Asgari Ücrete İsveç Modeli Öneriyorum!

Türkiye’de asgari ücretin belirlenmesi her yıl sendikalar, işverenler ve devlet arasında gerginlik yaratıyor. İşverenler, artışların maliyetlerini yükselteceğinden kaygılanırken, sendikalar asgari ücretin geçinme standartlarını karşılayacak seviyeye çıkarılmasını talep ediyor. Bu ikilemde devlet ise hem ekonomik dengeleri gözetmek hem de vatandaşın refahını artırmak zorunda. Bu sorunlu döngüyü aşmak için İsveç modeli gibi bir çözüm önerisi üzerinde düşünmek gerektiğini düşünüyorum. Türkiye’nin mevcut koşullarına uyarlanabilecek bir sosyal devlet anlayışı, hem ekonomik baskıyı hafifletebilir hem de vatandaşın yaşam kalitesini iyileştirebilir.

İsveç Modeli ve Sosyal Devlet Anlayışı

İsveç, sosyal devlet yaklaşımını benimsemiş bir ülke olarak, vatandaşların gelirleri temel ihtiyaçları karşılamakta yetersiz kalıyorsa çeşitli destek programları sunmaktadır. İsveç’te asgari ücret doğrudan devlet tarafından belirlenmez, genellikle sendikalar ve işverenler arasında sektörel anlaşmalarla şekillenir. Ancak İsveç’in sosyal devlet mekanizmaları, düşük gelirli bireylerin temel ihtiyaçlarını karşılayacak seviyede yaşam standartlarına ulaşmalarını sağlar. Bu mekanizmalar arasında kira yardımı, geçim yardımı ve çocuk yardımları gibi destekler bulunur.

Özellikle kira yardımı programı, düşük gelirli ailelerin konut maliyetlerini daha kolay karşılamasını sağlar. Devlet, aylık geliri belirli bir sınırın altında olan bireylerin kira masraflarının bir kısmını karşılar. Bu sayede, kira yükü hafifletilerek bireylerin gelirlerinin daha fazla kısmını diğer ihtiyaçlarına ayırmaları sağlanır. Bu model, asgari ücreti artırmaya gerek kalmadan bireylerin ekonomik olarak rahatlamalarını sağlar.

Türkiye’ye Uyarlanabilir Bir Model: Asgari Ücret Artı Devlet Yardımı

Türkiye’de de İsveç modeline benzer bir yaklaşım geliştirilebilir. Asgari ücretin tamamen geçim standartlarına göre yükseltilmesi, işverenlerin maliyetlerini artırarak istihdam kayıplarına yol açabilir. Ancak, asgari ücreti belirli bir seviyede tutarken, yetersiz geliri olan çalışanlara yönelik doğrudan devlet yardımları devreye sokulabilir.

Bu yardımlar şu şekillerde olabilir:
    1.    Kira Yardımı: Düşük gelirli çalışanlara yönelik kira destekleri sağlanarak, konut maliyetleri konusunda bir nebze olsun rahatlama sağlanabilir. Türkiye’de konut fiyatlarının artışı ve kiraların yüksekliği göz önüne alındığında, bu tür bir destek bireylerin bütçesini ciddi anlamda rahatlatacaktır.
    2.    Geçim Desteği (Temel Gıda ve İhtiyaç Yardımı): İsveç modelinde olduğu gibi temel ihtiyaçları karşılamakta zorlanan çalışanlara geçim desteği sağlanabilir. Bu destek, gıda ve diğer temel harcamalar için ayrılabilir.
    3.    Çocuk Yardımları: Çocuk sahibi düşük gelirli ailelere yönelik yardımlar, özellikle çocuk bakımı ve eğitim harcamalarını karşılamalarına yardımcı olabilir. Bu uygulama da İsveç modelinde etkin bir şekilde kullanılmaktadır.
    4.    Vergi İndirimi veya Teşvikler: Asgari ücretle çalışan bireylerin üzerindeki vergi yükünü azaltarak net maaşlarını artırmak da mümkün. Vergi teşvikleri ile düşük gelirli bireylerin gelirlerini artırabiliriz.

Türkiye İçin Bu Modelin Avantajları

Bu tür bir sosyal devlet yaklaşımı, asgari ücret artışlarının getirdiği mali yükleri işverenler ve devlet arasında paylaştırarak denge sağlayabilir. İşverenler üzerindeki yük azalırken, çalışanlar da gelir yetersizliğine karşı koruma altına alınır. Ayrıca, devletin bu tür yardımlarını belirli gelir seviyelerine ve ihtiyaca göre ayarlaması, bütçe kaynaklarının daha verimli kullanımını sağlayacaktır.

Asgari ücret tartışmalarının yarattığı yıllık gerginliğin önüne geçilerek, ekonomik krizlerde işverenlerin istihdamdan kısıtlama yapmalarının da önüne geçilebilir. Bu model, işçilerin ve ailelerinin yaşam standartlarını iyileştirecek bir güvenlik ağı sağlayarak toplumsal huzuru destekler.

Sonuç: Sosyal Devlet ile Sürdürülebilir Bir Çözüm Mümkün

Türkiye, İsveç modeline benzer bir sosyal devlet yaklaşımını benimseyerek, asgari ücret konusundaki tartışmaları çözebilir ve dar gelirli bireyler için sürdürülebilir bir yaşam standardı sağlayabilir. Bu model, devletin vatandaşa doğrudan sosyal yardım sağladığı bir güvenlik ağı kurarak, işverenlerin üzerindeki baskıyı hafifletir. Hem iş gücü piyasasının sağlığı korunur hem de vatandaşın temel ihtiyaçlarının karşılanması sağlanır.

Türkiye’nin mevcut koşulları dikkate alındığında, asgari ücret artı devlet yardımı formülü sosyal devlet anlayışını güçlendirebilir ve ekonomik dengesizlikleri daha adil bir şekilde yönetebilir.

Tandoğan Uysal