Yüzde 10’nculara dikkat edin.
Günümüzün emeksiz, popüler ve bir o kadar da gözlerin başkalarının cebine dikili olduğu meslek grubu.
Tanımlama bana ait.
Bu minvalde geçimini sağlayan belgeli, ruhsatlı meslek grupları, yapacağımız benzetimlerin dışındadır.
Nasıl bir özelliğe sahiptirler, bu sektörün başrollerindeki aktörler şöyle bir değerlendirelim.
Her yere, her işe atılırlar.
Her yerde karşınıza çıkabilirler.
Yeter ki potansiyel görsünler, kokuyu salgılasınlar.
Her ‘merhaba’, her yeni tanışma bir potansiyeldir bu yüzdeciler için.
Ve sonrasında gelir bu yolda her şeyi mubah sayar nitelikteki ısrar ve talepler.
Kandırırlar, tokatlarlar, tutar önemli değildir.
Akılları hep başkalarının cebindedir.
Zengin, fakir, gariban diye ayırmaz, acımaz.
Kendi kafa yapısında ağabeyleri vardır.
Bu ağabeyler dürüstlüğü oynayıp, sözde kulak büzücülerdir. Bu 10’ncuların huyunu, suyunu, yaptıklarını bilirler bilmezden gelirler.
Parlatır, cilalar, yamalayıp piyasaya sürerler, yönlendirirler.
Arka plandadırlar, uzaktan kumanda ederler.
Bu ağabeyler elindeki malzemeyi bildikleri halde, kontrolünde tutmayı bildiklerinden bu 10’nculardan vazgeçemezler.
Bu ağabeyler, bu yüzdecilerin kariyer planlamalarıyla da meşguldürler.
Hatta işinde gücünde olanların ayağını kaydırıp, yerlerine bu yüzde 10’ncuları düşünüp, sonra da düşüncesini hayata geçirmek için düğmeye basarlar.
Ama hiç başarılı olamazlar.
Bu 10’ncuların ağabeylerinin her türlü girişimlerinin de başarılı olamadığı gerçeği de bilinir.
Ama ağabeyler yine de bu kirli mücadelelerinden vazgeçmezler.
Şıracı-bozacı misali yuvarlanıp giderler 10’ncularla.
Her taşın altında bu yüzde 10’ncuları görmek mümkündür.
Öyle ki, “buraya da mı el atmış”, “yok artık” diye karşıladığınız şaşkınlık içerikli nidalar yükselir ağızlarınızdan çoğu zaman bu 10’ncularla ilgili.
İşi olsun olmasın, görevi olsun olmasın her işe talip olur bu yüzde 10’ncular.
Promosyon ürünlerine dayanamazlar. Birle yetinmez fazlasını isterler hep.
Kendilerine takdim edilen hediyeyi bile başkasına pazarlarlar.
Elde etmek istediği bir şey için, durumdan bihaber olan başkalarının adını öne atmaktan hiç çekinmezler.
Yapamadıkları iş yoktur neredeyse. Maharetinden değil, para hep onların olsun gözü dönmüşlüğünden.
Yapamadıklarını da yapıyor gibi iyi pazarlarlar.
Aslında hep görüntüden ibarettirler ama kendilerini pazarlamayı iyi bilirler.
Bir tane temiz işleri yoktur ama toplum da en temiz gibi yürürler.
Toplum da bilir ama susar.
Edebinden susar.
Hedef kitlelerine kilitlendiklerinde, kurtulabileni kutlamak lazım gelir yüzde 10’nculardan.
Yalan dillerinin ucundadır.
İster sözde hayali yardıma muhtaç insanlar yaratmak yalanına karşısındakini inandırmaya yönelik, ister başka bir iş kolunda yapılacak bir işle ilgili aracılık yalanlarına, ister illegallik içeren yalanlarla ve isterse mazlum yalanlarla idame sanatı haline getirmiştir bu pişkin hayat şekillerini bu yüzde 10’ncular.
Sanat haline getirdikleri maharetlerinin bildiğinizi bilmez bu yüzde 10’ncular ama her defasında patlıyor olduklarını ve patladıklarının da farkında olmazlar…
Astarı kalmamıştır yüzlerinin bu 10’ncuların ama yine de vazgeçmez cebe diktiği gözü meslek ettiği tarzından.
Kıssadan hisse; siz siz olun bu yüzde 10’nculara dikkat edin.
Etmezseniz faturayı önünüzde bulursunuz.
Sonra da bir bardak su içersiniz.
Bunlardan gelecek talepler karşısında 40 kere düşünün 1 kere hareket edin.
Israrcı yaklaşımlarına boyun eğmeyin.
Kendinizi borçlu hissettirip, “lanet olsun kurtulayım”a getirir derecedeki profesyonelliklerine sakın ama sakın kanmayın.
Bütün bu sözünü ettiğim kesime karşı uyarılarımı, toplum ve kamu yararı gözetilerek yapıldığının bilinmesini isterim.
Artık bu yüzde 10’ncuları ya barındırmayacaksınız ya da kendilerini kazancınıza ortak edeceksiniz.
Tercih sizin.