Biz basın mensupları ilimizin derdini dert edinmiş bir anlayışla görev yapıyoruz.
Kamu yararını hep gözettiğimizi sıklıkla ifade ediyoruz.
Kamu denetçiliği görevimizi layıkıyla yerine getirip, ilimizin gelişimi olsun, toplumsal düzeni olsun, vatandaşa hizmetin götürülmesi olsun tüm bu konuları ilgililerin dikkatine sunuyoruz.
Bu nedenledir ki, yaptığımız işin hassasiyetini iyi bildiğimiz gibi, dengeleri de bu ölçüde korumaya çalışıyoruz.
Bir önceki “Kentin huzurundan endişeliyiz” başlıklı yazımıza, okuyucularımızdan ciddi bir dönüş aldık. Bu dönüşler kanayan bir yaraya temas ettiğimizin açık bir ifadesiydi de aynı zamanda.
Söz konusu yazımızda Kötekli Mahallesinin kent huzurunu tehdit ettiğini dile getirirken, genç bir kızımızın katledilmesiyle sonuçlanan son olay, endişelerimizi arttırmış ve bu kaygılarımızı dile getirmekteki haklılığımızı bir kere daha ortaya koymuş oldu.
Bu ve benzeri hassasiyet ve gelecek açısından önlem gerektiren konuları gündeme taşımak elbette bizim işimiz olduğu kadar, icra mevkilerinde bulunan ve vatandaşa hizmet etmeye talip olanların da görevi diye düşünüyoruz.
Bu konuda herhangi bir girişimde olmayı bırakın, aklına getirip, kafa yoran bir siyasetçinin varlığını bile sorgular hale büründü ilimizdeki siyaset anlayışı.
Vatandaş yanlısı değil, yancı yanlısı bir siyasi dönem yaşanıyor adeta.
Hatta taraftarlık temalı bir anlayış.
Davanın da önemi yok, şahıs şakşakçısı değilsen vay haline.
Yetersizlikleri gün yüzü gibi ortada olanların ucuz hamleleriyle yürütmeye çalıştığı bir dönem de diyebiliriz bu sürecin adına.
Bu düşüncelerle örtüşen en güzel ifadeleri de değerli meslektaşım Nejat Altınsoy köşesine taşımış. Şöyle diyordu Altınsoy:
“Şüphe yok; Yerel siyasette mevkiler düzeysizler için renkli bir tuzak…
Yerelde bu mevkiye gelen düzeysizlerin süreklilik arz eden konusu ise, rezillik ve kepazelik.
Elbette siyaset denilen müessese her zaman yetkin olan toplumculara şans tanımıyor. Hak etmediği ya da siyaset bu tür kifayetsiz yapılara izin verdiği için yerel siyasette mevkiye ve makama kavuşan düzeysizler (!) siyaseti olması gereken seviyeden çok aşağılara çekiyor. Siyasetin çıtası düştükçe düşüyor ve ne olursa o süreçte oluyor. Varoluşu halk-hizmet ilişkisine, ötesinde ideolojiye dayanan siyaset bu ilişkilerden uzaklaşarak kişiselleşiyor.”
Şuandaki süreç ancak bu kadar doğru anlatılabilirdi.
Ve bu görüşlere bağlı olarak, “toplumunu derdini dert etmekten uzak, ucuz yöntemlerle koltuk korumaya odaklı, etik değerlerden uzak, hastalıklı ve edep dışı gayri insani manevraların kol gezdiği bir dönem” şeklinde de yorumlayabiliriz.
Vatandaş mı?
Kimin umurunda?
Bütün bu tespitler, tecrübeyle sabit tespitler.
Hatta bakınız…
İlimizde meydana gelmiş ve ülke gündemine düşmüş, adeta vahşet sayılabilecek bir olayda bile, ilgili olması gerekenlerin kayıtsızlıklarını da görebilmek mümkün.
Kendilerine iş edindikleri konumları, çirkin yöntemler için kullanan ve bu yöndeki girişimlerini hiç vakit kaybetmeden atağa geçiren bu görüntü siyasetçilerinin, gözlerinin önünde vuku bulmuş ve kendi yönetim alanlarının merkezindeki bir olaya bile tepki vermekte geciktiklerini gözlemledik.
Tepki verdiklerinde hayat normale dönmüştü.
Bu bile siyasetteki yetersizliklerini anlamak için yeterli bir kriterdi. Adeta dostlar alışverişte görsün.
Konu, kişisel hesaplaşma, algı yaratma ve insan karalama olunca, buna hizmet etsin diye başvurdukları silah olan sahtelik içeren mecraları yönetmeye zaman bulanlar, hizmet etmeye talip oldukları ilin hassasiyetlerinde sesleri çıkmıyor.
Çünkü kendi eksenleri dışında toplumsal bir dertleri yok. Tabir yerindeyse alak dolak işlerle meşguller.
Duyarsızlıklarının yanında, bu alak dolak çevirdikleri işleri kovalayıp, bu yollarla paye kapmaya çalışırken de, içinde göründükleri siyasi oluşuma verdikleri zarardan bihaberler oysaki.
İşte bu kirli zemini oluşturanların varlığını sürdürdüğü ortamda, bizim de; ilimizin düzeniyle, temizliğiyle, mutluluğuyla, edebiyle, çirkin siyasetiyle, zararlılarıyla derdimiz olur, olacaktır da.
Bunları kendine dert etmesi gerekenlerin ilgi alanlarının neler olduğunu görüyor ve bizzat yaşıyoruz.
Yazımın hassasiyetine örnek oluşturan ve yaşamının baharında katledilen Zeynep kardeşimize bir kez daha rahmet diliyoruz.
Bu ve benzeri olayların meydana geldiği Kötekli Mahallesinin kent huzuruna verdiği, vereceği zararın ve bu yöndeki kaygılarımız olduğunun altını bir kez çiziyor, bu konulara kafa yorup, çözüm üretmesini beklediğimiz gereksiz işler takipçilerinin de, toplum odaklı çalışma ve hizmetlere yönelmelerini tavsiye ediyoruz.
Kısacası, Altınsoy’un deyişiyle siyasetin çıtasını düşüren düzeysizlere tavsiyemiz; sahteliklere ve alak dolak işlere ayırdıkları zamanı biraz da, memleketlerinin yararına olan işlere harcamaları olacaktır.