Ayçin Kantoğlu: “Çocukların göz göre göre katledildiği bir dünyada kimse için emniyetli bir yer kalmamıştır”

Ayçin Kantoğlu: “Çocukların göz göre göre katledildiği bir dünyada  kimse için emniyetli bir yer kalmamıştır”
 HABER MÜDÜRÜ
İlim Yayma Cemiyeti Muğla Şubesi Konferansları 2023-24 dönemi 8. konferansına konuşmacı olarak katılan Ayçin Kantoğlu, “Hayatın ve Ölümün Dilinden Tercüme Değil Tecrübe; GAZZE” konusunu anlattı.

Muğla İYEM (İlim Yayma Eğitim Merkezi) konferans salonunda gerçekleştirilen konferansa Muğla Valisi Dr. İdris Akbıyık, Muğla İl Müftüsü Yaşar Çapçı ve Bilecik İl Müftüsü Ali Erhun’un yanı sıra sivil toplum kuruluşu yönetici ve temsilcileri, akademisyenler ve çok sayıda dinleyici katıldı. Kantoğlu; insanlık tarihinin gördüğü en korkunç soykırımlardan birinin şu anda işlenmeye devam ettiğini söyledi.

Ayçin Kantoğlu konferansta şunları söyledi:

“İnsanlık tarihinin gördüğün en korkunç soykırımlarından biri şu anda Gazze’de işlenmeye devam ediyor.

NEDEN EN KORKUNÇ SOYKIRIMLARDAN BİRİ?

Dünya hiçbir zaman savaşsız olmadı. Bosna Hersek, Irak, Suriye, Afganistan, Doğu Türkistan, Myanmar dünyanın dört bir tarafında savaş, mezalim hiç durmadı. Ama neden Gazze’nin önemi var?

Çünkü Gazze’de 2 buçuk milyon insanın %60’ı 18 yaşının altında, onun da %60’ı 14 yaşın altında. Bu demektir ki 1 milyonu aşkın çocuk var Gazze’de. Ve dünyanın en sofistike ordusu, en gelişmiş silahlarla, zararı en çok verebilecek yöntemlerle desteklenmiş ordusu Amerika’sıyla, Fransa’sıyla, Avrupa’dan aldığı destekle İsrail’de çocukları, kadınları katlediyor.

Ve biz bu hakikati tanımlarken nereden başlamamız gerektiği konusunda yanılıyoruz. Çocuklardan başlamalıyız. Onların haklarından başlamak lazım. Çünkü çocuklar herhangi bir referansa ihtiyaç duymaksızın, şu dünyada savunabileceğiniz en başta gelen unsur. Ne dil, ne din, ne ırk, ne de başka bir referans bir çocuğun yanına ihtiyaç duymaz. Çocuk dediğiniz zaman –adını dahi sizler veriyorsunuz- hiçbir menşei yok, ünsiyeti yok. Sadece dünyaya geliyor.”

Gazze’deki mazlum insanlara en fazla yardımı Türkiye’nin ulaştırdığını söyleyen Kantoğlu, oradaki masum çocuklara ulaşılamadığını, oradaki çocukların zulümden, ölümden kurtarılamadığını söyledi:

“Çocuklara bir şekilde ulaşmanın yolu, yöntemi; dünyadaki mevcut imkânlar kullanılarak oluşturulamıyor mu derseniz, işte Birleşmiş Milletler’in, UNİCEF’in vaziyeti ortada.

Yani İsrail Filistin meselesini, İsrail ve Filistin’in haklılığı, haksızlığı, tarihsel süreci, zalim veya mazlum gözüyle değerlendirilmesi bir tarafa, onlara hiç girmeksizin sadece çocuklar üzerinde bile başlasınız meseleye evinizde oturamaz hale gelirsiniz. Çünkü çocukların korunamadığı bir dünyada, çocukların göz göre göre katledildiği bir dünyada kimse için emniyetli bir yer kalmamıştır.” dedi.

