlar. Gelin görün ki bu toprakların “KOD”larını bilmeden burada münevver, mukaddes, ikbal ve istikbal siyaset mühendisliği yapmaya devam ediyorlar. Kimliğini gizleyen sadece Fuat Avni değil demek ki.