Seçimlerle ilgili herkes bir şey yazıyor, herkes bir şey söylüyor. Muğla’nın büyükşehir adaylarını bir bakarsak mevcut başkan hariç diğerleri hemen hemen aynı konuşmayı yaptı .”ben değil biz olacağız. Marka kent olacağız. Büyükşehre hizmet demek yoldan parktan ibaret değil, daha önemli, geliştirilmesi gereken projelerimiz var. Kapımız herkese her daim açık” gibi konuşmalara şahit oluyoruz.
Mevcut başkanımız da artık “yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır” demek düşer gibime geliyor.
Tamam, da biz bu filmi biz bu sahneleri daha önce görmedik mi? Kapımız açık derler görüşmek istersin, çat kapı gitsen karşına özel kalem çıkar “ randevun var mı? Konu neydi? ben not alayım?”önünüze bir sürü prosedür gelir. Telefonla zaten ulaşamazsın. Hadi bir şekilde gittin görüşme şansını elde ettin “tamam hallederiz “gibi baştan savma bir cümle kurarlar ve sen bir ümit kalırsın öylece.
Bunların olmayacağını, sorunlarla gerçekten ilgilenileceğinin garantisini kim verebilir. Ben açık söyleyeyim hiçbir siyasetçiye/siyasete güvenim kalmadı. Koltuğa oturan adamın değilse senin için hiçbir şey yapmaz. Ve artık seçmende senin adamın benim adamım mantığıyla hareket ediyor.
Gerçi ben bu adam kelimesini de sevmem benim için cinsiyet ayrımını çağrıştırıyor. Ve son dönemlerde siyasetçiler bu kelimeyi o kadar çok kullanıyor ki benim nazarımda çok büyük bir gaf…
Hep “marka kent” deniliyor, yıllardır duyarız bu cümleyi, sahi marka kent ne demek? Marka kent olmak için ne yapıldı? Ya da neler yapılır?
*** *** ***
En yakın örnek verelim, genel seçimler yapılalı şurada 6 ay oldu. Muğla il olarak 7 tane milletvekilimiz var. Bu yedi ismi bir çırpıda kim sayabilir. Kimler Muğla için gerçekten çalışıyor. Benim gördüğüm birincisi Muğla Ak parti milletvekili Yelda Erol Gökcan ,diğeri Muğla CHP milletvekili Süleyman Girgin.. Sesimizi duyurmak için, seslerini duyurmak için gerçekten çalışıyorlar.
Evet, bu iki değerli isim gerçekten çalışıyor. Muğla için Muğlalı için…
Kapı kapı dolaşılıp verilen sözler ne çabuk unutuldu. Hani sizler Muğla’nın Ankara’daki gözü, kulağı olacaktınız.
*** *** ***
Benim gördüğüm seçmen de bir rüzgâra kapılmış gidiyor. Adayların her konuşmasını alkışlıyoruz.
Kız istemeye gidince vaatler çok olur. Her şeye tamam denir. Sorgulama yok.. Neden? Niçin? Yok..
*** *** ***
Bir benzetme geldi aklıma;
Delikanlı tutkunu olduğu kızı ailesi vermeyince kaçırır. Ailede bu durumundan rahatsız olur fakat gururu, onuru için dışarıya karşı bu olayı sineye çeker. Kızını hiçbir şey olmamış gibi geri getirir. Fakat olan olmuştur. Kızla delikanlı nikâhı bile yapmıştır. Aile de gelenek göreneklere uygun kızının düğününü yapar. Ve delikanlı muradına ermiştir. Aile de durumu kabul etmek zorunda kalmıştır.
*** *** ***
Artık siyaseti parası olan değil, değerlere ve insanlara önem veren kişiler siyaset yapsın. Artık emir vakiler yapılmasın. Ye kürküm ye olmasın. “Ben yaparım” olmasın, biz yaparız diyebilelim.
Artık vaat istemiyoruz, icraat istiyoruz.
Evet, sevgili başkan adayları ümit kapısı değil, çözüm kapılarını açan olun. Unutmayalım ki insanları umutları değil, hayal kırıklıkları öldürür.
Söz namussa, şerefse ona göre söz verin…