ÇOCUKLAR MASUMDURLAR. ONLAR TERÖRİST OLAMAZLAR

Bir topluluğun önünde 3 çocuk suda oynuyor olsa, daha sonra çırpınmaya başlasalar, boğulma tehlikesiyle karşı karşıya olsalar, o çocukları kurtarmak için kimsenin o çocukların ırkına, milletine ve rengine bakmadığını hatırlatan Kantoğlu; “Gazze’de yaşananlara Arap mı, Türk mü, Filistinli mi diye bakmazsınız. Çocuktur çünkü. Kurtarmaya çalışırsınız. Aslında kurtarmaya çalıştığınız şey, masumiyete olan inancınızdır aynı zamanda. Çocuklar masumdurlar. Onlar terörist olamazlar. Onlar düşman addedilemez. Hedef haline getirilemez. Böyle bir sav kabul edilemez. Böyle bir savı kabul edecekseniz insanlığın tanımını yeniden yapmanız gerekir. Bırak dini, dili, ırkı… Aslında mevzu dînî, ırkî bağlamda ele alınabilir ama esas ele alınması gereken insanî bağlamdır.” dedi.

Gazze Dışında Bütün Dünya İşgal Altında

Kudüs’ün, Mescid-i Aksa’nın öneminin yıllardır anlatıldığını, oralar düşerse nelere mal olacağı ya da sıranın nerelere geleceğinin yıllardır tartışıldığını vurgulayan Kantoğlu, Gazze konusunda başkalarının tanımlamaları üzerinden düşündüğümüzü ve konuştuğumuzu, bu hadiselerin ancak yeni tanımlamalarla doğru anlaşılabileceğini ve bu yeni tanımlamaların insanlığı uyandırabileceğini söyledi.

Zihinlerimizi işgalden kurtarmamız gerektiğini vurguladı ve şunları söyledi:

“Biz, gördüğümüz şeyi tanımlamaktan aciz kaldık. Neden aciz kaldık? Çünkü Gazze dışında bütün dünya işgal altında, işgal edildi. Topla, tüfekle değil elbette. Ama gözümüz çalışmıyor, gönlümüz de öyle. Gönlü olmayana bizim coğrafyada insan demezler. Gönlü olan ve gözü çalışan, sağlıklı gözleri olan hiçbir kimse bu tabloya baktığında sessiz kalamaz. Oradaki çocukları, masumları oradan almaya çalışır.

İşte bu noktada hali hazırda yurtdışında daha ciddi bir aydınlanma, tabiri caizse ayılma; bizde de bir miktar hareketlenme ama genel olarak uykulu gözlerle hadiseye bakmaya devam etme var. Bütün bunları anlatmak, gördüklerimizi tanımlayarak anlatabilmek için konferanslara, sosyal medya paylaşımlarına devam etmek gerekiyor.”

BİR HALKIN BİR DİĞER HALKI HER ŞEYİYLE İSTİSMAR ETTİĞİNE ŞAHİT OLUYORUZ

“Filistinli bir kadın 5 çocuk doğuruyor. Çünkü en az ikisini İsrail alıp götürüyor. Organ mafyası bunlarda, dünyanın en gelişmiş deri bankası bunlarda. Bir halkın bir diğer halkı sadece toprağını işgal ederek değil, ırzıyla, namusuyla, organıyla, derisiyle istismar ettiğine şahit oluyoruz. Filistin’de çocuğunuzu izini süremiyorsunuz, akıbetini bilemiyorsunuz. “Öldü” diyorlar size, na’şını, cesedini teslim alamıyorsunuz.

Siz hiç şöyle bir şey duydunuz mu: Bir kişi hapishanede vefat ediyor, ailesi cenazeyi teslim almak istiyor. İsrail diyor ki; “Hayır”, “Neden?”. “Onun daha 3 sene cezası var.” Siz böyle bir şey duydunuz mu?

