Ahenk İçinde Çalışıyorlar… Suçlusun Gazeteci…

Zamanın ünlü bir işadamı ünlü bir makamda bir bayan arkadaşıyla samimi bir şekilde görüntülenir. Ve nasıl neden olduysa mekânda da tatsız bir olay yaşanır. Aynı mekânda bulunan olayla bir ilişkisi olmayan bir şahıs olayı görüntüler. Ve olayı basına bilgi verir. Olay basına yansır ve işadamının eşi de olayı öğrenir. Bu olay sonrası işadamı mekânın müdürünü ve sahibini arar, olayı yalanlaması için baskı yapar. Mekân müdürü ve sahibi alt çalışanlara baskı uygular. İşadamının sıradaki görevi eşini ikna etmektir. Eşiyle konuşur hatta mekânın müdürüyle de konuşturur ve eşini ikna eder. İşadamı bütün düzeni kurmuştur. Artık kendinden emin bir şekilde haberi yapan gazeteciyi arar, haberin kaynağını kimden duyduğunu sorar. Gazeteci basın kanunun 12.maddesi gereği haber kaynağının gizliliği ilkesine dayanarak konuşmaz.

Aradan 24 saat geçmeden işadamı olayın olduğu mekânın önünde eşini, mekân sahibini, müdürü ve alt çalışanlarıyla bir basın açıklaması yapar. Olayın asılsız olduğunu, bu haberin tamamen mekânı ve işadamını yıpratmak için olduğunu söylerler. Basın açıklamasından sonra mekân sahibi bir ohh çekmiştir, işadamı da sevgili eşini de yanına alarak mutlu aile tablosu çizmiştir.

Artık halkın gözünde işadamı masum, mekân temiz tek suç kendini prim yapmaya çalışan gazeteci suçludur.

***                       ***                       ***

Şimdi şöyle diyebilirsiniz; böyle köşe mi olur? Bu ne demek? Yukarıda yazdığım tamamen hayal ürünü olan bir olaydır.

Olayın özeti kıssadan hisse çıkarmaktır.

Biz gazetecilere gün için de o kadar çok ihbar geliyor ki, elimiz de kesin kanıt, delil olmadan yazmıyoruz.

Yine de kurumların ve insanların ahenkle çalışması sonucu bizler yalancılık ya da yalan haber yapmakla suçlanıyoruz. Kamuoyunda yanlış algı oluşturmakla suçlanıyoruz.

Yani ahenk ve düzeni bozan yine basın oluyor.

Kurumların ve insanların nasıl bir ahenkle çalıştığını görmek için müdürlerin, amirlerin, şeflerin ve bürokratların kurumlara bir ziyareti çok mu zor? Bu ziyareti 2 gün önceden haber verip yanınıza basından kişileri toplamakla olmaz.

Hep diyorum biraz halk olun, halkın içinden olun…

***                       ***                       ***

Tabi biz sorumluyuz; hastanelerdeki profesörlerin doktorlara, diğer çalışanlara mobbing uygulaması, okul müdürlerinin öğretmenlere uyguladığı mobbing, kurum amirlerin, şeflerin uyguladığı mobbing ve kurum içinde çıkan yolsuzlukların, skandalların, baskıların ve vatandaşın bu kadar mağdur edilip bugün git yarın gel denmesi tamamen basın sorumlu…

Yoksa kurumlarımız, memurlarımız, vatandaşımız ahenkle çalışıp işleri en iyi şekilde yapılıyor.

Neyse tek suçlu biz olalım diyorum. Yeter ki kurumlarımız uyum içinde çalışsın ve vatandaş huzurlu olsun…