Epey zaman geçti sanırım, hak edene hak ettiği gibi alkış tuttuğumuz zamanın üzerinden. Alkışlarının seviyesini beğenmeyip daha çok alkışlanmak istiyoruz deyip mahkemeleştiklerimiz de oldu, alkışlı yazılarımızı alkışlayanlarımızda oldu, Allah eksikliklerini göstermesin…
Geçtiğimiz cumartesi günü vefanın sadece İstanbul’da bir semt olmadığını yaşayıp görmek adına Muğla Tv’de Sportesi Programı’nın sunucusu mesai arkadaşımız Değerli Cüneyt Erdan ile dostlarımızdan birinin kızının mutlu gününde yanlarında olup mutluluklarının çoğalması için düğün yemeğine katılım sağladık. Saat 13:15 ile 13:20 arası civarıydı. Muğla merkeze giriş yapmak için, bayram yoğunluğunu andıran trafikten yavaş yavaş ilerleyip merkeze girmek üzereydik.
Menteşe’de tek yönlü yol uygulamasının yoruculuğuna alıştık diyemeyiz, akşama doğru özellikle mesai çıkışlarında ana caddelerin yoğunluğunu çoğumuz bilir ve bizzat yaşar. O sıkıcı yoğun trafikten azda olsa kurtulduk merkeze doğru ilerliyoruz, tam Helvacıoğlu’nun oradaki ışıklarda herkes gibi yeşil ışığın yanmasını bekliyoruz, aracımızın sağ tarafından bir araç iyice yaklaştı. Sağa dönüş yapacak araçlar için uygun olan şerit olduğu için yanımıza yaklaşan aracın doğal olarak sağ tarafa dönüş yapacağını düşündük. Meğer arkadaşların ne acelesi var ise hızlıca kalkış yapıp bizi sağlamaya çalıştılar ama olmadı elbette. Vay efendim sen misin sağ taraftaki araca yol hakkı vermeyen dercesine polis sireni gibi bir siren sesi yükseldi aniden. Aynalardan kontrol ettiğimizde ise sanki İçişleri Bakanlığı, Şubat 2021’de Resmi Gazete’de yayımlamamış, Geçiş Üstünlüğüne Sahip Araçlar Hakkında Yönetmeliği’nde, geçiş üstünlüğüne sahip araçlar, uyulacak kurallarla ışıklı ve sesli uyarı işaretlerinin kullanımına ilişkin detayları belirtmemiş, geçiş üstünlüğünün, halkın can ve mal güvenliğini tehlikeye sokmamak, ışıklı ve sesli uyarı işaretlerini bir arada vermek şartıyla kullanılacağı belirtmemiş gibi son Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım’ın sıklıkla ifade ettiği “ Yolların kralı değil kuralı olur” sözünü ise hiç işitmemişçesine şoför arkadaş feryat figan siren, göz alıcı çakarlı lambaları ile tabir yerinde ise böğürerek sağdan geçme çabası taktire şayandı.
O gün öğle namazına müteakip Muğla’mızın yaşayan kültür hazinesi Kültür Bakanlığı Mahalli Sanatçımız Muğla Türkülerimizin usta yorumcusu İbrahim Ethem Yağcı’nın Kurşunlu Camii’nde cenaze namazı vardı. Aklımıza ilk gelen o oldu, yol vermemekle ayıp mı ettik diye de hayıflandık ayrıca. Ama Aylin Karaca Kavşağı’na gelince varılmak istenen hedefin Kurşunlu Camii olmadığını anlamak zor olmadı, sirenli çakarlı yol arkadaşımız sağdan dönerek yol arkadaşlığını sonlandırdı bizimle. Ne diyelim bir dahaki yolculuklarda belki yine aynı yolda yürürüz, kısmet…
Sonradan küçük bir araştırma yaptım, insanoğlu balık hafızalı derler ya, unutuyoruz işte bizde herkes gibi, aslında 1 Kasım 2019’da da başlatılan uygulamayla meslek kuruluşları, üniversiteler ve kamudaki üst yönetici, genel müdür, daire başkanı veya başka ünvanlarla görev yapan kamu görevlilerinin kullanımındaki araçlarda ‘çakarlı araç‘ kullanımı yasaklanalı 3,5 yıl olmuş bile. Üç maymunu oynamakta zorlanmayız ya bazen, görmedim, duymadım, bilmiyorum demek mi yoksa işimize geleni uygulamak mı adı her neyse kolay olanı seçiyoruz. Sanırım bizi yarı yolda yalnız bırakıp giden arkadaşımıza da çakarlı, sirenli araçla yollarda böğürerek gitmek kolay gelmiş, tercihini o yönde kullanmış. Çakarlı, sirenli araca binince neresinde ne değişiyor arabanın veya kendisinin bilmiyorum, ama tam kameraların aktif olduğu bir kavşak olduğu için eğer plakasından ruhsat sahibi tespit edilir ise bizzat soracağımdan emin olabilir.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’da o dönemlerde yanlış hatırlamıyorsam eğer belediye başkanlarıyla yaptığı bir toplantıda çakarlı araçlar için dikkat çeken bir çok açıklamalarda bulunup, sadece belediye başkanlarının değil, belediye meclis üyelerinin de araçlarına çakar taktırdığını ifade edip “Buna son verilmesi gerek. Herkes çakarlı araçla gezmemeli, her yere böyle gidilmez” uyarısı bile yapmıştı diye biliyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu sözüne dahi kulak tıkamışlar anlaşılan, ifade ettiğimiz gibi kör, sağır, dilsiz olmak işlerine geldi kim bilir?
Büyüklerimizin dediği gibi; “çaldıkları ıslık dağları tuttu ama güttükleri bir tane keçi”
Ne yapalım o halde bizde yerli yersiz, olup olmadık yerde zamanlı zamansız sirenlerini böğüre böğüre bağırtarak gözlerimizi kamaştıran çakarlı araç sahiplerini avuç içlerimiz kızarana kadar şeytan tırnağımız ile alkışlamayalım mı? Ne dersiniz?
Sevgiyle…