Atatürksüz bir Türkiye’nin olamayacağı neden artık bilinmiyor?

Bugün hâlâ Türkiye’de Atatürk’e ve onun yarattığı ilkelere karşı olanlar için bu yazımı kaleme aldım.

Atatürksüz bir Türkiye tasavvur etmek, ülkenin tarihsel ve toplumsal dinamiklerini göz ardı etmek anlamına gelir; Türkiye’yi dünyadan tamamen tecrit etmektir.

Mustafa Kemal Atatürk, modern Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu olarak yalnızca bir lider değil, aynı zamanda bir düşünce ve reform sürecinin öncüsüdür. 100 yıl önce ortaya koyduğu Türkiye çizgisi, en eksiksiz yapılmış yol haritasıdır.

Onun çizdiği yol, cumhuriyetin temel ilkelerini belirleyen laiklik, milliyetçilik, halkçılık ve çağdaşlık gibi kavramlara dayalıdır. Bu değerler, Türkiye'nin 20. yüzyılda ve sonrasında geçirdiği dönüşümün temellerini atmıştır.

Atatürk'ün ilkelerinden ve yolundan sapmış bir Türkiye, muhtemelen bugün sahip olduğu modern, laik ve demokratik yapısından önemli ölçüde uzaklaşırdı.

Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde yaşanan çözülme ve dış müdahaleler düşünüldüğünde, Atatürk’ün müdahalesi olmadan Türkiye'nin ulusal egemenliğini kazanması ve bağımsız bir devlet olarak varlığını sürdürebilmesi çok zor olurdu.

Atatürk'ün reformları, Türkiye'nin yalnızca bir ulus-devlet olarak varlığını değil, aynı zamanda uluslararası arenada modern bir ülke olarak yer almasını da sağlamıştır.

Atatürk'ün önderliğinde şekillenen Türkiye, eğitimden hukuk sistemine, kadın haklarından ekonomik kalkınmaya kadar pek çok alanda köklü değişiklikler yaşamıştır. Bu reformlar, Türkiye'nin sosyal yapısını, kültürel kimliğini ve siyasi sistemini şekillendirmiştir.

Bu bağlamda, Atatürk'ün değerlerinden ve yolundan uzaklaşmış bir Türkiye, bugünkü Türkiye'den oldukça farklı olurdu; belki daha otoriter, daha geri kalmış ya da uluslararası alanda daha izole bir yapıya sahip olabilirdi.

Atatürk’süz bir Türkiye yalnızca tarihsel bir boşluk değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel bir kopuş anlamına gelirdi. Onun bıraktığı miras, Türkiye'nin bugününe ve geleceğine yön veren bir temel olarak varlığını sürdürmektedir.

Bu yüzden, onun değerlerinden sapmadan bir gelecek inşa etmek, Türkiye'nin çağdaş dünyada var olabilmesi için kritik önem taşır. O nedenle yapılacak bir erken seçimde Atatürk’e ve ilkelerine sahip çıkan partiler ve liderler, Türk ulusundan büyük ilgi görecektir.

**Tandoğan Uysal**

Not:

Bir süre yazılarıma ara vererek aranızda olamayacağım. Tüm takipçilerime saygı ve sevgilerimi sunarım.