Büyük Birlik Partisi Muğla İl Başkanı Harun Akın devam eden FETÖ soruşturmalarında Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesinde yürütülen soruşturmaların yetersiz olduğunu açıkladı.
Sinan Boyacı
Yazılı olarak bir açıklama yapan BBP İl Başkanı Akın Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Rektörü Mansur Harmandar’a yönelttiği sorularla Muğla’da devam eden FETÖ soruşturmalarında farklı bir sayfa açacaklarını ileri sürdü. Akın yaptığı yazılı açıklamada şu görüşlere yer verdi.
“Üniversite Rektörümüz Sayın Mansur Harmandar, 2010’daki rektörlük seçimlerinde pazarlık yaptığı cemaatin bazı mensuplarını üst düzey görevlere getirmiş midir.?
Mesela şu anda firari olan Prof. Dr. Mustafa Işıloğlu’nun 2011-Haziran 2014 arası rektör yardımcılığı yapması; 15 Temmuz’dan sonra FETÖ operasyonunda göz altına alınan rektör yardımcısı Yusuf Ziya Erdil, böyle bir pazarlığın sonucu mu rektör yardımcısı olmuştur.?
Üniversitede atanan diğer müdürlerden ve dekanlardan ve bunların yardımcılarından hangileri cemaat mensubu olduğu için onlara verdikleri oy karşılığında onlara bahşedilen makamlar olmuştur.?
26 Temmuz günü üniversiteden rektör yardımcısı ve dekanında dahil olduğu 24 kişi göz altına alındığında, rektör Harmandar, o günlerde, “Bu arkadaşlar benim yakın çalışma arkadaşlarım. Ben bunlara güveniyorum” demiştir. Göz altındakiler adli kontrollü serbest bırakıldıklarında “Demiştim. Biz temiziz. En az FETÖCÜ bizde” diye demeç vermişti. Daha sonra 9 eylül günü yayınlanan demecinde, üniversitede 150 kişi hakkında soruşturma açıldığını söylemiştir. Bu ne lahana bu ne perhiz misali Daha önce temiz bir üniversite olduklarını söylerken, daha sonra 150 kişi hakkında soruşturma açılmasının izahı nedir? Bu 150 kişiye ne olmuştur? Yoksa kendini kurtarmak amacıyla yukarıya sayıyı kabarık gösterme telaşının bir parçası mıdır bu 150 kişilik soruşturma?
Bugüne kadar FETÖ mensubu olduğu gerekçesiyle atılan personel sayısı 20. Bunların büyük kısmı Harmandar zamanında alındığı doğrumudur.
Tıp fakültesinden atılan hocaların hepsi Harmandar zamanında alınmıştır.Bu atılanların alındığında dekan Prof. Dr. İrfan Altuntaş idi. İrfan Altuntaş 29 Ekim günü yayınlanan 675. Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile şimdi çalışmakta olduğu Dumlupınar Üniversitesinden atılmıştır. Altuntaş, Tıp Fakültesinde görev yaptığı sırada, o zaman Doçent olan ve asıl branşı tarihçi olan şimdiki rektör yardımcısı Prof. Dr. Bayram Akça’yı Fakülte Yönetim Kuruluna alınmışmıdır. Bu bir cemaat dayanışması mı idi, yoksa kamuoyunun bilmediği başka sebepler mi vardı bu yönetim kurulu üyeliğinde. Diğer rektör yardımcısı Prof. Dr. Volkan Coşkun, 2012’de cemaatle ilgili bir konferans vermek üzere Muğla’ya gelen ve şimdi hapiste olan Nazlı Ilıcak’ın konferansına katılan 2 üniversite üst düzey yöneticisinden biridir. Diğeri, şimdi firari olan Prof. Dr. Mustafa Işıloğlu’dur. Bu konferansa üniversite üst düzey yönetiminden sadece bu 2 ismin katılması ve bunlardan birinin fetö mensubu olmaktan aranan firari olması, diğerinin de rektör yardımcılığına devam ediyor olması manidar değil midir? Firari fetö mensubu olan rektör yardımcılığındaki yerini diğer bir yandaşı olduğu söylenen ve haberde de görülen Volkan Coşkun mu almıştır? Ayrıca bu Volkan Coşkun, 7. Türkçe Olimpiyatlarının bilim kurulu üyesidir. Fetöcüler, bu olimpiyatların komisyonlarına, devletin pek çok makam sahiplerini, o makamların imkanlarından yararlanmak için yazarlar ama taa Muğla’daki Volkan Coşkun, o komisyona bu yapıya mensup değilse başka hangi özelliği ile dahil edilmiştir? Dikkat edilirse, rektörün etrafında bu yapıya mensup kişilerin kuşatması olduğu şüphesi vardır. Bir yardımcısı fetö mensubu olmaktan göz altına alınmış ve mahkemesi devam ediyor. Bir yardımcısı şimdi firarda; bir yardımcısı Tıp Fakültesindeki yapılanmanın bir parçası, diğer yardımcısı Nazlı ılıcak’ın cemaati savunma konferansına gidiyor ve Türkçe Olimpiyatları kurulu üyeliği yapıyor. Bütün bu tespitler göstermektedir ki, üniversitede bu yapı ile mücadele yapılması zordur. Çünkü rektörün etrafının bu kişiler tarafından kuşatıldığı şüphesi bizlerde hasıl olmuş ve hal böyleyken Üniversitemizde bu yapıyla mücadele etmek imkansızdır.”