Gözümünüz önünde öyle hadiseler oluyor ki akıl alır gibi değil. Alamıyorsunuz cenazeyi. 3 sene o hapishanede tutuyor. Daha sonra size ne olduğu belli olmayan bir poşet getiriyorlar.

En son -Gazze tarafının teslim aldığı- şehitleri çıkardılar mezardan, hepsinin karınları kesilmiş. Organlarını çalmışlar. Böyle bir rezalet, böyle bir kepazelik nasıl kabul edilebilir. Böyle bir şeye nasıl tahammül gösterilebilir. Böyle bir dünyada yaşanamaz. İsteseniz de olmaz. Allah daha beterlerini onlara, bizlere göstermesin.

Vaziyet budur. Haklılık, haksızlık meselelerini bir tarafa koyun. Şu tabloya bakman yeterli. Gördüğün şeye bari ihanet etme. Çünkü senin gözünün önünde oluyor.”

KARDEŞ OLDUĞUMUZU AYNI SİPERE DÜŞMEDEN ANLAMAK GEREKİR

“Gazzeli bir annenin evladı şehit ediliyor.” “Ya Rabbi. Bizden razı olana kadar kanımızdan al”. diyor. Bunlar hafife alınacak cümleler değil. Hikâye kısmı yok işin. Bu bizâtihi tecrübe ettiğimiz bir iştir artık. Zaten esas değişikliği yapan da hikâye değil, tecrübedir. Kötülüğe dair tecrübemiz var, artık ne olduğunu biliyoruz. İyiliğe dair de tecrübemiz var.

Bundan sonra üzerimize düşen vazife nedir, buna bakmak, hareket etmek, hareketsiz kalmamak, taraf olmak, tarafımızı dile getirmek, bir sonraki sıranın bizde olduğunu bilmek gerekir. Bir sonraki hedefin bizler olduğunu bilmek, hazırlanmak, ayaklanmak, birbirimize insaflı olmak, kardeş olduğumuzu bilmek, kardeş olduğumuzu aynı sipere düşmeden anlamak gerekir.

Düşman arayanlar için düşman apaçık önümüzde belirmiştir. Apaçık, sarp bir yokuş önümüzde açılmıştır. Bugün İsrail dursa, ölenlerin hesabı nasıl görülecek? Orada İsrail olduğu sürece bizim geleceğimiz nasıl olacak? Bunların hepsini, her birimiz oturup düşünüyoruz. Gerçekle yüzleşmeliyiz. Bu vatanın da, bu devletin de, bu milletin de, bu ordunun da kadrini kıymetini bilerek, onu üç kuruşluk etmeyerek, bir şuur içinde muhafaza ve tahkim ederek, ayağa kaldırarak, sırtlanarak, bir çetin vaktin gelmekte olduğunu birbirimize hatırlatalım.”

İLİM YAYMA CEMİYETİ GAZZE KATLİAMINI DUYURMAYA ÇALIŞIYOR

Konferans sonrası Ayçin Kantoğlu ve dinleyicilere teşekkür eden Muğla Şube Başkanı Ayhan Balcı, İlim Yayma Cemiyeti Muğla Şubesi ve Muğla Sivil Toplum Kuruluşları olarak Sınırsızlık Meydanı’nda Gazze için haftalarca nöbet tuttuklarını; Muğla Üniversitesi’nin yanı sıra 10’dan fazla kuruluşta sergilenen “Gazze Katliamı” sergisiyle katliamı duyurmaya çalıştıklarını; konferans ve diğer faaliyetlerle Gazze konusundaki duyarlılığı artırmaya çalıştıklarını belirtti.

Ayçin Kantoğlu’na İlim Yayma Cemiyeti adına Muğla Valisi Dr. İdris Akbıyık tarafından içinde Kur’an-ı Kerim bulunan Kubbetü’s-Sahra maketi hediye edildi.

Bu haber toplam 244 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.